Anayasa'nın sinsi düşmanlarına dikkat!!!
"Gaflet, dalalet ve hatta ihanet" bu kadar mı zıvanadan çıktı bu ülkede?..
Baksanıza; memleketin sosyal- siyasal -ekonomik bütün dertleri bitmiş, Türkiye müreffeh bir devlet olmuş, halk huzura erişmiş, fakirin karnı doymuş, çalanların eline kelepçe takılmış, milli gelir orantılı dağıtılmış ve memleketin bütün iç-dış sorunları hallolmuş gibi, (üstelik halk seçim yüzünden diken üstündeyken) şimdiden Anayasa tartışılıyor ki, eyvah eyvah!..
PKK/HDP, Hizbullah/Hüda Par, El Kaide/ IŞİD, Said Nursiciler, Şeyh Saidçiler, Sorosçular, kinci cumhuriyetçiler, "yetmez ama evetçiler", iboşlar- dönekler-işbirlikçiler, firari FETÖ'cular, Taraf tetikçisi (!) Truva kısrakları, medyadaki Türkiye düşmanları, yurt içindeki bilimum ihanet odakları, Atatürk'e- cumhuriyete saldırmayı hastalık haline getiren kiralıklar ve AKP'den koptuktan sonra parti kurarak bunlara katılanlar kime hizmet ediyor acaba?..
Yani nihai hedefleri cumhuriyet olan; Kurtuluş Savaşı'nı, Atatürk'ü, cumhuriyetin erdemlerini, Altıok'un anlamını, Devrim Kanunları'nı ve Aydınlanma Devrimi'ni bir türlü anlamayanlar neden ateşle oynuyor ki?..
Peki; tüm bunlara bir kez daha niçin mi dikkat çektik?..
Ezeli hedefi parti liderliği olan Sinan Oğan, Cumhur İttifakı'na desteğini açıklarken, kendisini Ata İttifakı'nda cumhurbaşkanı adayı yapan Ümit Özdağ da Millet İttifakı'yla iletişime geçerken, paylaştığı bir tweet çok dikkat çekiciydi...
Özdağ; CHP liderine Anayasa'nın ilk 4 ve 66. maddeleri ile ilgili duyarlılıklarını aktardığını, CHP liderinin ise bunu "Millet İttifakı liderlerinin onayını aldıktan sonra" yanıtlayacağını söylediğini duyurmuş...
Cumhuriyeti kuran parti liderinin Özdağ'a böyle ihtiyatlı (!) bir yanıt vermesini mi tartışalım, yoksa Millet İttifakı içerisinde Özdağ'ın Anayasa duyarlılığına karşı çıkma ihtimali olanlarla ilgili vahim endişeyi mi?..
TEHLİKELİ PLANININ FİGÜRANLARI!..
Yukarıdaki sorular her açıdan tokat gibidir...
Daha önce de Millet İttifakı'na katılmak isteyen Bağımsız Türkiye Partisi liderine, "Atatürk'ten fazla söz ediyor" diye Saadet Partisi'nin karşı çıktığı iddialarının medyaya yansıdığını anımsayınca, siyasilerin memleketten önce kendi partilerini düşündüğü konusundaki gerçek bir kez daha önümüze çıktı...
Zaten bu vahim tablonun aksi olsaydı, HDP'lilerle PKK'lılar, "cumhuriyeti dönüştüreceğiz, özerklik getireceğiz" derken ittifak unsurları tuhaf biçimde sessiz kalmazlardı!..
İşte zaten AKP'den HDP'ye, Hüda Par'dan Deva Partisi'ne kadar cumhuriyetle, Atatürk'le, laiklik ve özellikle de Anayasa ile kavgalı isimlerin partiler içerisinde cirit attığı bir dönemde, bırakın PKK ve HDP'nin seçim öncesi muhalefete oy kaybettiren provokatif açıklamalarına sessiz kalınmasını, Anayasa'nın tartışılması vahametten öte "gaflet, dalalet ve hatta ihanet" değilse, nedir acaba?..
