Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Anayasada zorlama

Bundan önce yeni bir anayasa yapılmasının sakıncaları, içeriği ve yapma yetkisi konularında çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Ancak bu konuda çalışma yapan TBMM’deki siyasi partilerin ve birçok yetkilinin, anayasaya ilişkin hassas konularda, bugüne kadar gerekli duyarlılığı göstermedikleri değerlendirmektedir.
Bu duyarlılık gösterilmeyen hassas konuların başında yetki konusu bulunmaktadır. Ayrıca başlangıç bölümündeki Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri, 174. Maddedeki inkılâp kanunlarının korunması ve anayasanın bütünü içindeki Türk ve Türk Milleti ifadeleri yine bu hassas konuların içinde yer almaktadır.


***


Yeni bir anayasa yapılmasında uzlaşma komisyonu anlaşma sağlayamamış, bu nedenle siyasi partiler kendi taslak metinlerini TBMM Başkanı’na sunmuşlardır.
Bu taslak metinlerde iktidardaki siyasi partinin, başkanlık konusunu ön plana çıkararak parlamenter sistemi terk ettiği, ilk dört maddeyi revize ettiği, genelde Atatürk vurgusundan, ilke ve inkılâplardan, Türk ve Türk Milleti ifadelerinden kaçındığı anlaşılmaktadır.
Bölücü siyaset yapan siyasi partinin, başkanlık konusunda ısrar hariç, iktidardaki siyasi partinin benimsediği diğer konularda benzer şekilde hareket ettiği, ilaveten ayrı millet yapıları oluşturarak bölünmeye imkân yaratacak özerk düşünceleri ön plana çıkardığı görülmektedir.
Ana muhalefet partisinin ise vatandaşlık tarifinde Türk kimliğini kamufle etmeye çalıştığı, hassasiyet gösteren konularda da vurgulardan uzak durduğu söylenebilir.


***


2011 seçimlerinden sonra başlayan ve devam eden anayasa görüşmelerinden bir mutabakat çıkması beklenmemektedir. İktidar partisi, yeni bir anayasa ve bu anayasayla ön görülen sistem değişikliği konusunda ısrar etmekte ve alternatif planlarını devreye sokacağını ifade etmektedir. Buna göre dört parti uzlaşamazsa üç partiyle, üç partiyle anlaşılamazsa iki partiyle yola devam edileceği, referanduma sunulacak oya ulaşıldığında da referanduma gidileceği açıklanmıştır. Bu iki partiden birinin iktidar, diğerinin de bölücü siyaset yapan siyasi parti olduğu anlaşılmaktadır.
Devam etmekte olan, ancak içeriği olmayan veya var olmasına rağmen ortaya konmayan çözüm sürecinde, anayasa çalışmalarındaki hassasiyet içeren hususların da yer alabileceği ve pazarlık konusu yapılabileceği de mümkün görülmektedir. Türk Milletinin bu tehlikeyi algılaması ve tavrını ona göre belirlemesi kaçınılmazdır.


***


Bütün bu konulardan daha önemlisi, TBMM ve milletvekillerinin yeni bir anayasa yapılması hususunda yetkili olup olmadığından hiç bahsedilmemekte, öncelikle mevcut anayasamızın 6. Maddesindeki “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” hükmü dikkate alınmamaktadır. Anayasanın hiçbir yerinde de, bu anayasanın yürürlükten kaldırılıp yeni bir anayasanın yürürlüğe konmasına imkan veren bir hüküm de bulunmamaktadır.
Ayrıca mevcut anayasanın 81. Maddesindeki milletvekili yeminine uygun olarak milletvekilleri, anayasaya sadakatten ayrılmayacaklarına ilişkin, büyük Türk Milleti önünde namus ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir. Diğer taraftan 103. Maddedeki Cumhurbaşkanı yemininde de benzer durum bulunmaktadır.


***


Bu nedenlerle yeni bir anayasanın hangi durumlarda ve nasıl yapılacağı hususunda, söz sahibi hukukçuların önerileri dikkate alınarak hareket edilmesinin, yeni bir anayasa yerine, anayasada gerekli görülen değişikliklerin 175. Madde esasları dikkate alınarak yapılmasının hem doğru, hem de hukuka uygun olacağı kıymetlendirilmektedir.
Türkiye Cumhuriyetini kuruluş felsefesinden uzaklaştıracak, ulus devlet, üniter devlet, laik devlet anlayışını ortadan kaldıracak, Türk ve Türk Milletini yok sayacak, bireysel arzuları ön planda tutacak ve rejimi dönüştürecek yaklaşımlara imkân tanınmamalıdır. Bu konularda olumsuz propagandaların etkisinden sakınılmalı ve toplumun olumlu bilinçlendirilmesine çalışılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları