AKP iktidarının yüz karası

Gazeteciliğe Günaydın Gazetesi'nde başlayan ve birlikte çalışmaktan gurur duyduğum Tolga Şardan 1989'da Milliyet Gazetesi Ankara bürosunda 'gece sorumlusu' olarak görev aldı.

Milliyet'te uzman güvenlik muhabirliği yaptıktan sonra 2013'te Ankara temsilciliğine atandı. Milliyet'te 29 yıl gazetecilik yaptı ve halen T24’te köşe yazarlığı yapıyor.

Şardan, “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu yargı raporunda neler var?” yazısı nedeniyle tutuklandı.

Ayrıca;

Halk TV Sorumlu Yazı İşleri Müdür Dinçer Gökçe ile gazeteci-yazar Cengiz Erdinç gözaltına alındı.

BirGün Gazetesi'nin Yayın Koordinatörü Uğur Koç, Haber Müdürü Uğur Şahin ve Muhabir İsmail Arı hakkında, AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi ve Pasifik İnşaat’ın sahibi olan Fatih Erdoğan'ın şikâyeti üzerine soruşturma başlatıldığı aktarıldı.

Tolga kardeşim cezaevine gönderilirken, “Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz” derken hepimizin duygularını seslendirdi.

Bugünlerin geleceğini dezenformasyon yasası Meclis’e geldiğinde yazmış, eleştirmiştim.

27. Dönem İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi olan Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu tam bir yıl önce 19 Ekim 2022’de bu yasayı şöyle eleştirdi:

“Yargısız İnfazlar Ve Sansür.

Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7418 sayılı “Sansür” Yasası’nın 29. maddesini aynı gün Anayasa Mahkemesi’ne götürdük.

Kanun’un belirsiz ve öngörülemez kapsamlı 29. maddesinin, ilk olarak düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünü demokratik toplumda gerekli olmamasına karşın, ölçüsüz şekilde sınırlandırması, hakkın özüne dokunması ve anayasal nedensellik gerekliliğini karşılamaması bakımından;

Birinci olarak Anayasa’nın 2., 13., 25., 26. ve 28. maddelerine;

İkinci olarak suçta yasallık ilkesini ihlal etmesi açısından Anayasa’nın 38. maddesine;

Üçüncü olarak ise Anayasa Mahkemesi’nin (pilot niteliğinde olanlar dâhil) kararlarını yok sayması açısından Anayasa’nın 153. maddesine aykırılığı nedeniyle,

AYM’nin önce yürürlüğü durdurması, ardından da iptal kararı vermesi gerekir.

Cumhur İttifakı’nın seçim yasası değişikliği sonrasında yürürlüğe giren sansür yasasıyla demokratik siyaset alanını iyice daraltıp, yurttaş hapis cezası tehdidi ile karşı karşıya bırakıldı.

Kanun için savaş halinde dahi dar şekilde uygulanabilecek bir TCK maddesinin, olağan hukuk dönemine belirsiz ve öngörülemez şekilde aktarılmasının seçime giderken iktidarın gerçekleri saklamak, toplumu sindirip susturmak ve oto sansüre zorlamak için başvurduğu bir sopa olacak.

Suçun gerçekleşmesini beş koşula bağlaması bir güvence oluşturmayacaktır.

Yurttaşların ceza tehdidi altında yargılanmanın başlı başına yaptırım oluşturma, hukuksuz tutuklama kararları ile ceza infaz kurumlarının dolup taşma ve yargısız infazlar kıyımının kitleselleşme tehlikesi vardır.”

Değerli okurlarım,

Anayasa Hukuku uzmanı Kaboğlu bugün yaşanacakları bir yıl önceden uyardı ve AYM’ye çağrıda bulundu.

Anayasa Mahkemesi 8 Kasım’da bu ucube yasayı görüşecek ve umarım iptal edecek.

Meşruiyeti olmayan seçilmiş cumhurbaşkanının olduğu ülkede Anayasa hükümleri paspas gibi çiğneniyor.

Kaboğlu 7 Anayasa hükmünün ihlal edildiğini açıkladı ama iktidarın umurunda değil ki.

AKP iktidarının tek hedefi var:

-Özgür medyayı tamamen susturmak.

Türk basını ağır yargı baskısı altında.

Özgür gazetecilere yönelik Siyasi Yargı Kararları AKP iktidarının yüz karasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları