Ankara'da iki farklı obüs stratejisi!..
Suriye sınırımızda, burnumuzun dibinde neler oluyor?..
Yüzlerce soru var kafanızda. Çözememiş olmanız gayet doğal. Çelişkiler çığ gibi.
Haklısınız!.. Çünkü açıklanmayan, açıklanamayan farklı gerçekler var kapalı kapıların, "YPG'ye topçu ateşinin" arkasında.
"PYD/YPG, PKK aynıdır", "belgelerini Biden'e verdik" diyorlar, yalandan ABD'ye Rusya'ya efeleniyorlar. Sonra da top atışlarının arkasına sığınıp psikolojik operasyonlarla imaj peşinde koşuyorlar. Recebi medyada devam eden algı operasyonlarına kanacak olursak; ikinci Kandil'e izin vermeyecekmişiz. Demek ki birincisi özel izinle faaliyetlerine devam ediyor!..
"Başbakan" Davutoğlu, "Miniğ havaalanını kullanılmaz hale getiririz" diye gürlüyor. Hani askerlik yapmamış olsak biz de yiyeceğiz. Havaalanları öyle 3-5 top ateşi ile yerle bir edilebilir mi? Küçük bir çelik köprüyü imha etmek için bile savaş uçakları kaç sorti yapar, kaç ton bomba atar? Bileniniz var mı?.. Havan atışları ile iş olsaydı, şehre inmeden önce PKK, kırsala yapılan havan atışları ile çoktan biterdi!.. Recebi medyada öyle bir hava estiriliyor ki; top atışları ile YPG'nin kökünü kazıdık, adamakıllı bir ders verdik. Kimse kimseyi kandırmasın!.. Eğer YPG'yi Azez'e sokmamakta kararlıysanız, Miniğ Hava Üssü'nü yerle bir edecekseniz, Hava Kuvvetlerini kullanmaktan başka çareniz yok. Eyy iktidar!.. Bir zamanlar Kobani'ye selam gönderdiğiniz YPG'yi yok etmekte samimiyseniz Genelkurmay'a talimat verin gönderelim savaş uçaklarını da görelim sonucunu!..
Diyeceksiniz ki; "Rus tehdidi var..." Dostunuz İsrail'den destek alın. İsrail'in "kendi güvenliği için" yaptığı hava operasyonlarına kim ne diyebiliyor!..
Sakın ha!.. Bu satırlardan savaş çığırtkanlığı yaptığımı ve Türkiye'nin Suriye bataklığına girmesi gibi bir arzumun olduğunu sanmayın.
En son söyleyeceğimi başta ifade edeyim; "YPG'ye topçu ateşinin arkasında" Ankara'da yürütülen iki farklı strateji ve siyaset var!..
Öncelikle şunu söyleyelim; TSK, sınırın ötesinde vatanımız için tehdit oluşturan PKK'nın Suriye kolu YPG'yi vuruyor. Hem de misliyle. TSK, Suriye'nin kuzeyinde yeni bir PKK/PYD/YPG devletine karşı üzerine düşeni yapıyor. İmralı görüşmeleriyle kutsanan cani Öcalan'ın "Rojova" hayalleri obüslerle yıkılmaya çalışılıyor. Suriye bataklığına girmememiz lazım bu doğru, Hükümet çok yanlış politikalar izliyor bu da doğru... Ancak ülkemizin bekası için mücadele eden sınırımızı korumak için YPG'yi vuran Mehmetçiğimizin her şeyiyle yanındayız, yanında olmamız gerekiyor. Peki, orada neler oluyor?.. PKK uzantısı YPG, sözde Rojova dediği bölgede devlet oluşumunun sınırlarını çizmek için ABD ve Rusya'nın himayesinde Kobani, Kamışlı, Cizire, Afrin bölgelerini birleştirmek ve tek güç haline getirmek için harekete geçti. Orta yerde YPG ve Esad rejimi arasında sıkışık kalan bir Azez var. ABD, şimdilik YPG'nin oraya dokunmasını istemiyor. Çünkü, Erdoğan ve Davutoğlu çizgisindeki AKP'nin Suriye politikasını daha da ezmek(!) istemiyor. Çünkü, daha bu hükümetin ev ödevleri henüz bitmedi. Öyle anlaşılıyor!.. YPG de ABD-Rusya ittifakının çizdiği istikamette Azez'in altından ve üstünden Fırat'ın batısını da kapsayacak şekilde Cizire ve Afrin'e doğru gidiyor. Kobani-Kamışlı-Cizire-Afrin dörtgeni tamamlanacak. Azez'de artık çıkış kapısı kalmayınca bir lokmada yutulacak.
Bundan sonra ne olacak?.. Önceki gün YENİÇAĞ'da okumuştunuz. Sıra Nusaybin operasyonuna geldi diye... Eğer YPG sınırın öbür ucunda alan hakimiyetini tamamlarsa, Kamışlı'dan Nusaybin'e de tam bir koridor açacak ve "çözüm süreci"nde yapılan yığınağı daha da tahkim edecek. İşte, TSK bunu da düşünerek YPG hedeflerini bu doğrultuda vuruyor. Amaç Türkiye'nin güvenliği, tehdidin bertaraf edilmesi... Ancak burada TSK üzerinden Türkiye'yi Suriye bataklığına çekme gibi bir niyet var.
Orada bir bataklık var. Yüz binlerce insan öldü, milyonlarca insan yurdundan edildi. Rusya oraya yerleşti. Füze rampaları kurdu. Rus uçağını düşürdüğümüz 24 Kasım'dan bu yana Suriye sınırından öteye uçurtma bile uçuramıyoruz. Türkiye'yi Suriye'ye sokmaya çalışan savaş çığırtkanlarının bu durumu hesap etmelerini beklemeyin. TSK, burada öncelikli olarak Türkiye'nin güvenliği konusunda hareket ediyor. Ancak, orada Cilvegözü sınır kapısından Halep'e kadar uzanan Azez koridorunda Suudi Arabistan ve Katar'ı yanına alarak bir emirlik kurmak isteyen savaş heveslileri buna TSK'yı ikna edemiyor.
En başta vurguladığım farklılığı daha iyi anlayabilmek adına şimdi sıkı durun;
İktidarın hayallerini gerçekleştirmek için MİT devreye girmiş durumda. Bu anlamda, Türkiye'nin başını derde sokacak Azez'e yönelik sonu belli olmayan operasyon macerasının safahatı MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanı .... yönetiminde yürütülüyor. Yani; TSK, Türkiye'ye yönelik tehdidi bertaraf etmek için uğraşırken, iktidarın "özel" planlamalarını yürüten MİT ise "Azez" peşinde...
Tüm bunların yanı sıra hükümetin şimdi düşman ilan ettiği PYD Eş Başkanı terörist Salih Müslim'i defalarca Ankara'da, İstanbul'da ağırlamasını da unutmayalım. "Ankara'da büro açabiliriz" diyen de Salih Müslim değil miydi?..
İnanmayan saflar ve Tayyipperestler Google'a baksın!..