Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Akıncı'nın başarısız 4 yılı...

26 Nisan 2015'te KKTC'de cumhurbaşkanı seçiminin 2. turu yapılmış, Akıncı 1. turda elenen Özersay, Siber ve kararsızların oylarını da alarak 3. Cumhurbaşkanı Eroğlu'na karşı seçimi kazanmıştı. Akıncı'nın dört yıllık cumhurbaşkanlığı fiyaskodur ve başarısızdır. Seçimden önce söz verdiklerini yerine getirememiştir. Seçildiği günlerde Akıncı'yı tebrik ederek başarılar dilemiştim. Şimdi de başarısız olduğu için istifa etmesi gerektiği çağrısını yapmaktayım. Akıncı hemen istifa etmeli ve Kıbrıs Türkü'nün önünü açmalıdır.

Akıncı, inanılmaz ödünler vermiş, millî davamızın kırmızı çizgilerini altüst etmiş, devletimiz KKTC ile Kıbrıs Türk halkını ve hatta Türkiye'yi de tehlikeye atmıştır. Akıncı'nın 4 yıllık sınıfta kalan karnesini değerlendirirken tutarsızlıklarını ve başarısızlıklarını tekrarlamak, paylaşmak istiyorum.

Akıncı, Rum Meclisi'nin geçen yıl aldığı "1950 Enosis plebisitinin okullarda kutlanması" kararından sonra yaptığı açıklamada "bu karar iptal edilmeden görüşmelerin devam etmeyeceğini" söylemiştir. Ne var ki, bir süre sonra büyük bir tutarsızlık sergileyerek karar iptal edilmediği halde masaya dönmüş ve hiçbir şey olmamış gibi görüşmelere devam etmiştir.

Akıncı, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğinden asla taviz vermeyeceğini sık sık vurgulanmasına karşın, 1960 Antlaşmaları ile tescil ettiğimiz siyasi eşitliğimizin simgesi ve güvencesi olan veto hakkımızdan, yasama ve yürütmedeki ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan vazgeçerek sadece bir tek Türk'ün onayı ile kararların Rumlar'ın çoğunluk oyuyla (basit çoğunluk) alınmasını kabul etmiş; Türk halkını bir tek işbirlikçinin oyuyla etkisiz bir azınlık durumuna düşürmüştür.

Akıncı, "toprak, harita ve güvenlik konuları tüm diğer konularda anlaşma olmasından sonra konuşulacak" diye mutabakat olmasına karşın, 30 bin Türk'ün dördüncü kez göçmen olmasını öngören bir taviz haritasını Rum tarafına vermiştir.

Akıncı, bir yandan Kıbrıs Türk halkının güvenliğinden taviz vermeyeceğini söylerken, Cenevre konferansında, müzakere tarihinde ilk kez Anavatan Türkiye'nin garantörlüğünü pazarlık konusu yapmıştır. Akıncı bunu yaparken KKTC Meclisi'nin oy birliğiyle aldığı "Garantörlük kırmızı çizgimizdir, aynen devam etmelidir" şeklindeki kararını da pervasızca çiğnemiştir.

Akıncı, Crans Montana'da federasyonun çökmesinin ardından, 'neslinin son denemesinin' başarısızlığını kabullenmiş ve kendinden sonra, ileride olası müzakerelerin 'başka şart ve parametrelerde' olacağını söylemiştir. Akıncı bu açıklamayı yapan kendisi değilmiş gibi 30 Nisan 2017'de göreve gelişinin 3. yıl dönümünde düzenlediği basın toplantısında 'Guterres Çerçevesi'nin müzakerelerde 'stratejik bir paket anlaşma' olmasını kabul ettiğini bildirmiş bardağı taşırmış, Kıbrıs Türk halkının sabrını tüketmiştir.

Akıncı, 5 Ağustos 2017'de yaptığı açıklamada "bundan sonra AB içinde iki ayrı devlet formülü gündeme gelmeli" demiş olmasına karşın, daha sonra büyük bir tutarsızlık sergileyerek Anavatan Türkiye'nin ve halkımızın isteği olan iki devletli çözüme karşı çıkarak, "ben federasyondan başka bir şey görüşmem, iki devletli çözüme, tanınmaya ve konfederasyona karşıyım"diyerek Anavatan Türkiye ve halkımızın ezici çoğunluğu ile çatışmaya girmiştir.

Akıncı, Crans Montana çöküşü sonrasında 2018 yılı içerisinde iki, geçtiğimiz Şubat ayında da bir kez görüştüğü Anastasiadis'in niyetinde herhangi bir değişiklik olmadığını açıklamasına, faşist Eokacı Anastasiadis'in 'Kıbrıs Türkleri'nin her karar almada söz hakkı olması mümkün değildir' açıklamasını defalarca bildirmesine ve siyasi eşitliğimizi kabul etmediğini yine defalarca vurgulamasına rağmen hala daha BM Genel Sekreteri'nin geçici danışmanı Lute'un referans şartlarını belirlemesini ve müzakerelere yeniden başlamak istemektedir.

Akıncı, BM Genel Sekreteri'nin tarafsızlığını yitirdiğinin en güzel örneklerinden biri olan ve Kıbrıs'taki gerçekleri, Rum tarafının uzlaşmazlığını, gözardı eden son 15 Nisan Raporu'nu yorumlarken Rum tarafının geçmişteki mutabakatları inkar ettiğinin, redçi ve olumsuz tavrının devam ettiğinin raporda yer almamasının Kıbrıs'taki çözüm çabalarına katkı yapmadığını söylemiş olmasına rağmen federal çözüm arayışlarına devam edeceğini bildirmiştir. Akıncı sözkonusu Rapor'u yorumlarken hem şikâyetçi, hem memnun, hem pasif, hem seçeneksiz, tutarsız, kafası çok karışık, ne yapacağını bilmeyen bir profil sergilemiş ve başarısız olarak Kıbrıs Türk halkının zamanını çaldığını birkez daha göstermiştir.

Yazarın Diğer Yazıları