Aldatmaca
Çözüm Süreci, Demokratikleşme Süreci, Barış Süreci, Milli Birlik Beraberlik ve Kardeşlik Projesi gibi çeşitli şekillerde adlandırılan, hâlâ adı da oturtulamayan bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya bulunulmaktadır. Bu sürecin neyi çözdüğü, nasıl demokratik olduğu, kiminle ve nasıl bir barış temin ettiği, milli birliği ve kardeşliği nasıl sağladığı ve neyi hedeflediği, bakılan yere göre değişmekte olup, konu bir sağırlar diyaloguna dönüşmüştür.
Sürecin, teröristlerin silahlarıyla birlikte ülkeyi terk etmesiyle başlayacağı, hatta buna güvenlik güçleri başta olmak üzere, devletin hiçbir kurumu tarafından ses çıkartılmayacağı ilan edilmiştir. Ancak PKK terör örgütü, bu konuda yönetime karşı direnerek, ilan edilen uygulamayı kabul etmemiş, kendi bildiği gibi hareket ederek diyalogda ve pazarlıkta üstünlük sağlamak istemiştir.
Teröristle mücadelenin iyi gittiği ve devam edilmesi halinde sonuç alınacağı bir dönemde, terörün son erdirilmesi amacıyla bölücü başı ve PKK terör örgütünün muhatap alınarak bir sonuca gitme anlayışının ve bunun da ötesinde bölücülük ve Kürtçülük yapanlara tavizler verilerek konuya çözüm aranmasının milli bir düşünce olamayacağı değerlendirilmektedir. Böyle bir düşüncenin, küresel güçlerin projesinin bir parçası olabileceği ve bu uygulamanın vahametinin başlangıçta idrak edilemediği, şimdi de geri dönmeye cesaret edilemediğinden dolayı bir çıkmaza girdiği kıymetlendirilmektedir.
Bu anlayış çerçevesinde, bölücü siyaset yapanların, terör örgütünden güç alarak ve onların siyasi temsilcileri olarak ortaya koydukları tavır ve demeçleri, konunun tamamen bölücülerin isteklerinin karşılanmasına yönelik olduğunu göstermektedir. Bunun da bölünmek ve bölgedeki diğer Kürt oluşumlarla bütünleşmek olduğu açık bir şekilde ortaya konmaktadır. Başlangıç olarak, bölgede özerk bir yönetim oluşturulmasıyla üniter devlet yapısının, kimlik sorunu olarak tanımlanan konunun halledilmesiyle de millet bütünlüğünün ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Açıkçası, anayasanın değiştirilemeyecek 3. maddesindeki “Türkiye Devleti, ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütündür” ifadesi hiçe sayılmaktadır.
***
PKK terör örgütü ve yandaşları, adam kaçırma, yol kesme, taciz ateşleri açma, güvenlik güçlerine karşı gelme, karakol ve yol inşaatlarına engel olma ve çocuk kaçırma eylemlerinin dozajını gittikçe artırmaktadır. Bölücülerin tümünün, yaklaşan seçim atmosferinde Kürt kökenli Türk vatandaşlarının oylarını, iktidarın arzu ettiği istikamette yönlendirebilme kozunu kullanmak istediği değerlendirilmekte, bölücü siyaset yapanların da bundan istifadeyle sürekli olarak iktidara, tavizler konusunda acele etme çağrısı yaptığına şahit olunmaktadır.
İktidarın da devlet otoritesini mutlak olarak sağlama konusunda yeterli önlem almadığı, bunları fazla gündeme getirmediği, diğer konulara daha çok önem ve öncelik vererek, sözde çözüm sürecine zarar vermek istemediği anlaşılmaktadır. Kaçırılan çocukların kurtarılmasında dahi devlet gücünü kullanma yerine, bölücülere çağrı yapmakta ve bu davranış biçimi de oldukça yadırganmaktadır. Hâlâ, bölücü ve Kürtçülere şirin görünebilmek için, hükümet yetkililerinin Türkçe köy isimlerinin Kürtçe isimlerle değiştirilmesi törenlerine katıldığı, onların Kürtçe isimlerle anılmasıyla iftihar ettikleri görülmektedir. Bölücülere/Kürtçülere yaranma anlayışı devam etmektedir. Türklüğün ve Türkçenin yok edilmesinin teşvik edildiği üzüntüyle müşahede edilmektedir.
***
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümü eşittir. Hiçbir şahsa ve zümreye ayrıcalık tanınamaz. Ülkenin varlığı, bütünlüğü ve güvenliğinin tehlikeye düşürülmesine göz yumulamaz. Barış süreci diye ortaya atılan konunun, bölücülere istedikleri tavizlerin verilmesi ve bunun da bir aldatmaca olduğu değerlendirilmektedir. Ancak bu tavizler verilirken oy kaybına uğrayarak iktidarın kaybedilmesinin önlenmesi için milletin hazmetme kapasitesinin dikkate alındığı, çorbanın ne kadar su kaldırabileceğinin hesaplandığı, uygulamanın zamana yayılarak, bugüne kadar olduğu gibi, alıştıra alıştıra gerçekleştirilmek istendiği düşünülmektedir.
Hakikatleri görmenin zamanı gelmiş ve geçmiştir. Medyanın ortak yayın yaptığı aldatmaca nutuklara ve gazetecilik yerine siyasi propaganda yapan yandaşlara aldanmayalım.