AKP'nin sonu gelir mi?..

O klasik tepkiyi yıllardır her toplumda, her an ve herkesten duyarız neredeyse... Kahredici bir teslimiyet yorumudur aslında söylenen o gaflet özdeyişi;

"Gelen gideni aratır" derler...

Ne yazık ki yaşamın her alanında ısrarla dayatılan olumsuz deneyimler yukarıdaki özdeyişi de adeta milletin kafasına çaktığı için, yurttaşlar da gaflet güzergahında yıllar boyu hep yanlış yollara sevk edilip durdular...

Oysa Türkiye'nin özellikle 16 yıldır çektiği "iktidar" eziyetinin tam da yurttaşın gırtlağına dayandığı şu dönemde, siyasal "seçenek"ler ve stratejilerle umutlanan kitleler işte o gaflet özdeyişini de değiştirmeye azmetmiş gibi bekliyorlar...

Evet; O, "gelen-giden-aratan" üçlemesinin bıktırıcılığı da "bu düzen değişmeli" diyor artık!..

Sıkıldı, bıktı millet bu çarpık, ezen, baskı kuran, nefes aldırmayan karanlık düzenden... Ve nihayet geç kalmış ayak sesleri de duyuluyor yurdun her köşesinden...

Muhalefet partileri belki de son 40 yılda görülmemiş sandık stratejileriyle halkın karşısına çıkmaya çalışırken, en önemli görev ise "doğru zamanda-doğru yerde" olması gereken yurttaşlarda bitiyor yine...

Düzeni sandıkta halk değiştirecek çünkü... Peki, "bu düzen aslında niçin değişmeli" biliyor musunuz?.. Konu, sağlıklı, huzurlu, mutlu ve sömürülmeden- ezilmeden yaşamaksa, bu sorunun yanıtları bellidir;

Yoksulluk-yolsuzluk bitmeli, açlık-işsizlik ortadan kalkmalı, rüşvet ahlaksızlığının rantiye kuleleri yıkılmalı, ülkenin yıllardır "özelleştirme" talanıyla yağmalanan kaynakları artık hakça bölüşülmeli...

Toplumu ezen, milletin ekmeğine göz koyan, halktan çaldıklarıyla ulusu sömürenlerin kirli çarkı bir an önce dağılmalı vesselam...

Hele de çalışana-emekliye yüzde 5, gıdaya ve yaşamın tüm teknolojik kaynaklarına ısrarla yüzde 25 "ZAM" yapan insafsızlık da artık bir kenara atılmalı...

Velhasıl; 24 Haziran yalnızca bir siyasal iktidar değişiminin yaşanacağı dönemeç olmamalı, aynı zamanda, "gelen gideni aratır" deyiminin de bir kenara atıldığı müthiş bir fırsat olmalı ki, 16 yıldır eziyet çeken millet de artık rahat bir nefes alabilmeli...

Bilmem ki, "Ey yurttaş, söz sizdeeeeeeeeee" demeye gerek var mı?..

***

Devletin denetim orucu!..

Enflasyon, işsizlik, yoksulluk ve kronikleşmiş ZAM'ın ne yazık ki bir "kader"mişçesine sindirildiği bir düzenin değişim gerekçeleri o kadar çok ki;

İşte "Ramazan bereket ayı" diyorlar ya, bunu duyunca ne yazık ki memleketi soyan yüzsüz-fırsatçı takımı da geliyor akıllara!..

Çünkü çocukluğumdan bu yana, her Ramazan ayında sergilenen utanç verici "zam" tiyatrosunun sahte senaryosu hiç ama hiç değişmedi!..

Aylar öncesinden stokçuluğa başlayan halk düşmanları devletin de adeta denetim orucu tutmasını fırsat biliyormuşçasına, insafsızca zam yağmuru başlatıyor ki, insanlık bundan adeta utanç duyuyor...

İşte yine Ramazan ve yine aynı utanç verici zam tiyatrosu gündeme geliverdi!.. İnancını yerine getirmek için oruç tutan yoksulların burnundan getiriyorlar ama ne yazık ki denetleyen de müdahale eden de yok...

Baksanıza; Daha üç gün öne kilosu bir liradan satılan patates 5 TL'ye, soğan ise 3 TL'ye kadar yükselmiş ve herkes başını nedense kuma gömmüş!..

