AKP’nin burnunu kim sürttü?
Seçim sonuçlarına geçmeden önce, neredeyse sandıklar kapanana kadar iktidar yandaşı televizyon kanallarında, “Neden başkanlık sistemi?” konulu yayınlar sürüyordu.
Zaten Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını bir kenara atarak, Anayasa’yı değiştirip başkanlık sistemine geçmek ve Anayasa’dan “Türk Milleti” ifadesini çıkarmak için AKP adına seçmenden başlangıçta 400 sonrasında 367, hatta 330 milletvekili istemesi, sonraları koalisyonu telaffuz etmekle birlikte muhalefet partilerine kendisi parti başkanıyken yapmadığı ölçüde ağır saldırılarda bulunması, seçime yeteri kadar gölge düşürmüştü...
* * *
Takke düştü, kel göründü. AKP bütün yurtta 2011 seçimlerine göre yüksek oranda oy kaybetti. CHP ise bütün ekonomik vaatlere ve hatta ciddi projelere rağmen yerinde saydı. MHP, 4 puan; HDP 5 puan kazandı. İl sonuçlarına bakıldığında, AKP’nin Güneydoğu Anadolu ve büyük şehirlerde HDP’ye, Akdeniz, İç Anadolu ve Karadeniz’de MHP’ye oy kaptırdığı anlaşılıyor.
Yani AKP’nin burnu HDP ve MHP’ye giden oylar sayesinde biraz sürtünmüş oldu.
CHP, tam bir hayal kırıklığı yaşadı. CHP’nin bir taraftan yeni oylar kazanırken diğer taraftan kaybettiği, dolayısıyla oy oranını pek değiştiremediği görüldü. Şayet parti içinde bütünlük sağlanabilse ve kendi kuruluş felsefesine uygun davranabilse idi CHP, mevcut projelerle yüzde 30’ları zorlayabilirdi. Bunun yerine parti içi bir tasfiye yapıldı. Doğan boşluklar, daha çok güven vermeyen isimlerle dolduruldu. Partinin asli ideolojisi ile kadrosu birbirine uyumsuzdu. CHP, kendi yönetimi tarafından dönüştürülmek isteniyordu ama halk bu değişimi olumlu görmedi.
MHP, çok özel bir çaba sarf etmemekle birlikte, bütün yurtta oylarını dört puan kadar artırdı. Bunda, önceki seçimlerde AKP’ye oy veren ancak millî bilince sahip seçmenin, milletin birliğinin, hatta egemenliğinin tehlikede olduğunu hissederek MHP’ye destek vermesi rol oynadı.
HDP ise büyük bir cesaretle seçime parti olarak girdi ve yüzde 10 barajını yüzde 100’e yakın oy artışı ile aşarak iki katı sayıda milletvekili ile temsil hakkını elde etti. Bunu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da AKP’den, büyük şehirlerde ve yurt genelinde CHP’den oy alarak yaptı. Aslında HDP, zaten Meclis’te idi. Şimdi parti olarak etkinliğini PKK’nın hedefleri doğrultusunda artıracaktır.
* * *
AKP kadroları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP’ye büyük oranlarda oy kayması olacağını görüyordu. Öyle ki, seçmenin daha oy verdiği saatlerde Anadolu Ajansı, “Van’da AK Partili müşahitlere tehdit” başlığı ile geçtiği haberde “AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda, ’Dün 400’ün üzerinde müşahidimiz ve sandık görevlimiz görev almayacakları beyanında bulunurken, bu rakam bugün itibarıyla 600’ü buldu’ dedi. AK Parti Van milletvekili adayı Ömer Çaha ’Müşahitlerimizin tehditler nedeniyle görev alamadığı kırsal mahallelerde de açık oy kullanıldığı yönünde bilgiler geliyor. Maalesef bölgemizde demokratik bir seçim süreci yaşanmıyor’ diye konuştu” anonslarıyla özetlenebilecek bir haber geçti.
Tabii bu iddialarda gerçek payı yüksektir ama AKP kadroları, bütün bunları, Güneydoğu’da alan hâkimiyetini, yani egemenliği PKK’ya devrederken düşünecekti.
* * *
Bu seçimlerden sonra “üst akıl” denilen ABD-İngiltere-İsrail koalisyonunun düşünen adamları, çözüm sürecini en azından CHP veya MHP’den birine kabul ettirmek isteyecektir. Dolayısıyla koalisyon buna göre isimlendirilecektir. Tabii AKP, milletvekili de transfer edebilir. Bu, Tayyip Erdoğan ve çevresi için artık bir hayat-memat meselesidir. Çünkü bu işin sonunda mutlaka Yüce Divan kurulacak! AKP’nin “erken seçim” düşünebilmesi için ekonomiyi düzene sokarak, kaptırdığı oyları yeniden kazandığını görebilmesi gerekir. Bu da şimdilik çok uzak bir ihtimal...