AKP'de iç isyanın belgesi...
"Hayırsever iş adamı" (!) Reza Zerrab'ın tutuklanmasının ardından gözler R. Erdoğan'ın ABD ziyaretinin sonuçlarına çevrildi. Farklı bir açıdan baktığınızda bu ziyaret AKP içinde "reis", "Ahmet Hoca" kapışmasını da muhtemelen etkileyecek. Ahmet Davutoğlu ile saray arasındaki çatışma Manisa programıyla doruğa çıktı. Bülent Arınç'ın programa çağrılması saray içinde "reise karşı büyük bir hamle" olarak yorumlandı.
Erdoğan, "sabaha kadar anayasa çalıştık" diyerek Davutoğlu'na mesaj gönderdi. Ahmet Hoca, Ürdün'e giderken Nisan sonuna tarih verdi. Aslında içinde başkanlık olan AKP anayasa teklifi sarayda hazır. R.Erdoğan işin angarya kısmını Davutoğlu'na yıktıktan sonra kendisi de "anayasa olgunlaşmalı, acele edilmemeli" güzellemesi yaptı. Olgunlaşmadan kastı; ülkeyi bu vesileyle başkanlık referandumu havasına sokacak çalışmanın STK'lar eliyle yapılması. Erdoğan, iki yönlü bir çalışma yapıyor. Meclis/işin teknik kısmını Davutoğlu ve AKP grubu yapacak. Halk kısmını ise STK'lar halledecek.
R.Erdoğan'ın en büyük korkusu ise AKP'deki olası fireler. AKP içindeki huzursuzlukların çoklu boyutları var. İç isyanın bastırılması için her türlü imkân seferber edildi!.. Bunların yanı sıra sık sık Milletvekilleri ile gerek parti genel merkezinde gerekse Meclis grubunda toplantılar yapılarak tedavi (!) seansları düzenleniyor. Gaz alınmaya çalışılıyor. Görüşmeler tutanak altına alınıyor saraya gönderiliyor. Fakat bu tutanaklar basına sızdığı için hap haline getiriliyor. Detaylar şifahi olarak iletiliyor. Bu gaz alma toplantılarının tutanaklarından birine (Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile Genel Sekreter Abdulhamit Gül'ün bulunduğu) YENİÇAĞ ulaştı. Şimdi biz duralım tutanak belgesi konuşsun;
"Ahmet Eşref Fakıbaba: Gençlere, alt gelir gruplara özel ilgi gösterilmeli. Nöbetçi Milletvekili
Erol Kaya: Yönetmelik gibi kanun çıkarıyoruz.
Reşit Polat: Taşeron işçilerin kadroya alınacağına söz verdik. Kadroya almadıklarımızın tepkisini çekeriz. Herkesi memnun edecek genel düzenleme yapılsın. Mecliste aidiyet duygusu yükseltilmesi. Grup Yönetimi bizimle iyi ilgilensin.
Beşir Atalay: Toplantılar formaliteye dönüşmesin. Meclis TV izlenmiyor. 19'a kadar kürsüyü aktif kullanalım. Meclis kürsüsünü aktif kullanalım. Bu toplantıların sayısı artsın. (BB. Bölgesel yapacağız.)
Hacı Ahmet Özdemir: HDP dini argümanları çok kullanıyor. Buna karşı söylemler geliştirmeliyiz.
Ekrem Erdem: Kapalı Grup toplantılarında bilgilendirmeler önemli.
Cemevlerine statü konusu: Önemli - Tehlikeli
Aleviliği uygun bir din olarak göstermeye çalışıyorlar.
Cemevlerini yeni bir dinin ibadetleri gibi anlaşılacak düzenleme yapmayalım.
Grup Yönetimi ilgili arkadaşlarla alakayı kurmalı.
Sarıyer gibi yerler çözülmeli.
Genel Merkez: Milletvekili çalışabileceği, randevu verebileceği bir ortam oluşturalım. Hatta nöbetçi Milletvekili olabilir.
