Adana'nın yolları taştan
Büyüklerimizin açıklamalarına göre; kriz Türkiye’yi teğet geçti.
Nasıl bir teğet ise; Ne ekonomide ne de geometride izahı yok.
Varsın olmasın...
Büyüklerimiz akıllıdır! Krizler özellikle de büyüklerinin para izinden giden bazıları için fırsat kapısıdır. Ağızlarından dua eksik olmayanların lügatinde ‘Teğet geçti’ gibi, ‘Kara para’ tabiri de olmadığından paranın rengi; cenneti ve mutluluğu çağrıştırdığından yeşildir.
Dindarlara ucuz cennet rezervasyonu yaparak köşe dönen sahtekarları daha iyi tanımak için Adana’dan iki örnek verelim.
Sahtekarın biri Adana’da güneş enerjisi işinden para kazanamayınca, büyüden medet umanlara kendini Mehdi olarak tanıtmış. Ekiptekilerin getirdiği kızların önünde gelecekte onları neler beklediğini söylemek için secde ediyor numarası yaparken ölmüş ölmüş dirilmiş. Tiyatronun figüranı müritler ’Mehdi öldü’diye feryat figan etmişler. Birkaç dakika sonra sahtekar yeniden titremeye başlayınca da ‘Mehdi dirildi, Mehdi dirildi’ çığlıkları atmışlar... Ve Mehdi’nin karşısında şaşkınlık ve korkudan dili tutulan kızların paralarını söğüşlemişler. Yetmemiş, kızlara ilaçlı çay içirip, uyutarak tecavüz etmişler.
İkinci örnek; gene ekonomik krizde köşe dönen din istismarcısına ait.
Adana’da bu sıralar müteahhitlik geçerli iş değil. Evler satılmadığından, inşaatlar durmuş durumda. Ama daha proje üzerinde satanlar da var... İşte bu şanslı müteahhitlerden birisinin evine, şanssız bir müteahhit gider. Şanssız müteahhit daire kapısından içeri girdiğinde gözüne ilk ilişen ihtişamdan önce duvarı kaplayan uzun sakallı bir adamın resmi olur. Kim olduğunu sorduğunda; ‘o bizim şıhımız’ cevabını alır. Şanssız müteahhit ‘şıh’ ile tanıştığında şok olur. Yalnız kaldıklarında şanssız müteahhit şıh’a;
‘Yahu biz seninle her akşam şarap içerdik’ diye patlarken, şıh onu; ‘Tövbe, tövbe...’ diye susturmuş.
İşin aslı; sahte şeyh, müritleri çevresine toplandığında onlara:
‘Dün gece bir rüya gördüm’ diye başlayıp susarmış.
‘Hayır olsun şıh’ım ne gördün’ diye sorulunca, yüzünde oluşturduğu huşu ile odaya derin bir gizem salan sahtekar:
‘Cennette müteahhit .....’yi gördüm, ondan ev alanlar da cennette onun yanında hurilerle birlikteydi.’
Hurili rüya yorumundan sonra müritler sabahı zor bekleyip müteahhit....’den ev almak için yanına koşuyorlar. Oyundan haberdar olan müteahhit .... de evleri daha proje üzerinden satıyor... Satış tamamlanınca da müteahhit ..... sahte şıha iki evin tapusunu veriyor. Sahte Mehdi ile sahte şıh arasındaki benzerlik; sadece sahtekarlık değil. Her iki sahtekarın diğer ortak noktası; cinsi latiflere olan düşkünlüğü... Sahte Mehdi ilaçla uyuttuğu kızlara tecavüz ederken, sahte şıh kendine her yaştan 20’den fazla kadınla harem kurmuş.
Adana’daki din istismarcılığı örnekleri, Türkiye’nin her köşesinde hatta yurt dışındaki binler, on binlerce sahtekarlıktan sadece ikisi...
Ve ülkemizde çok sık rastlanan bu sahtekarlıklar; geçmiş yıllarda Almanya, Hollanda ve gurbetçilerimizin yoğun yaşadığı ülkelerdeki din istismarcılığını hatırlatıyor.
Ne yazık ki kriz, sahtekarları, din istismarcılarını teğet geçiyor.