Anıtkabir'den uçurtulmayan dilek balonları!..
10 Kasım'da, Büyük Önder'in manevi huzurunda düzenleneceği ilan edilen ve günlerce ısrarla duyurusu yapılan "Ata'nın huzurunda ordu-millet el ele" etkinliği neden iptal edildi?..
Bilenemeyen bir nedenden dolayı mı?..
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet "Komutanları"nın katılımı ile gerçekleşecekti. Etkinliğe dakikalar kala pat (!) diye Genelkurmay'dan kısa bir iptal açıklaması... Gerekçesi yok. Sonra televizyonlardan duyduk, kapı arkası bilgilendirme sonucu meslektaşlarımıza söylenmiş.. Güvenlik birimleri uyarmış, önüne geçilmez provokasyonlar olabilir diye. Onun için iptal edilmiş etkinlik. Hain darbe girişiminde esir alınan (!) ve hâlâ koltuklarında oturan "Komutanlar"ın makul ve manidar korkularını anlayabilmek güç değil. Hak vermemek de elde değil!.. 29 Ekim'de, koca koca paşalar, terörist şüphesiyle Anıtkabir'in giriş noktalarında üstleri didik arandı. 10 Kasım'da yine aynı muamele!.. Hem de bu sefer POS makinesine benzer, elektronik kimlik kart okuyucular ile askerlerin kimlik kartları kontrol edildi. Makinede "girişi uygundur" yazısı görülmeden hiçbiri Anıtkabir'e sokulmadı. Hulusi Akar'ın bu uygulamalarda tam kaç noktada üzüntü duyduğunu tahmin edebiliyorum!.. Anlık istihbaratla (!) anlamlı bir etkinliğin iptal edilmesi "at izi it izi" sürecinde çok makul da sayılabilir!..
Ancaak!.. Hâlâ şu soru beynimin içini kemirip duruyor;
Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet "Komutanları"nın canı can da o sırada Anıtkabir'de bulunan asker ve vatandaşların canı patlıcan mı?..
On binler koşmuştu yine Anıtkabir'e 10 Kasım'da... Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet "Komutanları"nın "güvenlik" gerekçesiyle katılamayacağı etkinlik iptal edildiğine göre; vatandaşlar için alınan güvenlik tedbirleri daha alt seviyede mi tutuluyordu?.. Madem öylesine büyük bir güvenlik riski veya provokasyon ihtimali vardı, Anıtkabir neden boşaltılamadı?.. Allah esirgesin!.. At izinin it izine karıştığı süreçte hainlerin olası bir provokasyonu ile gerçekleşecek bir eylemde olabileceklerin hesabını kim verebilirdi?.. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet "Komutanları" için bile yeterli önlem alınamayan bir ortamda on binlerin güvenliği nasıl alınmıştı?..
Bu iş çok su kaldırır!.. Fakat, benim bildiğim bir gerçek var;
O anlamlı etkinliğin iptal edilmesindeki gerçek, sloganında saklı. Evet!.. O, "ordu-millet el ele" var ya, bir de "Ata'nın huzurunda" ile birleştirilince bazı çevrelerin alerjilerinin nasıl depreştiğini adım gibi iyi biliyorum. Genelkurmay karargahına uygulanan tam saha presleri... Gelenleri gidenleri, telefon trafiklerini... Taa, kumpas davalarında başlayan, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve sonrasında Türk milleti ve devlet bekasının taşıyıcı kolonu olan "ordu-millet" bağlılığına indirilen ölümcül darbelerin devamıydı iptal... Hem de vatandaşa Anıtkabir korkusu vererek!..
Ama ne oldu?..
Yandaş televizyonlar bas bas bağırdı "güvenlik gerekçesiyle" diye... "Komutanlar"ın "korkudan gelemediği" ne kadar pompalandıysa da Atatürk ve onun değerlerine bağlı on binler terk etmedi Anıtkabir'i. Akşamın karanlığına rağmen gelenlerin sayısı arttı, doldu taştı Anıtkabir. Söylemeden geçemeyeceğim; gönül isterdi ki bu iptalin ardından siyasi liderler koşsun Anıtkabir'e. Bağırsınlar, "Korkmuyoruz. İşte bu milletle buradayız. Kim ki bir pislik tezgahlamak isterse tükürüğümüzle boğarız" diye...
Sonraa...
İptalin hemen ardından yine bir Genelkurmay açıklaması ile duyduk ki; Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet "Komutanları" sınırda yerinde incelemelerde bulunmak üzere kuvvet kaydırılan Şırnak bölgesine gitmişler. Telafer, malafer!..
O anlarda yine yeni bir kor alev düşmüştü yüreğimize. Mardin'in Derik ilçesinin yiğit kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk kahpelerin bombalı saldırısı ile ağır yaralanmıştı. Dün de sabah saatlerinde şehit olduğu haberi ile bir daha kavrulduk. "Komutanlar" hemen hemen her gün sınıra iniyor (!) fakat arkalarında bulunan bölgede vatan topraklarında hainler kaymakamın odasına kadar girip bomba bırakıp evladımızı şehit ediyor...
Nasıl oluyor?.. Bu üst düzey güvenlik tedbirleri şahsa özel mi uygulanıyor?..
Sonraa...
İstihbarat birimleri son günlerde Ankara'ya sürekli gönderdikleri raporlarında, terör bölgesinde, yabancı ülkelerin ajanlık faaliyetlerinin daha da yoğunlaştığını bildiriyor. Bu arada, son haftalarda Cumhurbaşkanlığı bürokratları da alışılandan daha da sık MİT'in Yenimahalle'deki yerleşkesini ziyaret etmeye başladı. Toplantılar yoğunlaştı. Ankara kulislerinde çeşitli iddialar ve yorumlar var!..
At izinin it izinden gerçekten ayrılmasını istiyor musunuz? Eğer samimiyseniz;
Allah aşkına, çıkın bu millete doğruları açık açık anlatın. Yoksa, o güdük basın açıklamalarının, şüpheli kapı arkası bilgilendirmelerinin altında kalırsınız. Daha da tehlikelisi;
Ordu-Millet gider... Çadır-millet gelir!..