AKP’nin büyük yalanı patladı!

Büyük yalan patladı ama kimsenin umurunda değil! Büyük yalan, açılım sürecinin sonuna doğru PKK’nın silah bırakacağı iddiası idi. Şimdi silah bırakmak şöyle dursun, PKK, IŞİD’e karşı AB’den, yani Almanya’dan destek sağladığı gibi ordulaşmak istiyor. Bu talebi dile getiren de Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı adayı olabilmiş Selahattin Demirtaş...

Frankfurter Allgemeine Zeitung’a konuşan Cemil Bayık da IŞİD’e karşı mücadelelerinde Avrupa ve Amerika’dan silah istedi.
Bu talepler dile getirilirken Genelkurmay Başkanlığı, 1 Eylül 2014 günü, kimliği meçhul kişi veya kişiler tarafından Batman merkez Bağlar İlköğretim Okulu bayrak direğinde bulunan Türk bayrağının yerinden alınarak yakıldığını bildirdi.

***

“Büyük yalan” dedik. Peki kitleler büyük yalana nasıl inandırıldı?
Bakınız hangi kabullerden yola çıktılar:
“Büyük halk kitlelerinin anlayışı gayet sınırlıdır, zekaları azdır ama unutma güçleri muazzamdır. Bu gerçeklerin sonucu olarak her türlü etkili propaganda sadece birkaç noktanın belirtilmesi şeklinde sınırlandırılmalı, bu noktaları sloganlar halinde vermeli; ta ki kitlenin en son üyesi bile sizin sloganınız sayesinde kendisinden ne istediğini anlasın. Bu sloganı feda ettiğiniz ve meseleyi çok taraflı olarak anlatmaya kalktığınız anda etkiniz silinecektir, çünkü kitleler verdiğiniz bilgileri ne hazmedebilir ne de hatırda tutabilir. Bu şekilde sonuç zayıflar ve nihayet tamamıyla ortadan kalkar. Kurnazca ve devamlı propaganda ile insanları cennetin cehennem, cehennemin cennet olduğuna inandırmak mümkündür. Propagandanın etkili olabilmesi için en dar zekaya göre ayarlanmış olması, heyecanlara hitap etmesi düşünce ile hiçbir ilgisinin bulunmaması gerekir. Erişilmek istenen insan kitlesi ne kadar büyükse, bu kitlenin anlayış seviyesi o kadar düşük olur. Yalanın büyüklüğü ona inanılmasını sağlayan başlıca faktördür. Kitlelerin ilkel basitliği içinde büyük bir yalan, ufak bir yalandan daha etkili olur, çünkü kitleler küçük işlerde daima yalan söylerler ama büyük bir yalan atmaktan çok utanırlar. Bu yüzden büyük kalabalıklar bu kadar büyük bir yalandan hiç şüpheye düşmezler, bir insanın gerçeği bu kadar saptıracak kadar ileri gideceğine inanmazlar. Kısacası yalan ne kadar büyük olursa, kitlelerin ona inanması ihtimali o kadar artar.
Bir başka temel propaganda ilkesi de tek düşman ilkesidir. Halka aynı zamanda birden çok düşman göstererek onun kafasını karıştırmamak gerekir. Tek bir düşman üzerinde durun ve halkın nefretini o düşman üzerinde yoğunlaştırın.”
Bu propaganda yöntemleri kime aittir biliyor musunuz? Hitler’e...
Hitler, Yahudileri tek düşman gösteriyordu... Ya Türkiye’de özellikle 17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra tek düşman olarak kim gösteriliyor?
Halk, “Anneler ağlamasın” diye çözüm sürecine inandırıldı, şimdi PKK’nın kurulacak Kürt devletinin ordusu olması gündemde!

***

Peki AKP’nin gerçek hedefi nedir? Onu, eski Başbakanlık Müsteşarı ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer açıklamıştı.
Dinçer şöyle yazmıştı:
“Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür.
-Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin öngördüğü ulusal devlet yahut milliyetçilik esaslarına dayalı devlet fikri yerine uluslararası iş birliği yapan ve belki de siyasi olarak bütünleşen ülkeler söz konusu olmaya başlamıştır.
-Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu bulunduğunu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.”

Yazarın Diğer Yazıları