Alıştırılarak bölünüyoruz
Cözüm Süreci adı altında, gittikçe ulus devletten uzaklaşılmakta, üniter yapı zedelenmekte, bir nevi federatif yapı oluşturulmaktadır. Hatta oluşturulan bu yapının civar Kürt toplumlarıyla işbirliği ve koordinasyonunu ön gören hazırlıklarla entegre bir Kürt yapısı ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Artık bu konu alenen sürdürülmekte, atılan adımlarla yönetime ve Türk Milletine mesajlar verilmekte, yönetim Öcalan ve Kandil’le görüşmekte, buna BDP de katılmaktadır. Görüşmelere aracılık edilmekte ve yardımcı olunmaktadır.
Diğer taraftan medya da bölücülerin yaptığı görüşmeleri ve toplantıları kamuoyuna aksettirmekte, sonuçları üzerinde yorumlar yapılmasına imkân sağlayarak adına barış süreci denen bölünmeyi, normal ve iyi bir gelişme olarak empoze etmeye çalışmaktadır. Bu konular işlenirken, aylardır çatışma olmaması, şehit haberi gelmemesi argüman olarak kullanmakta ve bu yolla PKK aklanmaya çalışılmaktadır.
***
Geçenlerde Kandil’deki KONGRAGEL toplantısı gündeme getirilmiştir. Hatta bu toplantı, 9. Genel Kurul olarak adlandırılarak ona resmi bir hüviyet kazandırılmak istenmiştir. Açıklamalarda çözüm sürecine ilişkin izlenecek siyasi tutuma yönelik kararlar alındığı ifade edilmiş, KCK ve HDG’de yapılan sözde görev değişikliklerinin önemi vurgulanmıştır. Bu durum, Öcalan’ın örgüt üzerindeki hâkimiyeti olarak yansıtılarak onunla yapılacak görüşmelerin ve telkinlerinin dikkate alınması ve uygulanması mesajı verilmeye çalışılmıştır.
Örgütün muhtemel saldırılara karşı aktif savunmaya hazırlık yapacağı belirtilmiştir. Erbil’de yapılması öngörülen ve büyük Kürt Konferansı olarak adlandırılan toplantıya Türkiye, İran, Irak, Suriye ve dünyadaki diğer Kürt parti, örgüt ve gruplarının katılması için çaba gösterileceği kaydedilmiştir.
***
Bütün bunlar gündemde tutulurken, safhaları Öcalan tarafından açıklanan ve yönetimin beyanlarından da kabullendiği anlaşılan sürecin çekilme safhasının, beklentileri karşılamadığı anlaşılmaktadır. Hareket halindeki PKK’lıların tamamının sınır dışına çıkmadığı, yer değiştirdikleri, bazı bölgelerde de sayılarının arttığı ifade edilmektedir. Ancak bölücüler tarafından da çekilmenin yola girdiği söylenerek, kendileri tarafından yol temizliği olarak adlandırılan, yönetim tarafından ise demokratikleşme adımları olarak isimlendirilen hukuki ve idari düzenlemelerin bir an önce yapılması talep edilmektedir.
PKK kurumlaşma görüntüsü vermeye özen göstermektedir. Asayiş birlikleri buna bir örnektir. Bunların ileride polis olacakları telkin edilmektedir. Mahalle komiteleri kurulmaktadır. Bunlar bir taraftan yerel seçimler için faaliyet gösterirken, diğer taraftan da halk mahkemesi, eğitim ve sağlık birimleri de oluşturarak özerk yönetime hazırlık yapmaktadır. Yol kesme, kimlik kontrolü, şantiye basma, adam kaçırma faaliyetleri devam etmektedir. Çeşitli etkinlikler ve törenler düzenleyerek varlıklarını güçlendirmeye çalışmaktadır. Etkinliklerde güvenlik kendilerince sağlanmaktadır. Törenle PKK şehitliği dahi açılmıştır. Törene bölücü siyasetçi de katılmıştır. PKK liderleri tehdit dolu söylemlerini sürdürmektedir.
Güvenlik güçleri alandan çekildikçe PKK bölgeye yerleşmekte ve etkinlik kurmaya çalışmaktadır. Barış süreci adı altında yürütülmeye çalışan durumun bozulmaması için silahlı ve siyasi bölücülere tanınan manevra alanı, devletin ve ülkenin bölünmesi yönünde kullanılmaktadır.
***
Öcalan’la yönetim arasındaki mutabakatın ne olduğu bilinmemektedir. Ancak açıklanan safhaların uygulanması halinde, yerel yönetim yasasının da yardımıyla fiili bir özerk yapı oluşması kaçınılmazdır. Türk Milleti çeşitli boyutlarıyla kutuplaştırılmakta, bölünmekte, söz konusu sürece ve yapıya alıştırılmaya çalışılmaktadır. Türklük aşağılanmaktadır. Aksini savunanlar baskı altına alınmaktadır.
Bazı Kürt kökenli milletvekilleri, etnik kimliklerini ülke ulusal kimliklerinin önünde görmekte, hatta ulusal kimlik olan Türk kimliğini hiç kabul etmemekte, 10. Yıl Marşı’nı faşist ve ırkçı olarak nitelendirebilecek kadar da ileri gitmektedir. Türk Milleti kendine sahip çıkmak zorundadır.