“Al sana açılım”
Bu sözler Enerji Bakanı’nı yumruklayan Kayserili öğretmene ait. Samsun’da “Bunları görünce şehit cenazeleri gözümün önüne geldi, kendimi kaybetmişim” ifadesi de bölücü elebaşılardan Ahmet Türk’ün burnunu kıran vatandaşa ait.
Vatan için şehitler verildiğinde sorumluluğunu hatırlamayıp, bu milli acıyı sıradan bir iki sözle geçiştirenler, bu iki olay karşısında panter kesildiler. “Bu bir provokasyondur. Arkasında ne var araştıracağız” sözleriyle ilgililere talimat yağdırıldı.
Yumruklanan Enerji Bakanı, hastaneden çıkarken, “Açılım için daha çok çalışacağız, İnadına açılım” derken, Samsun’daki olay üzerine bölücü Partinin intikam işaretiyle PKK’lılarca iki polisimiz Ladik’te şehit edildi. Hem de Jandarma çok önceden bu saldırıyı bildirdiği halde. İstanbul’da Belediye otobüsü yakıldı, Hakkari ve Diyarbakır’da sokaklar yangın yerine çevrildi.
Bu dehşet verici yıkımların arkasını arayan soran olmadı. Hep olduğu gibi kaderine terk edildi. Şu “Ergenekon”a ayrılan kampanyalı ve topyekun mesainin %10’u, vatanımızı bölmek isteyen PKK ihanetine ayrılmadı. Bu ihanet sanki sadece güvenlik güçlerine aitmiş gibi, bir siyaset izlendi.
Yıllardır Güneydoğumuz terör eylemlerine terk edilmiş gibi. Bölücü örgütün siyasi temsilcisi TBMM’de meydan okuyor. İktidar, “Kürt açılımı” (içeriğine göre “PKK açılımı”) için yasal ve idari düzenlemelerle meşgul. Başbakan’ın, Anayasa değişikliğinin “Açılım” için yapıldığını, ileride daha zor maddelerin ele alınacağını ve “Süreci 2002’de başlatmıştık” açıklaması çok anlamlıydı. Merak edenler bu dönemde “AB istekleri” adı altında çıkarılan, ama PKK isteklerinden oluşan yasal düzenlemeleri incelemelidir. Özellikle, güvenlik güçlerinin yetkilerini kısan değişikliklere dikkat edilmelidir.
Bütün bunlar terörün önlenmesi ve demokrasi için yapılıyormuş.
İyi de bu işte derin bir çelişki yok mu? 2002’de dibe vurmuş olan bölücü terör, şimdi ülkeyi kuşatmış durumda. Yurdun her tarafına şehit cenazeleri taşınıyor, milletin yüreği yanıyor, vicdanı sızlıyor. Bu gelişmeye “terörün önlenmesi” değil, dense dense “terörün yeninde canlandırılması” demek gerekmez mi?
Devletimizin kuruluş esaslarına karşı olanlar ve bölücüler için sınır tanımayan özgürlük ve demokrasiden bahsedilebilir (!), ama vatandaş ve halk için böyle bir durum var mı? İnsanlar evinde bile rahatça konuşamıyor, korku her tarafı sarmış. Toplumun muhafazakar yapısı çözülürken, bölünmeye ortam hazırlayan ciddi fay hatları oluşuyor.
öyle bir ortamda birlik, huzur, kamu düzeni ve demokrasi olabilir mi?
Bu acı ve katı gerçek görülmez, “PKK açılımı”na inadına devam edilirse, bölücü terör kazanmaya, millet bütünlüğü, kanun hakimiyeti ve demokrasi kaybetmeye devam edecektir.
Çünkü; “Açılım” çerçevesinde PKK’nın istekleri bir bir yapıldıkça;
-Dağdaki terörist “TC saldırılarımıza dayanamıyor. Mevzileri bir bir düşürüyoruz. Hedefe yaklaşıyoruz, terör artırılmalı” demeyecek mi?..
-Vatanını savunan güvenlik güçleri, “Biz yıllardır PKK terörünü yok etmek için yaz-kış demeden dağlarda kutsal bir mücadele veriyoruz. Eğer bölücü istekler, yasalar çıkarılarak, idari uygulamalar yapılarak yerine getirilecekse, bu mücadelenin anlamı kalır mı? Biz niçin can veriyoruz” demeyecek mi?
Emperyalistler ve maşası PKK, bu sarsıcı çelişkinin doğuracağı tahribatı, zihinlere yerleştirmek ister. Meşru savunmanın kırılması için en hassas nokta burasıdır. Hemen kaydedelim, Allah’a şükürler olsun ki, Türk ordusu bu oyunları bilecek nitelikte ve vatan savunmasının yenilmez ruhuna sahiptir. Bu kahramanlık ruhunu tarihinden, Türk Milletinin inançlarından ve yüksek kültüründen almaktadır. Ancak, cenazelerin başında “vatan sağ olsun” diyebilen, en aziz varlığı evladının “şehit” olduğuna inanan ailelerin durumu, böyle olmayabilir.
Ülkemizin bu duruma düşmemesi ve akan kanın durması için iktidarın, millet bütünlüğünü “etnik/ırkçı” parçalara bölecek olan “PKK açılımı”ndan kesinlikle vazgeçmesi şarttır. Bizden uyarması!..
Not: Milli Düşünce Merkezi, Mayıs ayının son haftasında Ata Yurdu Türkmenistan-Özbekistan-Kazakistan’a bir haftalık gezi düzenlemiştir. Arzu edenlerin acilen aşağıdaki telefonla irtibat kurmaları gerekmektedir. Telf. 0312. 284 38 38