Aman! İyi şeyler olmasın
Terör olaylarını önleyerek bölgede istikrar sağlamak amacını güden, ancak bunun yanında küresel güçlerin Kürt Sorunu olarak gördükleri ve dünyadaki örneklerine uygun bir şekilde çözümlenmesini telkin ve tavsiye ettiklerikonu, “çözüm süreci” adı altında 6-7 yıldır devam etmektedir. Bu kapsamda, terör örgütüyle, onun doğal lideri olan terörist başı ve siyasi temsilcileriyle görüşmeler yapılması, taleplerin yerine getirilmesi ve şimdilik dünyadaki örneklerine uygun özerk bir yapıyla konunun çözüme kavuşturulması gündemdedir.
Aslında oy ve iktidarın devamlılığı kaygısı olmasaydı, yönetim tarafından alınacak kararlarla öngörülen duruma ulaşılmak istenebileceği düşünülebilirdi. Ancak bunun, Türklüğü unutturulmaya çalışılan Türk Milleti tarafından kabul görmesi mümkün değildir. Tavizden başka bir şekilde tarif edilemeyecek adımlar, ifade edildiği üzere “alıştıra alıştıra, hazmettire hazmettire” atılmaktadır.
Bu adımlar atıldıkça bölücülerin beklentileri daha da artmakta ve sürekli olarak elde ettikleriyle yetinmeyip daha fazlasını istemektedirler. Çıta sürekli olarak yükseltilmektedir. Çözüm süreci kapsamında devam eden müzakerelerin yasal bir zemine oturtularak sağlamlaştırılması istenmektedir. Özerklik için gerekli düzenlemeler konusunda zorlamalar yapılmaktadır.
***
Uzun bir süredir PKK’nın, ses getirebilecek bir eylemine rastlanmamıştır. Bunda TSK’nın operasyon yapmamasının ve alan hâkimiyeti sağlama düşüncesini terk etmesinin etkisi de bulunmaktadır. Ancak son zamanlarda PKK ve onun yandaşlarının şehirlerde ve kırsal alandaki eylemlerinde artış gözlemlenmektedir. Askerlere taciz ateşleri açılmasını, adam kaçırmaları, çalışan işçilerin taciz edilmesini, araçların yakılmasını, şehirlerde anarşi yaratılmasını, terörü önlemek için yapılan girişimlerin engellenmesini ve eylemlerin gittikçe tırmanmasını, bu kapsamda mütalaa etmek mümkündür.
Bölücüler ve onun siyasi temsilcileri, çözüm sürecinin ve müzakerelerin yasal zemine oturtulmaması halinde, hiç kimsenin arzulamadığı yeni bir sürecin başlayacağını, sokakların ısınacağını, çatışmaların kaçınılmaz olduğunu söyleyerek devleti tehdit etmektedir. Ancak bunun infial yaratacağını değerlendiren yönetimin, sürecin ve müzakerelerin yasal zemine oturtulmasının yanlış olacağını söylemesi, bölücüler tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Bölücüler özerklik konusunda ısrarlıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun yanlış olduğunu söylemektedir. Kürtleri 4 parçaya bölen sistemin hatalı olduğunu ifade etmektedirler. Irak ve Suriye’deki özerk ve kanton bölgelere dikkat çekmektedirler. Türkiye’nin, bölgedeki komşularının Kürdistan olduğunun kabul edilmesini istemektedirler. Türkiye’nin yapması gerekenin bu komşularla barışmak olduğunu dile getirmektedirler. Son olarak petrolden, yeraltı ve üstü kaynaklardan yerel yönetimlere pay isteyecek kadar da ileri gitmişlerdir.
***
PKK varlığını, bölücü başı ve siyasi uzantıları da silahla pazarlık yapmayı sürdürmektedir. Yönetimin yıllar önce söylediği “çok iyi şeyler olacak” sözünün nereye kadar geldiği açıkça görülmektedir. Seçimden hemen önce de “seçimden sonra iyi şeyler olacak” ifadesinde bulunulmuştur. Perşembenin gelişinin Çarşambadan belli olduğu malumdur. Ana muhalefetin tutumunun da ne olduğu açık değildir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi kapsamında ve demokratik açılım söylemiyle, adına açıktan “özerk” denmeden, yeni düzenlemelere gidilebilir.
Şimdi de yeni bir seçim sürecine girilmiştir. Bölücülerin, terörün yeniden tırmandırılması ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde belirleyici rol oynama beklentisiyle yeni tavizler koparma peşinde olacağı değerlendirilmektedir. Siyasetçilerin de buna prim vermesi halinde tehlike büyüyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığı, bütünlüğü ve güvenliğini tehlikeye düşürecek, ulus devlet ve üniter yapı sistemini bozacak yaklaşımlardan uzak durulması, günü kurtaracağım derken geleceğin tehlikeye atılmasına imkân verilmemesine özen gösterilmesi, siyasi temsilcilerimizin tümünün boynunun borcudur. Bu hassas konularda yapılacak yanlışların, geri dönülmesi ve telafi edilmesi mümkün olamayacak çok ağır sonuçlar doğuracağı bilinmelidir. Aman! O iyi şeylerden uzak duralım.