Ali Yerlikaya bu talimat senin mi?

Uyuşturucu baronları ile mafya çeteleri ile suç örgütleri ile aranan sabıkalılar ile ruhsatsız silah taşıyanlar ile trafik magandaları ile mücadelesi nedeniyle iki yazımda da kutlayıp teşekkür ettiğim İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya soruyorum:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer hakkında soruşturma açılması talimatını sen mi verdin?

Bu soruşturma senin talimatın ile açılmadı ise Süleyman Soylu döneminden kalan bürokratlar tarafından sana tuzak kurulması için mi açıldı?

Hatta aklıma şu da geliyor:

Yukarıda saydığım mücadelelerini sönükleştirmek ve seni itibarsızlaştırarak bu mücadeleden vaz geçirmek için mi sana bu tuzak kuruldu?

Uyuşturucu ile mücadeleniz ile ilgili yazım Soylu tarafından büyük bir öfke ile karşılandı ve 3 meslektaşımla birlikte beni mafyaya hedef gösterdi.

O yazım sonrası Millî Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’dan şu mesajı aldım:

“Sayın Orhan Uğuroğlu, bugünkü yazınız için çok teşekkür ederim. Önemli konulara değinmişsiniz.

Ancak, teşekkür ettiğiniz Jandarmanın başında Org. Arif Çetin var ve Çetin’in Galip Öztürk’le çekilmiş fotoğrafları geçtiğimiz yıllarda basında yayınlandı.

Sizce, Galip Öztürk, Kanarya Sevenler Derneği Başkanı mı?

Uyuşturucu baronları cirit atarken 2017’den beri Jandarma Genel Komutanı olarak görev yapan Arif Çetin neredeydi?

Jandarma Genel Komutanlığı’nın görev süresi 2 yıldır. 2017’den beri Jandarma Genel Komutanlığı yapan Arif Çetin bu yıl itibarı ile görevinde 7. yılına girdi.

Sizce bunlar tesadüf mü?

Ayrıca, Sahil Güvenlik Komutanı Tüm Amiral Ahmet Kendir de 2018’den beri 5 yıldır görev yapıyor ve bu yıl itibarı ile de 6. yılına girdi.

Sahil Güvenlik Komutanı da İçişleri Bakanlığı’na bağlı.

Yani Süleyman Soylu’nun ekibindeki Çetin ve Kendir hâlâ göreve devam ediyor.”

galip-ozturk.jpgBu da Arif Çetin’in makamındaki Galip Öztürk fotoğrafı. Çetin’in 12 ayrı fotoğrafını da gönderdi Ümit Yalım.

Değerli okurlarım,

AKP iktidarını, Genelkurmay Başkanlığını ve Sahil Güvenlik Komutanlığını, 20 Türk adasının işgal edilirken etkisiz kalması nedeniyle eleştirmiştim hâlâ da eleştiriyorum.

Dün müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’dan da şu mesajı adım:

“Sayın Uğuroğlu artık dayanamıyorum. Şu olaya bakar mısınız?

Yeter artık! ‘Vatan toprağı bizimdir’ diyemeyenleri ve ‘aramızda pozitif gündem oluştu deyip masaya oturanları’ şiddetle kınıyorum.

Türk Dışişleri Bakanlığı Allah aşkına ne bekliyor? Neden çekiniyor?

Türk Dışişleri Bakanlığı’nı günlerdir ‘Zürafa Adası Türkiye’ye aittir’ açıklaması yapmaya çağırıyorum ama yapmıyorlar.

Bakın şimdi ne oldu?

Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis hiç çekinmeden ve tereddüt dahi etmeden şöyle dedi:

-‘Zürafa Adası Yunanistan'a aittir…’

Dışişleri Bakanı’mızın ulusal ve uluslararası kamuoyu önünde vereceği cevabı bekliyoruz!

El altından cevap verdik sözleri ile bu durum geçiştirilemez.

Mütekabiliyet aynı şekilde verilecek bir cevabı gerektirir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin onuruna yaraşır cevap vermek farzdır.

Aynı şekilde kamuoyu önüne çıkıp ‘Zürafa Adası Türkiye’nindir’ diyemeyenler, demeyenler Türk Milletinin ahını ve vebalini sonsuza dek üstüne alırlar…”

Yaycı bu mesajı bana gönderdikten sonra sosyal medya hesabından devleti yönetenlere de bu yakınmasını göndermiş:

-Cumhurbaşkanlığı,

-Dışişleri Bakanlığı,

-Millî Savunma Bakanlığı,

-MHP ve Devlet Bahçeli…

20 Türk adasının işgal edilmesini 22 yıldır seyredenler, Yalım gibi Yaycı gibi vatansever Atatürk’ün subaylarının feryatlarına kulaklarını tıkayanlar Zürafa Adası’nı mı umursayacaklar.

Atatürk gençliğe hitabında özetle ne diyor;

“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir…

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Ve Genelkurmay Başkanı ile Sahil Güvenlik Komutanına soruyorum.

Vatan topraklarının işgalini engellemek için siyasi iktidarın talimatına ihtiyacınız var mı?

Elbette yoktur.

İşte bugün sözlerini yargılamaya kalktığınız O Atatürk eğer padişahtan emir bekleseydi bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalır mıydı?

Yazarın Diğer Yazıları