Amerikan iradesi
Geçen yazımda, acaba diye sorguladığım birkaç konunun, yalnız benim değil, başka meslektaşlarımın da kafasına takıldığını, yazdıkları yazılardan anladım. Zaten arkadaşın, seçim ardından konuşma tarzı ve sesindeki güven gitmiş ama saldırganlığa berdevam. Ne demişler can çıkmayınca huy çıkmaz diye. Konuşmalarını dinlerken sanki birileri arkadaşın ses düğmesini kısmış gibi. Aslında Çankaya’dan da vazgeçmiş. Ne yalan söyleyeyim, ne kadar sevindim anlatamam. Belki her gece Atatürk’ün ruhunun çıkıp gelmesinden korktu. Neyse.
Gelelim ciddi konulara. Siz bu yazıyı okurken, bizim havuz medyasının, üzerine atlayıp her zaman yaptıkları gibi gerçekleri çarpıtacakları bir konu var. Erdoğan-Obama görüşmesi. Galler’deki NATO zirvesinde büyük olasılıkla ABD Başkanı ile bir araya gelecek. Ben sizlere şimdiden, havuz medyasının kullanacağı noktaları vurgulayayım; Obama ne kadar mutlu oldu bilemezsiniz bizimki seçimi kazandı diye. Obama iş birliğinin en üst düzeylerde devam edeceğini söyleyecek. Bizimkilere ne kadar güvendiğini falan vurgulayacak. Bu minvalde siz de devam edebilirsiniz.
Ama gerçekte neler olacak, neler söylenecek, daha sonra Amerikan basınından öğrenebileceğiz. Ama ben şimdiden ne konuşabileceklerini tahmin ediyorum.
IŞİD, eğer bir Amerikan ürünü değilse, ABD bu terör örgütünün yarattığı tehlikenin, dünya uygarlığına karşı olduğunu falan söyleyecek. Özellikle bu günlerde iki Amerikalı gazetecinin kafasını kesen bu örgütün ardında Türkiye desteği olduğu ABD kamuoyunda yaygın. Washington’da son yapılan iki bakanlık basın toplantısında (ABD Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları) sözcüler Türkiye konusunda, yaylım ateşine tutuldu.
ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü Tuğamiral John Kirby, “Elinizdeki bilgiler doğrultusunda Türkiye’nin iş birliği yaptığını düşünüyor musunuz?” sorusunu soran ve sonra da sözünü kesen gazeteciyle tartışmaya girdi ve “Türk hükümetine yöneltmeniz gereken soruya ben yanıt vermeyeceğim” diyebildi. Sözcü, “Haftaya oraya gideceğiz ve Savunma Bakanı Hagel’la, muadili Yılmaz’ın görüşeceği konunun, bu olacağından hiç kuşkum yok” diye konuştu.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki’ye de “Sınırlarını kontrol edemediği için, IŞİD teröründen, Türkiye’nin sorumluluğu olup olmadığı” soruldu. Psaki, bu soruya yanıt vermedi, yalnızca “Bu tehdide yönelik olarak ve terörle mücadele çabalarında, Türkiye’yle birlikte çalışıyoruz” demekle yetindi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Ankara’yla, bu konuda yürütülen temaslarla ilgili de bilgi vermekten kaçındı.
Şimdi gelelim Galler’deki, NATO toplantılarına. Orada bizi dinleyen müttefiklerimiz İngiltere, Almanya ve Fransa bizim ne halt ettiğimizi bilmiyorlar mı sanıyorsunuz? Ve Obama-Erdoğan görüşmesinde... Şimdi düşünün, ülkesinin istihbaratçıları Türkiye ile tele kulakçılık oynayan Obama, bu örgüte AKP’nin katkısını Erdoğan’dan mı öğrenecek? Silah, istihbarat, eğitim ve lojistik destek. Biliyorsa, bu görüşmede eleştiri getirmeyecek mi? Belki getirecek, ama onu, aylar sonra öğreneceğiz. Beklenen, bu görüşme sırasında, Türkiye sınırlarından bu eli kanlı yobaz sürüsünün, bölgeye geçişinin durdurulması istenecek. Keşif uçuşları konusunda da veya Kürtlere gidecek silahlarla ilgili talepleri olacaktır. Daha doğrusu talepleri değil talimatları olacaktır.
Bu Galler toplantısı ardından, haftaya ABD Savunma Bakanı Hagel, Türkiye’ye gelecek. Bu bakan, biliyorsunuz, bizim komşulara geçerken falan Ankara’ya uğramamak için, defalarca yolunu değiştiren bir Amerikalı yetkili. Ne konuşacağı falan hep belli. Belki PKK’ya silah verilmesi konusunu da konuşurlar. Baksanıza IŞİD’e karşı PKK’yla bile iş birliği yapıyorlar. Komedi... AKP iktidarının açılım masalları ile teröristlere silah bıraktırmaya çalışırlarken, silahlandırması. Diyorum ya dünyanın en komik ülkesi haline geldik.
Maşallah, sultanımızın saltanatı, oldukça şaşalı başladı.