Alkışı hak edenler!
Ankara Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Adnan Beker, açık sözlülüğüyle, dobralığıyla, içinden geleni konuşmasıyla, gerçekten örnek bir siyasetçi!..
İçten pazarlıklı, poker suratlı, ikiyüzlü siyasetçilere inat, açık duruşuyla Türk siyasetine seviye katıyor, özlemini duyduğumuz, eksikliğini hissettiğimiz şeffaf siyasetçi profiliyle alkışı hak ediyor!..
Geçen hafta Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi oturumunda bu övgüleri hak edecek çok güzel işlere imza attı!.. Meselâ, "Sen de geçmişte şunu yaptın" türünden bir eleştiri gelince kürsüden açık yüreklilikle kelimesi kelimesine şunları söyleyebildi: "Doğru kardeşim. Sen söyledin zaten ilk mecliste… Bu meclis verdi, ben mi verdim? Vermeyeydin… Başkalarına vermediniz mi? Bak bi dakika, keşke onu da yapmayaydım, yaptım FETÖ''cüler beni cezaevine soktu… Keşke gelmeyeydik de yapmayaydık da… Anladın mı? Allah keşke nasip etmeyeydi de bu belediyeden o işimiz de olmayaydı…"
Bu açıklık, ancak takdir edilir, saygı duyulur!.. Bunu yapabilecek, bu dürüstlükte lâfı eğip bükmeden olan biteni anlatabilecek kaç siyasetçi var? Teşvik edilmesi gereken bu duruşu dolayısıyla, siyasî riyakârlıklardan bezmiş herkes adına tabii ki tebrik ediyoruz!..
Devamı da var… Aynı oturumda Beker, Ankara''nın bizce en saygın, en sevilen, en düzgün ailelerinden Gökçekler''in saygıdeğer oğlu, çok ciddi iş adamı Osman Gökçek''le nasıl ve neden beraber olduklarını, ATO seçimlerinde neden onu tercih ettiğini yine çok açık yüreklilikle ifade ediyor!..
Gizlemiyor, çarpıtmıyor, kıvırmıyor, tevil etmiyor!.. Neyse onu söylüyor!.. O ilişkinin arkasında duruyor!.. Bunlar sahalarımızda görmek istediğimiz hareketler!.. Ya olduğun gibi görüneceksin ya da göründüğün gibi olacaksın!.. Beker, tam da bunu yapıyor!.. Merdiven altı kirli ilişkilerin hâkim olduğu siyaset dünyamızda, Adnan Beker, gerçekten açıklık nasıl olurmuş, görmek istemeyenlerin de adeta gözüne sokuyor!..
Yalnız burada alkışı tek hak eden Adnan Beker değil… Aynı anda başka siyasetçilerimiz de devreye girebiliyor, kamplardan, kutuplaşmalardan, kavgadan, gerilimden bıkmış halkımıza, farklı görüşlerdeki siyasîlerin ''doğru'' bir konuda nasıl uzlaşabildiklerini ve komplekse kapılmadan birbirlerini destekleyebildiklerini gösterebiliyor!.. Bu anlamda gerçekten göz yaşartıcı bir tablo ortaya çıkabiliyor!..
Meselâ tek bir yerinde ''Ankara'' geçmeyen ''Serpico'' başlıklı yazım dolayısıyla bir partinin Grup Başkan Vekili, bu yazıdan sözde ''iftira, itiraf ve ifşa'' üretebiliyor… Onun sözlerini ciddiye alan bir başka partinin Grup Başkan Vekili, "Bu yazının neresinde Ankara geçiyor, iddianı ispatla, ispatlamazsan şerefsizsin" deyip adliyenin yolunu göstermek yerine, onun sözlerini gerçek kabul edip ''savcılık veya istifa'' teklifi eşliğinde onun oklarının gösterdiği kişiye adliyenin yolunu tarif edebiliyor!.. Bir de alkış bekliyor, tabii sadece bir kişi alkışlıyor, o da önce konuşan diğer partinin Grup Başkan Vekili!.. Ardından, herhalde kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçtiği gerekçesiyle istifa ettirilen eski belediye başkanı, büyük bir iştahla, sosyal medyada alkışlar eşliğinde "Tarihî konuşma, tebrikler" mesajları atabiliyor!..
Partiler ve particiler farklı olsa da ''halka hizmet ve hakikat'' yolunda ortaya çıkan bu uzlaşma kültürü ve bu inanılmaz vefa duygusu, sosyal medyada devam eden ince servisler ve birbirlerinin konuşmalarına yapılan nazik atıflar, iyice çoraklaşan Türk siyaseti içinde mutlak anlamda ''çölde vaha'' serinliği veriyor!.. Genel siyasetin boğucu atmosferine inat, içimizi ferahlatıyor, barış, dostluk, kardeşlik adına ümitlerimizi yeşertiyor!..
Bu arada şunu da belirteyim: Ankara''da adliyenin yolunun ne kadar sürdüğünü en iyi bilenlerdenim… 9 kez yargılandım, birinden ceza aldım… Çok şükür ki hepsi yazdıklarımla ilgiliydi, fikir suçuydu!..
***
Meral Hanım''ın tamamlanamayan o kongre sürecinde "Benim ipek yüklü kervanım mı var?" şeklinde sıkça ve haklı biçimde dillendirdiği o güzel dizeye bir atıf da ben yapmış olayım… Bu sözün ne anlama geldiğini ve eyvallahsızlığımızı tüm muhataplar zaten bilecektir!..
AKP Grup Başkan Vekili Murat Köse''yle mahkemede hesaplaşacağız hesaplaşmasına da, bu arada daha adil bir ülke, daha adil bir dünya ümidiyle ''genel anlamda'' yazdığım ''Serpico'' yazısına ilişkin, ilgili yerlere verdiğim cevabın bir kısmını paylaşayım:
"Bir milliyetçi olarak özlemimdir… Keşke her milliyetçi, her vatansever, şerefine düşkün her insan, birer Serpico olsa… Yeryüzünü ve ülkesini, hukuksuzluklardan, haram havuzlarından, çetelerden, milletleri soyan organizasyonlardan kurtarmaya yeminli idealist olsa…
Harama, hırsızlığa ve yolsuzluğa kutsal gerekçeler giydirilip meşru hale getirilen düzenlere, gücünün yettiği her yerde çomak sokacak kararlılığa bürünse… Daha adil bir dünyanın ve daha adil bir ülkenin, fedaisi kesilse… Dünya da güzelleşir, ülkemiz de…
Bugün de aynı kanaatteyim, yazdığım her kelimenin, her cümlenin arkasındayım. İnancım ve ilkelerim gereği bugüne kadar doğru bildiklerimi kaleme aldım, bundan sonra da öyle olacaktır. ''Yetim hakkı yemeyi dini yok saymak'' kabul eden inancım ve vatanımın her anlamda temiz kalması için Türk milliyetçiliğine olan sadakatim neyi emrediyorsa onu yapmaya devam edeceğim..."