AKP’yi kurtarma operasyonu!
Yüksek Seçim Kurulu’nun BDP’nin “bağımsız” adaylarından 12’sini seçim dışı bırakma kararı ile ressam Bedri Baykam ve yardımcısının bıçaklanması olayı, “dehşet” kavramı ile izah edilen olayların kapısını açmaya yaradı! Tayyip Erdoğan’ın şifreli sınavı protesto eden öğrencilerin karşısına başka gençleri çıkarmaktan söz etmesi de aynı çerçevededir.
Peki neden böyle oldu?
Kamuoyu araştırma şirketlerinin masabaşı anketlerine göre oyunu koruyor görünse de herkes biliyor ki AKP her geçen gün baş aşağı gidiyor.
Üniversite sınavlarında şifre çıkması, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Meclis Başkanı, Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nın, “YÖK Başkanı’nın açıklamalarından tatmin olduk” demesi, iktidara olan güvensizliği çığ gibi büyüttü.
Devletin başında bulunanlar, bu tavırlarıyla üniversite adayı gençleri dehşete düşürmüştü zaten!
Bir çetenin sınavlarda şifre hazırlayıp istediği adayı istediği fakülteye yerleştirmesi, KPSS, polis ve hakim adayı sınavlarında soruların çalınmış olması veya yazılıda kazanan adayların mülakatta elenmesi, toplumu derinden sarsmıştır.
***
Bu çete operasyonlarından yararlananlar da geniş bir kitle oluşturuyor.
Bu kitle, şifrelerin veya soruların kimlere dağıtıldığı ortaya çıkarsa, topluca suçlu durumuna düşeceği için can havliyle iktidarı destekliyor!
Skandalın bütün delilleriyle ortaya çıkmaması için de toplumun dehşete düşürülmesi gerekiyor! Kin ve nefret tohumları, zaten bu suçluluk duygusu zemininde yeşeriyor! Artık belediye otobüslerinden adam atmak da yadırganmıyor!
Bu ortamda, YSK’nın BDP’li bağımsızlarla ilgili aldığı karar sonunda sahte bir görüntü ortaya çıktı. AKP ile BDP karşı karşıyaymış gibi sahte bir fotoğraf zihinlere kazınmak isteniyor.
Halbuki dağdan inen teröristlerin ayağına hakim gönderen, aynı kişilerin Habur’dan Diyarbakır’a kadar halkı selamlayarak gitmesini sağlayan bu iktidardı.
Halbuki o bağımsız adayları tespit eden İmralı’daki teröristbaşıdır ve hukukun gereği yapılsa, sadece bu gerekçeyle hiçbirinin seçimlere sokulmaması gerekirdi.
Ama böyle bir karar alamadılar. “Affa uğramış bile olsalar devlete karşı suç işlemiş kişiler milletvekili adayı olamaz” maddesini uygulayarak, 12 kişiyi elediler.
İyi de Tayyip Erdoğan da aynı durumda değil miydi? Aynı YSK, onu nasıl milletvekili yaptı? Anayasa maddeleri, kişiye göre mi uygulanıyor?
Gerçi o dönemde Amerikan Büyükelçisi YSK’yı ziyaret etmişti ve Tayyip Erdoğan’ın bir şekilde ara seçimlere girmesi için ricada bulunduğu iddia edilmişti..
Bir Allah’ın kulu çıkıp da “Bu iddia yalandır” diyemedi..
Siirt’te, seçim sonucunu etkilemeyecek bir olay; bir sandığın kırılmış olması bahane edilerek yeniden seçim yapıldı, bir milletvekili istifa ettirilerek hülle yoluyla Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi sağlandı.
***
AKP, köşeye sıkışmış durumdadır ve Anayasa’yı tek başına değiştirecek güce ulaşmak bir tarafa, dibe oturmak durumu ile karşı karşıyadır.
1 milyon 700 bin üniversite adayı demek, Türkiye demektir! Herkesin, bu sınava giren bir yakını mutlaka vardır. KPSS’de de aynı sahtekârlığın dönmüş olması, zaten mağdur bir kitle meydana getirmişti. Diğer bütün sınavlarda benzer durumların ortaya çıkması, iktidarın sandıkta silinmesi için yeterlidir.
Dehşete düşen toplumun, yeniden AKP’yi desteklemesi için ortalığın karıştırılması gerekiyor!
Ancak Türklüğü bile Anayasa’dan sileceğini açıklayan bu iktidar için halk, üç defa “boş ol” derse, hüllenin de artık bir faydası olmaz!