Yılmaz Tezcan: 28 Şubat'ın keyfi uygulamaları YÖK'te devam ediyor.
Hasan Özyer: Personel rejimi yapılsın.
Harun Karacan: Bürokratik oligarşi devam ediyor. 1 Kasım'da koalisyon olur diye bürokrasi uzak durdu. Yurt dışı temsilciliklerde partimiz çalışma yapsın. Ben de görev alabilirim.
İsmail Bilen: İçtüzük ivedilikle değiştirilmeli. Genel Başkan arada gelmesi. Nöbetçi Bakanlar. Genel Kurula gelirse iyi olur.
Ziyaretçiler çalışmamızı, Genel Kurul faaliyetini engelliyor. Bakanlar yasama çalışmaları esnasında randevu veriyor. Bu da katılım azaltıyor.
Esnaf bağkurluların mağduriyeti söz konusu oldu.
Genel Başkan Yardımcıları - Bakanlar nöbete ihtimam göstersinler.
Ziya Altunyaldız: Parti faaliyetlerini milletvekillerine bilgilendirilmesi iyi oluyor. Komisyondan hızlı geçmesi istendiği için hazırlık yapılamıyor."
Dediğimiz gibi; bunlar o toplantıda konuşulanların çok çok özeti. Peki, o toplantıyla ilgili saraya nasıl bir bilgilendirme gitti?
Toplantıda sarayın baskısından dolayı şikayetler dile getiriliyordu. Davutoğlu'nun Meclis'te daha fazla görünmesi isteniyordu. Beştepe'nin jet hızıyla geçirilmesini istediği kanun tekliflerine yetişmekte zorlanıldığı dile getiriliyordu. "Beştepe'nin taleplerine yetişmekte zorlanıyoruz" deniyordu. Şöyle;
"Beşir Atalay: Her tarafı çömezlerle doldurdunuz. Hakkıyla kürsüleri kullanabilen yok. Partinin önde gelen isimlerini bir kenara iterseniz olacağı buydu.
Hacı Ahmet Özdemir: Dinden uzaklaşan bir nesil yetiştiriyoruz. HDP kadar olamadık.
Ekrem Erdem: Cem Vakfı ve Alevi derneklerine söz verdik. Cemevine statü vermemiz bizi sıkıntıya sokar.
Yılmaz Tezcan: 28 Şubat'la ittifak görüntüsü bizi seçmen nezdinde sıkıntıya sokuyor.
Hasan Özyer: İstisnai kadrodan ve vesaire şekilde dünya kadar kişiyi memur yaptık. Bu açıklanamaz. Personel kanununu ona göre düzenlememiz gerekir.
Harun Karaca: Yurt dışı tecrübesi artan ve bize yakın unsurları yurt dışı temsilciliklere yerleştirmeliyiz.
İsmail Bilen: Meclis içtüzüğünü değiştirmeliyiz. Ak Parti grubunu Gazi ve İstanbullu profesörlerle yönlendirmek ve çalıştırmakta zorlanıyoruz. Hocalar siyasetçi değil, ama biz Meclis yönetimini bunlara vermişiz.
Ziya Altunyaldız: Çıkacak kanun hakkında bilgimiz bile olmadan çıkarmamız isteniyor. Jet tasarılara yetişemiyoruz."
"Yeni Anayasa" falan filan... Erdoğan'ın ABD gezisi sonrasında AKP'de yeni fırtınalar kopacak. Saray'ın danışmanları her Davutoğlu-Erdoğan görüşmesinin ardından "Reis yine Ahmet Hoca'yı tek ayak üstünde bekletip fırçaladı" diye kendi aralarında şakalaşıyor!.. AKP'nin içi pimi çekilmiş bombayı andırıyor. Davutoğlu'nun Bülent Arınç'ı Manisa'ya davet etmesi çok manidardı... Bakalım Obama, Erdoğan ile fotoğraf verecek mi?!..