Adaletsiz vergiye tepki...
Vergi sorunları tartışılırken, vergi adaletinden pek bahsedilmiyor... Aslında ise vergi yükünün toplumda adil bir şekilde dağıtılması, verginin doğuşu kadar eski bir prensiptir... Ayrıca bu prensip, zaman içinde ekonomik ve sosyal şartlara uyumlu olarak da gelişmiştir.
Bu anlamda, vergi adaleti bizim Anayasamıza da girmiştir... Anayasamızın vergi ödevi başlığı taşıyan 73. maddesi aynen şöyledir:
“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.”
Anayasaya rağmen Türkiye, dünyada vergi adaletinin en bozuk olduğu ülkedir.
Mal ve hizmetlerin satışında alınan KDV ve ÖTV gibi vergilere, dolaylı yoldan alındıkları için “dolaylı vergiler” deniliyor. Dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı, yıllardır üçte ikiden fazadır. Son yıllarda yüzde 70’i geçti... Bu oran Avrupa ortalaması olarak yüzde 52’dir.
Dünyada tüketim vergilerine doğru bir gidiş var... Ancak bu gidiş tüketim vergilerinde yüzde birkaç puanlık artışla ifade ediliyor. Bizde ise son 20 yılda yüz içinde 20 puan artarak, yüzde 70 oranını geçti.
Vergide adaletin bu kadar bozuk olması, mükellefin vergiye karşı direncini artırmaktadır...
Elbette, kimse vergiyi severek ödemez... Ancak vergi mükellefinde ödediği verginin kamu hizmeti olarak kendine döneceği şeklinde bir bilinç oluşursa ve herkes kazancına göre daha adil vergi öderse, vergiye karşı tepki azalır. Mükellef vergisini daha kolay öder.
Vergi adaleti, vergi oranları ile de ilgilidir... Söz gelimi, işçi de patron da gelir vergisini, aynı oranlarda öderse, yine adaleti bozar... Türkiye’de gelir vergisinde herkes için ilk diliminin vergisi yüzde 15 ile başlıyor. Yahut da kıymetli taşlarda vergi oranı, ekmekle aynı olursa elbette vergiye karşı tepki oluşur.
Kısaca, adil olmayan vergiye karşı direncin oluşması vergi kaçağını artırıyor... Vergi kaçırmak rasyonel hale geliyor... Vergi kaçıranlar kendilerini haklı buluyor.
Özellikle, mobilya gibi pahalı mallar da, binlerce liraya varan KDV üzerinde her iki taraf da pazarlık yapabiliyor... Ve kimsenin vicdanı sızlamıyor.
Daha önemlisi, fakir kesimden toplanan vergilerle, devlete borç veren zengin kesime faiz ödeniyor. Geçmişte hazine bu vergileri batık bankaları kurtarmakta harcadı.
Vergi adaleti gibi, bütçe harcamaları da vergi mükellefini etkiliyor. Verdiği verginin çarçur olduğunu, popülist harcamalarda kullanıldığını gören vergi mükellefinde vergiye karşı tepki oluşuyor.
Maalesef AKP iktidarının bir vergi politikası yoktur. Aynen bakkal hesabı gibi, bütçe açıkları artınca, bazı vergilere ve kamu mallarına zam yapılıyor. Elektrik ve doğal gaz gibi kamu mallarına, maliyetin çok üstünde zam yapılması da gizli vergidir. Gizli vergi de vergiye karşı tepkiyi artırıyor.
Hafta başında Başbakan Yardımcısı bu sene vergilere zam yok ve fakat 2013’te ufak tefek zamlar gelebilir diyor... Bu söz dahi Hükümetin bir vergi politikası olmadığını, bakkal hesabına göre vergi topladığını gösteriyor...