AKP, TGB’den neden korkuyor?
Ankara Valiliği, kentte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda organize edileceği duyurulan “29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü” ve “Vatan ve Cumhuriyet İçin Halk Buluşması” nın kanuna açıkça aykırı olduğunu iddia etti. Valilik, eylemin güvenlik güçlerince engelleneceğini bildirdi.
Valilik, gerekçe olarak, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yerlerin önceden belirlenerek ilan edildiğini, Ulus’taki 1. Meclis önü ile ana cadde ve meydanlarda gerekçesi ne olursa olsun hiçbir eylem yapılamayacağını belirtti.
***
Tayyip Erdoğan ise bayram namazından sonra bir gazetecinin “Muhalefetle Ankara Valiliği arasında 29 Ekim kutlamalarına ilişkin tartışma yaşanıyor. Bu tartışmayı nasıl yorumluyorsunuz?” sorusunu, şöyle cevapladı:
“Valilik şu anda kendi aldığı istihbaratlarla üzerine düşen görevi yapmıştır. Çünkü bu tür bayramlarımızı, milli duygular içerisinde birlikte yaşamamız lazım. Bunu farklı saplantılar içerisine sokar da farklı gelen istihbaratlarla bu olay çok daha çirkin istikametlere taşınırsa, buna da valiliğin müsaade etmemesi en doğal, tabii hakkıdır. O gün hep birlikte gideceğiz Anıtkabir’de görevimizi yapacağız, buyursunlar hep birlikte Hipodrom’da görev yapılacak. Oralarda da bunu yapma şansları var. Bunu muhalefet partileri kendilerince yapıyorlarsa, buyursunlar belediyelerinde de aynı şeyleri yapabilirler. Ama şimdi özellikle Ankara’da, Hipodrom’da zaten devlet-milletiyle kaynaşıyor. Buyursunlar orada hep birlikte kaynaşarak bunu yapalım. Ayrıca bir programlama yapmak suretiyle, orada valiliğin de aldığı istihbaratı doğrulayacak adımların atılması herhalde yanlıştır.”
***
Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği farklı istihbaratlarla olayın daha çirkin istikametlere taşınması ne olabilir? Yürüyüşü yasal kuruluşlar düzenliyor. Şayet yürüyüşçülerin güvenliğine yönelik bir saldırı istihbaratı varsa, bu tehdit, Hipodrom’daki törenlere katılanlar için de geçerlidir. Kaldı ki devlet, korkuların değil, gerçek istihbaratın gereğini yapmak zorundadır. Erdoğan’a suikast ihbarları da zaman zaman gazetelerde çıkıyor. İhbar var diye Tayyip Bey, faaliyetlerini iptal ederek evde mi oturuyor?
Hani Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ceberrut devlet anlayışından vazgeçildiğini söylüyordu. Şimdi, “Resmi bayram töreni Hipodrom’da. Başka bir yerde bayram kutlaması yapamazsın” demek ceberrutluk değil mi? Hatta yeni jakobenizm değil mi? AKP iktidarı, dayatmacı, tepeden inmeci bir politika uygulamış olmuyor mu?
***
Gerçi, yasağı kimsenin dinlemeyeceği anlaşıldı. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun programını değiştirerek İstanbul yerine Ankara’daki yürüyüşe katılma kararı aldığı söyleniyor. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Uyarıyorum. İçişleri Bakanı artık haddini bilmeli. O gün, bir tek vekilimizin gözüne gaz gelirse, Meclis’te bakana o gazı tattıracağız” dedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “Kimse haddini aşmasın, kimse unutmasın bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, biz de bu Cumhuriyet’i kutlayacağız, yaşatacağız” açıklamasında bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de “Tarihe saygı, dine, inanca saygı bir yana, aklı, fikri, izanı olan herkes bilir ki iki şey yasaklanamaz. Bunlardan biri dini bayramlardır biri de milli bayramlardır. Bu bayramları yasaklamak insanlık ayıbıdır. İnsanın yüzüne kara bir leke olarak yapışır kalır” dedi.
***
Aslında AKP gençlikten korkmaktadır. Özellikle, “Tam bağımsız Türkiye” sloganıyla kitlelere hitap eden Türkiye Gençlik Birliği’nin başlattığı hareketin, bütün yurdu ayağa kaldırmasından endişe ediyorlar. Çünkü AKP’nin uyguladığı dış politika, ABD’ye tam bağımlıdır.
İşte Avrupa’daki ABD güçlerinin komutanı Mark Hertling, Suriye’deki olayların ardından Türkiye’ye son dönemde “az sayıda” asker gönderdiklerini açıkladı.
Şimdi bu olay Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı değil midir? Türkiye’ye Amerikan askeri kabul etmek için tezkere çıkmış mıdır? Hayır..Peki, Amerikan askerlerini Suriye sınırına yerleştiren AKP iktidarı, Anayasa suçu işlemiş olmuyor mu?
Gençlik işte bu olaylara karşı Cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkıyor. AKP ise suçunun kitlelere duyurulmasından, bunun sonucunda halk nezdinde itibarını kaybederek baş aşağı gitmekten korkuyor..
Korku, insanı yanlışa sürükler ama korkunun ecele bir faydası yoktur.