AKP’ye inanmamamızın bir belgesi!

İlhan Ertürk’ün hatırlatmasını Metin Öztürk paylaşmış:
“Başbakanlık Osmanlı Arşivleri” binası idi. Devlet yetkililerimizin aklına birden bu binanın çok eskidiği restore edilmesi gerektiği fikri geldi. Restorasyona alındı.
“Başbakanlık Osmanlı Arşivi restorasyon çalışması” diye bir koca tabela da asıldı. Gel zaman git zaman bir de bakıldı ki koca Osmanlı Arşiv binası, abrakadabra “Otel” oluvermiş.

Resimdeki otel işte o otel. Sura Hagia Sophia Hotel.
Arşiv bahçesinde bulunan limon, defne ve asma ağaçları da kesilmiş. İnşaat sırasında asırlık çınarlar da zarar görüp kurumaya başlamış...
Arşivler ne mi oldu? 100 milyon belge ve 370 bin defter bulunan, henüz tasnif edilmiş ama okunmamış koca arşiv, Kâğıthane’de dere yatağında bir binaya doldurulmuş. Sonra sel basmış, yarısı mahvolmuş kalanı da nemden küflenmeye ve silinmeye yüz tutmuş.
Atalarının mezar taşını okuyamamaktan yakınan, Osmanlıca zorunlu olsun diye yaygara koparan zevat’ın yediği halta bakılırsa, dertlerinin ne olduğu çok açık. Cumhuriyetle hesaplaşmak..
’Hüvelbaki Osmanlı’
Mezar taşında bu yazıyor. Okuyabildin mi şimdi?
Para için 400 yıllık Osmanlı mirası, içindeki paha biçilmez 100 milyon belge ve 370 bin defterle birlikte sıfırlanıvermiş...
AKP işte böyle yüzlerce sicile sahip olduğu için inandırıcı gelmiyor. Yeni Başbakan, “Yolsuzluk yapan yakınım da olsa kolunu keserim” dedi, “Bırak kolunu, sözünü bile kesemezsin” diyenleri haklı çıkardı. Tarsus’ta hunharca katledilen ve canlı iken bilekleri kesilen Özgecan cinayetinin ardından da. “Kadına uzanan elleri kıracağız” dedi; biz “İnşallah” diyoruz amma, bu sözün de, “Hırsızlık yapanın bileğini keseriz” gibi havada kalacağı endişesini derinden yaşıyoruz...
En kritik meselelerde bu çizgideler. Yaptıkları ile söyledikleri arasında uçurum birkaç ülkeyi yutabilecek derinlikte maalesef... Dinlediniz, Sayın Cumhurbaşkanı Küba’da, “Devrim silahla olmaz” nutukları attı, biz de kendilerini dinlerken orada olup “İyi de Libya’da, Suriye’de siz niye silaha sarıldınız” demek istedik. “Donat, eğit, Suriye’ye git” fiilleri ve Irak’ın parçalanmasından Afganistan’ın işgaline kadar daha niceleri AKP’nin parmak izlerini taşımıyor mu? BOP, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu en az 22 ülkenin silahla rejim ve sınır değiştirmeye zorlanması değil mi ve Sayın Erdoğan bu projenin Eş Başkanlığını yürütmüyor mu?
PKK ile sürdürülen “Barış süreci” ni “Bütünleşme” süreci olarak pazarlıyorlar ya, yahu ben Diyarbakır’da, Şırnak’ta gözümün gördüklerine mi inanayım, size mi diye insanın sokağa çıkıp bas bas bağırası geliyor...
Bize inanmıyorsunuz, bari neye inanacağınızı 400 yıllık ’Osmanlı Arşivleri’binası ve içindeki arşivlere sorun, doğru cevabı onlar size verecektir...

Yazarın Diğer Yazıları