AKP, parti değil yeni bir din midir?
Tayyip Erdoğan’ın, Belediye Başkanlığı döneminde, iktidar olmayı planladığını herkes biliyor. Hatta, Birinci Ergenekon iddianamesinde, Erdoğan hakkında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Başbakan Bülent Ecevit’in izni ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın emri ile mülkiye başmüfettişi Candan Eren tarafından hazırlanan “çok gizli” ibareli bir rapor var.. 31 numaralı dosyada bulunan çok gizli raporun sanıklardan İsmail Yıldız’dan ele geçirildiği kaydı da düşülmüş.
Raporun sonuç bölümünde “Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi ve sosyal bir görüşten kaynaklanan bir amaçla cürüm işlemek için devâsâ bir teşekkül oluşturduğu ve bu teşekkülün liderliğini sürdürdüğü” diye bir ifade var!
***
Raporda bilgisine başvurulan İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Park ve Bahçeler Müdürü ve aynı zamanda Refah Partisi Antalya milletvekili adayı Ali Karakoç’un bir ifadesi var ki, bugünleri anlatıyor:
“İtalya’dan alınan ağaçlara itiraz ettim. Diğer yetkililer Adem Baştürk ve Necmi Kadıoğlu beni ikna etmeye çalıştı. Hatta Necmi Kadıoğlu bana, ’Bu ağaçların alımına itiraz etme, bunlar çok küçük hadiseler, biz geleceğin başbakanı için çaba sarf ediyoruz, ben geleceğin maliye bakanıyım, sen de bizimle ters düşmezsen geleceğin tarım bakanı olursun’ dedi.”
Karakoç, daha sonra konu ile ilgili belgeleri imzalamadığı ve Başkan Erdoğan’ın kendisine “imzalayan bulunur” dediği için istifa ettiğini belirtiyor.
Bu bilgileri niçin hatırlattım?
Bugün İçişleri Bakanı olan İdris Naim Şahin, Tayyip Erdoğan’ın kurmaylarındandır. Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı, Başkan Danışmanlığı ve Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerini de yürüttü.
İdris Naim Şahin, Ordu’da bir yerel televizyon kanalında konuşuyordu.. Tesadüfen dinledim. Şahin, “AK Parti bir siyasi parti olmanın ötesindedir. Ve daha da büyüyecektir” diyordu.
Şahin’i dinlerken ister istemez Candan Eren’in raporunu hatırladım..
***
Peki AKP bir siyasi parti değilse nedir?
Aslında bu sorunun cevabını, Şahin’in konuşmasından önce, bir dostum, bayram ziyareti sırasında vermişti..
Dostum söze, “AKP bir siyasi parti değildir, AKP yeni bir dindir” diye başladı..
AKP hareketini İslam tarihindeki Muaviye hareketine benzettiğimi hatırlatınca dostum, “Evet ama, şimdiki hareket ondan da öteye, yeni bir din niteliği taşıyor. Öyle ki, taraftarları, Tayyip Erdoğan ne derse desin, ne yaparsa yapsın ona inanıyor. Böyle bir hareketle siyasi parti kuralları çerçevesinde yarışmak mümkün değildir. Yeni bir din ile nasıl mücadele edilebilirse, AKP’nin karşısında ancak o yöntemlerle bir alternatif oluşturulabilir. Bakın, hiçbir iktidar, bu kadar yıpranmışlık karşısında üç dönem dayanamazdı. Oysa AKP, her dönem oylarını artırıyor. Böyle giderse daha da artıracaktır” dedi.
***
Atatürk “Vaktaki Muaviye ile Hz. Ali karşı karşıya geldiler. Sıffin vakasında Muaviye’nin askerleri, Kur’ân-ı Kerim’i mızraklarına diktiler ve Hz. Ali’nin ordusunda, bu suretle tereddüt ve zaaf husule getirdiler; işte o zaman hak olan Kur’ân, haksızlığı kabule vasıta kılındı. Ondan sonra bütün müstebit hükümdarlar hep dini alet edindiler. (...) Böyle şerre alet olan insanların yüzündendir ki, dört halifeden sonra din, daima siyaset vasıtası, menfaat vasıtası, istibdat vasıtası yapıldı. Bu hal Osmanlı tarihinde böyleydi, Emeviler, Abbasiler zamanında da böyle oldu” demişti..
Ya Türkiye Cumhuriyeti’nde bu hal nasıldır?
Hurafeleri dinin kendisi zanneden milyonlarca insanın beynindeki “çit” leri kırmadan, din istismarcıların yükselişini durdurmak mümkün değildir.