"Anne"ler Meclisi'ne açık mektup

Asuman Erdoğan, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Arife Polat Düzgün, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Arzu Aydın, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Jülide İskenderoğlu, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Oya Eronat, AK Parti Milletvekili ama önce evlat acısı da yaşamış bir anne.

Ayşe Keşir, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Derya Bakbak, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Tülay Kaynarca, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Vildan Yılmaz Güre, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Emine Yavuz Gözgeç, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Emine Sare Aydın Yılmaz, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti Milletvekili ama önce anne, "aile"den sorumlu bakanlık yaptı üstelik de.

Serap Yaşar, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Mihrimah Belma Satır, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Ceyda Bölünmez Çankırı, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Hülya Nergis, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Radiye Sezer Katırcıoğlu, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Leyla Şahin Usta, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Gülay Samancı, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Ceyda Çetin Erenler, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Öznur Çalık, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Semra Kaplan Kıvırcık, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Yelda Erol Gökcan, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

Çiğdem Koncagül, AK Parti Milletvekili ama önce anne.

(Bunlar basit bir Google aramasında bir çırpıda bulduklarım, fazlası da vardır mutlaka…)

Anlamak mümkün değil;

Bu kadar "anne"nin olduğu bir Meclis'te, hem de 23 Nisan günü, "o çocuk" nasıl "öksüz" kalabildi "devlet" nezdinde?

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yumruk atılması olayı, nasıl aslında "demokrasi"nin, "birlik ve beraberliğimiz"in, "iç huzurumuz"un, "iç barışımız"ın yumruklanması olayıysa…

23 Nisan günü, İstanbul'da, evinin önünden alınıp, can çekişir halde evinin önüne atılan 4,5 yaşındaki çocuğumuzun -içeriğine girmeyeceğim, doğru olanın da girmemek olduğunu ısrarla vurguluyor uzmanlar- başına gelen olay da, aslında bizi "insan" yapan bütün değerlere, insanlığımıza tecavüz edilmesi, toplum olma halimizin, toplumsal ahlakımızın, toplumsal vicdanımızın, adalet kavramının, kalbimizin, beynimizin, ruhumuzun ırzına geçilmesi olayı değil miydi?

O çocuğun bedeninde, bu ülkenin bütün çocuklarının geleceği tehdit edilmedi mi?

O çocukla birlikte, bu ülkenin bütün çocukları ve hatta anne-babaları aynı kâbusa mahkûm edilmedi mi?

Öyleyse, nasıl soyutlayabiliyorsunuz bu trajediden kendinizi?

Sizin uzuvlarınızın, sizin duygularınızın da, en az o çocuğunki kadar, hatta sorumluluk duygusuyla onunkinden de fazla acıması gerekirken, nasıl oldu da "çocuklar gibi şen" olabildiniz, sair zamanda yağmurdan nem kapıp iptal etmeye teşne olduğunuz 23 Nisan törenlerinde?

En azından…

"Anne"ler, (özellikle sadece iktidar partisindekileri saydım zira sağır sultan bile biliyor onlardan gelen bu nevi bir teklifi muhalefetin asla reddetmeyeceğini) olarak, hazır TBMM, özel oturum için bile olsa nihayet toplanabilmişken, bu ülkeyi "çocuklar için cehennem"e çevirtmeyeceğinize dair ortak bir irade ortaya koyulmasını sağlayamaz mıydınız?

***

Bir "suç"un layığıyla cezalandırılması için kimseye o suçtan zarar görme ihtimalini hatırlatmak, yahut o suçun mağduruyla "empati" kanalları oluşturmak gerekmez aslında ama eğer bir tek çocuğun dahi canının yakılmamasına katkı sağlayacaksa tamam onu da yapalım;

Yasa koyuculara, yasayı uygulamakla görevli olanlara, onlar üzerinde kamuoyu baskısı oluşturma kabiliyeti bulunanlara; hepsine bu "ihtimal"i hatırlatalım, bu gece kendi çocuklarının yüzüne bakarken, onlara sarılırken, onları öpüp koklarken, bu "ihtimal"i gözlerinin önüne getirmelerini isteyelim…

***

Ve en çok da onlara seslenelim…

Sümeyye Bayraktar, artık "Cumhurbaşkanı'nın kızı"ndan önce "anne"siniz siz de…

Esra Albayrak, artık "Cumhurbaşkanı'nın kızı"ndan önce "anne"siniz siz de…

Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nın eşi ama önce annesiniz, ondan da önce anneanne, babaannesiniz siz de…

Ne olur, yeri yerinden oynatın…

Ne olur, sembolik olarak da olsa bu davaya müdahil olduğunuzu açıklayın…

Ne olur, ne olur, ne olur;

Bu iğrençliğin, vahşetin, caniliğin, sapıklığın, sapkınlığın failinin sonunun emsallerininkine benzememesi tam tersine onun, bundan sonra böyle bir canavarlığa meyledebilecek olanlar için "ibretlik" caydırıcı bir emsal olabilmesi için anneliğinizi ortaya koyarak mücadele edin.

Ne olur, kadını ve erkeği sözüm ona korumak için ayırarak aslında daha net bir hedefe dönüştüren "dil"den başlayarak egemen zihniyetin değişmesine çalışın siz de; emin olun böyle bir direnç de, en az bahçenizdeki otlar kadar "şifa" sağlayacaktır memlekete!

Yazarın Diğer Yazıları