AKP, artık dünya için “odak” oldu!

AKP, üzerindeki “laiklik karşıtı odak” yaftasından çok rahatsız. 12 Eylül referandumundan sonra yargı tamamen yürütmenin kontrolüne girdiği ve Anayasa Mahkemesi üyeleri de önemli ölçüde, AKP kökenli Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından değiştirildiği için, artık bu hükmün ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama isteyebiliyorlar.
Dava sırasında AKP’nin avukatlığını yapan Cemil Çiçek, Fikret Bila’nın sorusunu cevaplandırırken “Şimdi kamuoyunda Ergenekon Davası diye bilinen davada alt derece mahkemesi kararını verdi. Ak Parti’nin kapatılma davasına sunulan delillerin kaynağı olan internet sitelerinin kara propaganda için kurulduğunu hüküm altına aldı. Bu aşamadan sonra Yargıtay aşaması var. Alt mahkemenin kararının kesinleşmesi Yargıtay’ın vereceği karara bağlı. Eğer Yargıtay alt mahkemenin bu kararını onarsa, kapatma davası tümüyle çöker ve o zaman Ak Parti yeniden yargılama için Anayasa Mahkemesi’ne dava açabilir” dedi.
Çiçek, “Anayasa Mahkemesi’ne sunulan ve kararda etkili olan birçok delilin düzmece olduğu, artık Ergenekon Davası’nda alt derece mahkemesinin verdiği kararla ortaya çıktı” diye konuştu.


***


Peki ama Ergenekon Davası’nın kendisi, “üretilmiş, düzmece deliller” e dayanıyorsa ne olacak?
Ergenekon Davası’nda, avukatların savunması bu yöndeydi. Yargıtay safhasında da tıpkı Balyoz Davası’nda olduğu gibi “sahte cd” leri, müebbede mahkum “Osmanım”ın, davaya eklemlenerek nasıl hem sanık, hem gizli tanık hem de gizli tanığın açık tanığı yapıldığını ve nasıl tahliye edildiğini gündeme getirecekler...
“Düzmece delillere dayanan kararı yok saymak için düzmece delillere dayalı karar vermek!” gibi bir durum çıkacak ortaya...
Daha vahimi de var. Cemil Ciçek, TBMM Başkanı’dır. Bu yaptığı konuşma, Ergenekon Davası’nın nasıl sonuçlanması gerektiği yönünde Yargıtay üzerinde bir “etki” oluşturmaz mı? Çiçek’in sözleri, Yargıtay’a “Sen Ergenekon kararını onayla ki ben de ona dayanarak Anayasa Mahkemesi’ne yeniden yargılama için başvurayım” baskısı değil mi?


***


AKP’nin gerçekten laiklik karşıtı bir odak olup olmadığı meselesine gelince! Hukuk açısından elbette somut delil gerekir; ancak AKP iktidarı, bugün bırakın laiklik karşıtı odak olmayı; El Kaide’nin bir kolu olan El Nusra örgütüne silah sağlayacak kadar ileri gitmiştir. Üstelik, bunu, “Lojistik destek sağlıyoruz” diye itiraf eden de Tayyip Erdoğan’dır
Gerçi, Tayyip Erdoğan, Mısır’a, anlamı sadece din ve vicdan hürriyetine indirgenerek içi boşaltılmış bir laiklik de tavsiye etmiştir ama İhvanı Müslimin örgütü ile aleni kader birliği yaparak da laiklik karşısındaki yerini fiilen almıştır.
Mursi’yi getiren Arap Baharı’nın düğmesine basan da AKP iktidarıdır. Hem de 2005 yılının Mayıs ayında, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Büyük Orta Doğu Projesi Koordinatörlüğü tarafından, yani ABD’nin projesi doğrultusunda, İstanbul’da düzenlenen İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları toplantısında... Burada, Müslüman Kardeşler Örgütü’ne Amerika adına başlangıç olarak 1 milyon dolar para da verilmiştir!
Bunlar, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak değil mi?


***


Erdoğan, “Mursi” diyor başka bir şey demiyor. Yahu o da bir Firavun! Adam, ölülerle cinsel ilişkiyi yasa haline getirmeye çalışan bir fanatik.
Suriye’deki El Kaideci muhaliflere Türkiye üzerinden yapılan silah sevkiyatı da devam ediyor.
Suriye ve Mısır’daki iç çatışmalarda laiklik karşıtı odakları desteklemek için Türkiye’nin gücünü kullanan AKP, bölge ve dünya için de bir “laiklik karşıtı odak” olarak görülmeye başlanmadı mı? Tayyip Erdoğan, aslında bunun için ağlamıyor mu?
Bütün bunlar da uydurma deliller midir?

Yazarın Diğer Yazıları