Adamın biri çıkar ve…
Olağan şartlarda…
Herhangi (normal) bir ülkede…
O ülkenin, "iç güvenliği", "sınır muhafaza ve emniyeti", "il ve ilçe yönetimi tesisi"nden de sorumlu olan, emrinde Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi üç dev ordu, dolayısıyla da üç ayrı ve dev istihbarat ağı bulunan bir İçişleri Bakanı, bir kişinin "PKK'ya yattığını" söylüyorsa, elinde bu yönde teyit edilmiş ciddi bir istihbarat olduğu düşünülür ve bu söz bir "ihbar", "ikaz" da sayılarak hem adli, hem sosyal gerekleri yerine getirilir.
Görev süresindeki en büyük gururu "terörle mücadelesi" olan öyle bir İçişleri Bakanı, bir kişinin "terörist cenazelerinde yas tutanlara destek verdiğini" söylüyorsa, "bir bildiği var" varsayılır ve ona göre pozisyon alınır.
Öyle bir İçişleri Bakanı, bir kişinin Atatürk'ü terör örgütüyle istismar ettiğini ileri sürüyor, bu gerekçeyle de onu "pejmürde etmek"ten söz ediyor ve dahi kayyumu işaret ediyorsa, toplumda bu kişi hakkında "milli tehdit" kanaati hasıl olur.
Öyle bir İçişleri Bakanı, bir kişiyi, İstanbul'u, kendi bakış açısına göre "kalkışma", "darbe" olan "Gezi ruhu"na teslim etmekle itham ediyorsa, bu bir "beka sorunu" şeklinde değerlendirilir, iş, topyekün ülke için endişe verici bir hale gelir.
Öyle bir İçişleri Bakanı, bir kişinin "devletin valisine it dediğini" savunuyorsa, bunun mutlaka bir delile dayandığına a inanılır ve "doğrudur" şeklinde algılanır.
***
Olağan şartlarda…
Herhangi (normal) bir ülkede…
Bir İçişleri Bakanı'nın, "PKK'ya yatmış", ülkenin en büyük metropolünü "darbecilere teslim etmiş", "terörist sevicilerle al takke ver külah olmuş" bir de üzerine "devletin valisine it demiş" bir kişiyle, yüzünde güller açarak, el sıkışması söz konusu olamayacağı için de…
Bir İçişleri Bakanı, hakkında bütün bu iddialarda bulunduğu kişiyle, bütün bu iddialarda bulunan kendisi, bulunduğu da karşısındaki kişi değilmiş gibi gülümseyerek, gayet samimi şekilde el sıkışabiliyorsa, bu "siyasi nezaket"i filan aşan bir hadisedir diye düşünülür ki;
Ya karşısındaki kişi iddia ettiği kadar yanlış değildir…
Ya kendisi iddia ettiği kadar doğru değildir…
***
İçişleri Bakanımızın, kıssadan hisse kıymetindeki veciz ifadelerinden biridir:
"Eğer eline tutuşturulmuş bir kağıdı veya kulağına söylenmiş sözü hiç araştırmadan, hiç değerlendirmeden ve kendi gözlemlerinin, vicdanının tam aksine söylerseniz, adamın biri çıkar sizi beş paralık eder…"
"Darbecileri", Menderes'in gömleğiyle örtmediniz mi?
Herkesin sindiği, sustuğu o kumpaslı yılların da öncesinden başlayarak, "bakmayın bunların böyle 'ılımlı' durduklarına, bakmayın barış, kardeşlik, diyalog masallarına, fırsatını bulsalar hepimizi diri diri doğrarlar" minvalli uyarı sistemini çalıştırmış bir gazetenin, o sistemin çalışmasına katkıda bulunmuş yazarlarından biri olarak, Adnan Menderes'in idam yıldönümünde ortaya atılan, "Menderes'e bunu yapanlar, 15 Temmuz'da eğer Erdoğan'ı ele geçirselerdi neler yapmazdı?" sorusunun cevabını düşünmek bile istemem.
İnsanın insana yapamayacağı düşünülen her şeyi yaparlardı!
Mevzu bahis sorunun sahibiyle buraya kadar bir ihtilafımız yok.
Lakin…
Şimdi "FETÖ" olarak anılan yapıyı, "Menderes'i idam edenler"le, yani "darbeciler"le "bir" tutarak hesap sorabilmek için, önce, en azından;
- Bu "darbeciler"in, kendilerini, Menderes'in idam gömleğini bayraklaştırarak gizlemelerine göz yummaya utanmadınız mı?
- Bu "darbeciler"le bir olup, "milli ordumuz"un, her birinin yaşamı ayrı bir kahramanlık hikayesi olan, vatan savunmasından gayrı düşüncesi, planı, projesi olmayan "şanlı komutanları"nı "darbecilik"le suçlayan kimdi? Bu "darbecilerle işbirliği" değil mi?
- Bu "darbeciler"le bir olup da TSK'nın içini boşaltarak, 15 Temmuz'u "yapılabilir" kılmanın bir bedeli olmayacak mı?
Sorularını sormuş olmak gerekir sanıyorum.
Bu soruların es geçildiği ister tarihi, ister siyasi, ister vicdani, hiçbir darbe hesaplaşmasının "samimiyet" içerebileceğine inanmıyorum.
SORU-YORUM
Çocuklarını PKK'ya kaptırmış annelerin, Diyarbakır'da, HDP İl Başkanlığı önünde devam eden eylemini, "teröre karşı ilk ciddi sivil direniş" ilan eden iktidar yanlısı yazarlar cevap versin lütfen:
"PKK açılımı"nı, "teröre karşı silahlı mücadeleyle kazanılamayanların kazanılacağı, sayesinde anaların bir daha ağlamayacağı süper şahane sivil çözüm" diye cilalarken yalan mı söylüyordunuz?
Bir de tabii; iktidarın kolluğu izin verdi de millet mi yürümedi? "Şehitler ölmez" diyenlerin bile karga tulumba gözaltına alındığı ortamda hangi sivil "direnebilirdi"; uzun müddet, PKK'ya direnenler neredeyse "teröristleştirilmemiş miydi"?