Amerika için Mehmetçik kurban vermek!
Ankara’da Amerikalı istihbaratçı heyeti ile gizli görüşmeler sürerken ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Amerikan Türk Konseyi’nin 30. Yıllık Konferansı dolayısıyla Washington’da düzenlenen akşam yemeğine katıldı ve konuşmasında “Türkiye, sahip olduğu avantajlardan tam olarak yararlanabilmek için, evinde demokratik ilerlemeyi, bölgesinde de barış ve istikrarı sağlamlaştırmalı. ’Arap Baharı’ olarak adlandırılan büyük tarihi değişimlerin olduğu bir zamanda, Türkiye, kapsayıcı demokrasinin gücünü ve sorumlu bölgesel liderliği göstermesi yolunda eşsiz bir fırsata sahiptir ve bu konuda Türk muhataplarımızla yakın bir işbirliği içinde çalışıyoruz” dedi.
Clinton, Suriye’deki muhalif grupların Türkiye’de toplandığını da hatırlattı.
Washington Post gazetesi de başyazısında, Türkiye’nin Suriye’de Esad yönetiminin işlediği suçlara güçlü bir yanıt vermesini sağlamak için Obama yönetiminin harekete geçmesi gereğini savundu ve Türkiye’nin sınırda Suriyeli sivillere ve ordudan kaçan askerlere resmen koruma sağlamasını, bunun yetersiz kalması halinde de tampon bölge oluşturmasını istedi.
Başyazıda, Obama’nın Erdoğan ile iyi ilişkisine dikkat çekilerek “Şimdi, Sayın Esad’ın işlediği suçlara Türkiye’den güçlü bir yanıt için bastırmanın ve ABD’nin, Türkiye’nin, Suriyeli sivilleri koruma çabasını destekleyeceği yönünde güvence vermesinin tam zamanı” denildi.
Washington Post’un başyazısı, Clinton’un konuşmasını tamamlıyor. Metinlerin tamamını gözden geçirdiğinizde de bu tür yazıların “devlet yazısı” olduğunu görüyorsunuz..
***
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise ATC Konferansı için gittiği ABD’de eski CIA Başkanı olan Savunma Bakanı Panetta’ya “Savunma alanında Afrika, Orta Doğu ve diğer pazarlara ulaşmanızda lojistik merkeziniz olalım” önerisinde bulundu.
ABD Genelkurmay Başkanı Org. Martin Dempsey de ATC Konferansı’nda “Şimdi, dünyanın geçmişte hiç olmadığı kadar Türkiye’nin parlayan örneğine ve sorumlu liderliğine ihtiyacı var” diye konuştu.
Görüldüğü gibi Amerika, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, CIA Başkanı ve Washington Post’u ile bir bütün olarak Türkiye’yi Orta Doğu’da dublör ülke olmaya zorluyor.
Yani tehlikeli sahneleri Türkiye oynayacak ama parayı ve itibarı ABD kazanacak. Çünkü başrol oyuncusu ABD!
***
İnanılır gibi değil ama Tayyip Erdoğan’a “eşbaşkan” dediğim ve ülkeyi yönetim tarzını “Olimpos Tanrıları” nın yöntemlerine benzettiğim için yargılanıyorum ama, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi eşbaşkanlığını Türkiye’ye bir görev olarak verdiğini artık bilmeyen kalmadı. Zaten Erdoğan da bunu en az 30 defa canlı yayınlarda söyledi.
A. Turhan adlı bir okurumuz da bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Dışişleri Bakanı iken konu ile ilgili söylediklerini hatırlattı.
14 Mart 2006 tarihli Radikal gazetesinin haberidir:
AKP’nin hafta sonunda yapılan Kızılcahamam Kampı’nda dış politika’konusunda milletvekillerine brifing veren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygundur. ABD ile birlikte hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmektir. Özgürlük ve demokrasi olmasaydı, biz de iktidara gelemezdik” dedi.
16 Mayıs 2006 tarihli Milliyet’in haberidir:
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Dünya barışı için son 50 senede dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir. İkinci ülke kim? Türkiye. Böyle köklü gelen bir şey var. İşbirliğimiz gayet sağlam. Soğuk Savaş döneminde de önemliydi, ama şimdi çok daha fazla önemli. İşbirliğine ihtiyacımız var” diye konuştu.
***
Şimdi daha net anlaşılıyor ki Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmekten vazgeçti. Soros’un istediği gibi Türkiye, “en değerli ihraç malı olarak” Türk ordusunu, yani milletin çocuklarını Amerika için Suriye’de ve ardından İran’da kurban edecek..
Tıpkı Kore’de veya 12 Eylül öncesi çatışmalarda kurban ettiği gibi.. Bu politikaya direnme ihtimali olan subaylar ise Hasdal’da veya Silivri’de esir tutulacak ki Amerika için Mehmetçik kurban vermeye engel olmasınlar!