Anayasa masası neden dağıldı?..

Tek adam siyaseti tam gaz devam ediyor!..

Beklenen gelişmeydi. TBMM Başkanı İsmail Kahraman, R. Erdoğan'ın başkanlık planlamaları doğrultusunda Anayasa uzlaşma komisyonunu dağıttı. 3'üncü değil belki daha sonraki toplantıların birinde olacaktı. İlk planlamalara göre, Haziran'a kadar marjı vardı. Süreç öne alındı hepsi o kadar.

Gelişmeler o kadar süratle gidiyor ki; dün size anons ettiğim AKP'deki kapışmaların devamını (sıralamayı değiştirip) güncelleyerek aktaracağım.

Sarayın acil düğmesine basmasının sebebi CHP ve MHP muhalefeti değil. Küskünlerin sarayı kuşatma harekatı. "Öze dönüş"çüler çok sıkıştırdı sarayı. Hatırlarsınız, bir süre önce daralan Erdoğan'ın "İsmail Abi" formülünü sizlere duyurmuştuk.

Devam...

"Öze dönüş"cüler Ankara'da haftada bir gün biraraya geliyorlar. Önce bir sohbet meclisi oluşturuyorlar. Öyle kestirmeden "Hamamönü'nde toplanıyorlardır" deyip geçmeyin. Genellikle aile ortamlarında bir araya geliyorlar. Tıpkı ilk günlerdeki gibi!..

Milli Görüş geleneğinden gelen Nihat Ergün, sohbet meclisinin başına geçip Meal ve Tefsir dersi yapıyor. Toplantılarda öne çıkan konular ve alınan kararlar raporlaştırılıyor.

Bu raporlarda neler var? 1-Sosyal Konular: Kutuplaşma 2-Ekonomik Konular: Ranta dayalı, imalat sektörünü ıskalayan yatırımlar. 3-Dış Politika: Suriye'de çıkmaza düşülmesi 4-Kürt ve PKK meselesinde yanlış adımların atılması 5-Otoriterleşme: Demokrasi ve Özgürlükler. Toplantı rapor ve tutanağı önce İstanbul'da Abdullah Gül'e sunuluyor. Zaten hemen hemen her ciddi toplantı ve gelişmeler sonrasında Abdullah Gül'ün kapısı çalınıyor. Rapor önden gönderiliyor, gidildiğinde kendisinin görüşleri alınıyor. Gül ise bu raporları tasnif ettiriyor. Ciddi bir beyin fırtınası oluyor!.. Abdullah Gül, 1 Mart tezkeresinde dik durduğu ve 2007'de yolsuzluklara karşı çıkışı nedeniyle partiyle bağları kopartılan azimli ve ateşli bir eski vekille bunları masaya yatırıyor.

Abdullah Gül, bu görüşmelerde söz konusu raporların ve görüşlerin "Başbakan" Davutoğlu ile paylaşılmasını da istedi. "Öze dönüş"çüler ise Davutoğlu'nu, MYK ve MKYK listelerinin şekillendiği kurultayda ve 7 Haziran ile 1 Kasım'da milletvekili listelerinin hazırlanmasında saraya karşı gerekli direnci gösterememekle suçladı. Ancak Gül, kendisinin de geçmişte karşılaştığı zorluklardan bahsederek bu konuda Ahmet Hoca'ya karşı anlayışlı olunmasını istedi. Gül'ün tavsiyelerine uyan ekip çalışmalarını Davutoğlu'yla yer yer paylaşıyor. Tüm bu trafik son iki aydır oldukça hareketlenmiş durumda. "Öze dönüş" hareketinin yeni yeni oluşmaya başladığı sürecin başında ise söz konusu ekip "Genel Başkan"a gidip, saraya karşı gerekli çıkışı yapmasını istedi. Söylenene göre, Ahmet Hoca, "Beni de paralel, hain ilan ederler" diye geri durdu, "ben konuşmasam da sizin konuşmanıza mani olmam, karşı çıkmam" dedi. Sürece, yakın zamanda iyice dahil olan Gül ise çıkış yapması tavsiyesine karşılık, "Nerede konuşayım?.. Her yer kapalı... Çıkılacak yer mi var" diye cevap verdi. Gül'ün bu konuşmasını haklı bularak şimdi harıl harıl araştırma içindeler. Yarın öbür gün İstanbul'da Gül'ü arzı endam ederken gördüğünüzde ve yapacağı açıklamalar sonrasında ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır!..

Saray ve Arınç'ın evinde yapılan görüşmeler sonrasında çıkan 2 sonucu bildireyim; 1-Herkes pozisyonunu koruyacak. (Mesaj adrese ulaştı.) 2-Mücadele bundan sonra düşük yoğunluklu ve kısmen kamuoyunun önünde gerçekleşecek.

Bu iki görüşmenin dışında bir önemli görüşme daha oldu... Saray ile Ahmet Hoca arasındaki haftalık görüşme. R. Erdoğan, Ahmet Hocayı yine fırçaladı. Şöyle;

"*Arınç ve ekibinin açıklamalarına neden sessiz kaldınız, bu parti içi muhalefettir.

* Mücahit Arslan'ın 8. katta (genel merkezde verilen baş danışmanlık odası-aht-) ne işi var?..

* Bizim ile koordinasyon kuramayan ekibini tasfiye et. Daha uyumlu hareket edecek adamlar bul ya da biz verelim."

Ahmet Hoca o diyalektik zekasıyla (!) cevap veriyor;

"Efendim sizi bilen ve tanıyan isimleri tercih ediyoruz ki külliyeyle uyum olsun."

Erdoğan da bunun üzerine uyumsuz gördüğü Hocanın ekibinden Ali Sarıkaya, Osman Sert ve Ertan Aydın'ın tasfiyesini istiyor; "bunları gönder. Bu arkadaşlar bizim ile uyumlu çalışamıyor" diye. "Başbakan" ise "ekipler diyalog kursunlar, sizin danışmanlarla irtibat halinde olsunlar" diye ısrarcı oluyor... Sonuç olarak Arınç grubu bir taraftan, Abdullah Gül diğer taraftan, içeriden ise Hocanın "söz dinlemezliği" sarayı iyice bunaltmış durumda. Ve düğmeye bastı R.Erdoğan... 7 Haziran sonrası benzeri senaryolarla çalkalanıyor Ankara kulisleri...

AKP kulislerine göre; "seçime kadar İsmail Abi" formülü devreye girecek. Onlar diyor;

"Reis, başkanlık için erken seçime karar verdi. İstifa eder. Partinin başına geçer. Cumhurbaşkanlığına İsmail Abi vekalet eder."

Yazı dizisi olacak gibi!.. Yer bitti. Ayrıntılar yarına kaldı...

Yazarın Diğer Yazıları