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı (TZOB) Şemsi Bayraktar da, Ramazan zammının utanç verici boyutlarını anlatmış; 21 temel gıda maddesi, tam yüzde 25 oranında zam görmüş!..

Milletin ağzının tadını kaçırmak için gıdaya insanlık dışı zamlar yapan spekülatörlerin, kilosu 70 TL'den satılan baklavalık fıstığın fiyatını Ramazan nedeniyle tam 210 TL'ye yükselttiğini de yazalım ki, bu da oruç zammının katmeri olsun!..

***

Sofradan çalan vurguncular!..

Yarın sahur, Çarşamba Ramazan başlayacak ve belli ki domatesten peynire, meyveden sebzeye kadar her tür besin daha da ateş pahasına dönüşecek ve oruç bir kez daha milletin burnundan gelecek...

Hep söyleriz; Bir yerde kanunsuzluk, stokçuluk, rüşvet ve fahiş mal satma furyası varsa, orada kesinlikle devlet de yok demektir...

Çünkü ne ilginçtir ki, her Ramazan ayında milletin sofrasını zam kazığıyla zehir eden kan emiciler harekete geçince devlet tuhaf biçimde ortadan kayboluyor!!!

Hadi kan emici tüccarlar milleti bu kutsal ayda bile soymayı gelenek haline getirmiş de, devletin adeta "denetim" orucuna girmesine ne demeli acaba?..

Nerede Tarım Bakanı, Sanayi Bakanı ve diğerleri?.. Nerede adları nedense hep rüşvetle, imar rezaletleriyle anılan belediye başkanları?..

Kim denetleyecek tarladan tüccara, pazardan sofraya kadar milleti yaka yaka gelen zam kazığının hesabını?..

Söyler misiniz; Bırakın, zamcı-soyguncu tüccar takımını da, milleti zam kazığıyla yüz yüze bırakan gafillerin orucu kabul olur mu acaba?..

İyisi mi birileri devletin tepesinden bir Ramazan topu patlatsa da, yalnızca zamcı-soyguncu spekülatörler dağılıp kaçmakla kalmazsa, sorumsuz sorumlular da o derin gaflet uykusundan uyanıverse!..

***

Otoyoldaki soygun!..

Konu madem utanç verici "zam" yağmuruna geldi, o halde devam edelim ki, birilerinin üzerindeki ölü toprağı da dağılır belki!..

Şu, "otoyollarda soygun var" çığlığının yükselmesine bir kez daha dikkat çekelim de, milyonlarca araç sürücüsü nasıl sinsice soyulduğunu öğreniversin... Vatandaş Semih Kalkanoğlu mail göndermiş ve diyor ki:

"Ülkenin tamamen bittiğinin bir göstergesi daha... Bu olay 9 Mayıs günü yaşandı. Eşim Sarıyer'den dönerken, Maslak'tan TEM'e girdi, Mahmutbey'de geçen yıl faaliyete alınan otomatik geçiş sisteminden geçerken (saat 15.55) TIK mesajı gelmedi diye bana telefon etti.

Avcılar'dan da çıkış yaparken 12.25 TL ödeme yazmış tabela. Oysa ödemesi gereken para 3.50 TL. Bir kaç saat öncesinde ise, yine aynı yoldan, ama bu kez tersten gidiş yaptı ve aynı güzergahta 3,5 TL ödedi!..

Sistemle oynuyorlar ve binlerce motorlu araç oradan aynı şekilde geçiyor!.. Hadi Ulaştırma Bakanı yanıt versin bakalım, ispatlamamız kolay, çünkü kredi kartı ile otomatik ödüyoruz yıllardır ve her ay sonu bankamızdan döküm geliyor elimize... Binlerce sürücünün bu rezaletten haberi yok..."

Yurttaşları, paralı güzergahlardan geçerken ödemelerine dikkat etmeleri konusunda uyaralım ama asıl önemlisi Ulaştırma Bakanı ve İçişleri Bakanı, vatandaşın bu çığlığına nasıl yanıt verecek acaba?..

Söyler misiniz, Karayolları'nda aslında neler oluyor?.. Birileri, hep şikayet edildiği üzere "sistem"le sinsice oynuyor mu gerçekten?..

Muhalefet milletvekillerinden biri, yurttaşın sözünü ettiği bu "soygun" güzergahından geçerek tarife rezaletini bir kez daha tespit etse, şu seçim ortamında ne kadar iyi olur değil mi?..

Yazarın Diğer Yazıları