Dünyanın kaç devletinde kendi sistemine 100 yıldır düşmanlık eden sinsi bir güruh vardır ki; yedi düvele karşı emperyalizmle savaşmış, yokluk- yoksulluk- cehalet içerisinde kaderine terk edilmiş bir topluluktan uygar bir "ulus" yaratmış Türkiye Cumhuriyeti gibi bir gerçeği halen anlayamamış olsunlar ve "demokratikleşme" bahanesiyle Anayasa'yı ısrarla hedef alsınlar...
Türkiye içten ve dıştan kuşatma tehlikesindeyken Anayasay'ı tartışan zavalıdır, içten içe cumhuriyet düşmanıdır, sinsi bir Atatürk karşıtıdır ve memleketin sanki dertleri bitmiş gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni emperyalizmin maşası olma uğruna karıştırma peşindedir... Niye mi diyeceksiniz?..
MİLLET CEVABINI VERİR...
Dünyada, Afrika ve Asya'nın dışında kaç uygar devlet vardır ki; 40 yılı aşkın süredir ayrılıkçı ve dinci terörle uğraşsın, bu sırada on binlerce yurttaşını kaybetsin, binlerce güvenlik görevlisini de şehit versin...
Bunu sorgulamayanların asıl hedefi ezelden beri Türkiye Cumhuriyeti'dir... Yani Anayasay'ı değiştirmek, ülkeyi parçalara ayırmak ve emperyalizmin maşası olan "özerklik" adı altında kukla devletçikler oluşturma peşindedir bunlar...
Hadi Anayasa düşmanları terörün kırk yıldır bu ülkeye kan kusturmasından hiç ders almamışlar diyelim...
Peki, bu sinsi güruh PKK ve Hizbullah'ın katliamlarından mı ders almadılar da; El Kaide/ IŞİD kılığındaki Selefi terörünün sokaklarda, meydanlarda, havaalanlarında, mitinglerde binlerce kişiyi katletmesinden hiç ürkmemişler?...
Hadi diyelim ki, sosyo politik güçlerini, hatta ekonomik gerekçelerini ABD ve Avrupa fonlarından sağlayarak internet sitelerinde, gazete ve televizyonlarda, hatta trolluk yaptıkları sosyal medyada cumhuriyete
savaş açan klavye çakalların sinsi hedeflerinden de hiçbir ders çıkarmamış bu zavallı gruh!..
Peki; "Türklük Anayasa'dan çıksın, Kürtçe ana dil olsun, Güneydoğu'da özerklik uygulansın, Anayasanın değişmez maddeleri kaldırılsın" şeklindeki beklentilerini uygulamak için, aralarında PKK ve Hizbullah sempatizanları ile "FETÖ ile iltisaklı"ların da bulunduğu bir grup Meclis'e sızdırılırken, Anayasa'nın siyasiler arasında halen tartışma konusu olabilmesi utanç verici ve mide bulandırıcı değil mi?..
Herkes aklını başına alsın, herkes haddini bilsin;
Anayasa Türkiye Cumhuriyeti'nin teminatıdır, ilk 3 maddesinin değişmeyeceği de yasalara çivi gibi çakılmıştır...
40 yıldır bitmeyen kanlı şiddet olaylarının sonuçları ortadayken, terörle mücadele yasası konusunda geri adım atılması ise 85 milyon insan için çok büyük tehdittir... Terörün kanlı tarihi ise bunun kanıtıdır...
Üstelik PKK ve HDP'nin kışkırtıcı çığlıkları ve Hizbullah çizgisinin Anayasa'yı hedef alan çıkışları 28 Mayıs seçiminin kritik noktaya gelmesinde büyük etken olmuşken; siyasiler de, bunların sinsi planlarına politik arenada, medyada, iç ve dış tezgahlarda destek veren zavallılar da aklını başına alsın...
14 Mayıs seçim sonuçları da gösterdi ki; "gaflet, dalalet ve ihanet"e tepki için milliyetçiliğin zirve yaptığı bir dönemde, ayrılıkçılık- gericilik de zaten tehditken, Anayasa ile oynamayı planlayanlar zıvanadan çıkarsa, bu millet cevabını 28 Mayıs'ta çok net verir...