Adaletsiz ülke!

Başınızı kaldırıp bakınız: “Ülke” var “vatandaş” var, “adalet” yok!.
Amma biz neredeyse 12 yıldır, “Adalet” ve Kalkınma Partisi’nin ezici bir çoğunlukla iktidar olduğu bir “ülke”nin “vatan”daşlarıyız.
“Adalet ve Kalkınma Partisi” nin yönetimindeki bu Türkiye, ne hazindir ki; Clemencau’nun “Adaletsiz bir ülke, mezbahaneden başka bir şey değildir” sözü ile birebir örtüşmüş gibi. Zihinlerin fabrika ayarları ile oynandığından olsa gerek, bu hal kimseyi rahatsız etmiyor. Hatta, koyun can, kasap et derdinde durumları da, “Bu kadar da olmaz!” dedirtiyor insana..
Ne demek istediğimizi isterseniz somut bir örnek üzerinde izaha çalışalım...
PKK geliyor Diyarbakır’a, Hazro ilçesinde bir ailenin üç çocuğunu dağ kadrosuna katıyor. Çocuğunun terörist olmasını istemeyen aile ile gençlerin dağa çıkmasında aracı olan aile, Kalaşinkoflarla birbirine giriyor.
Çatışmada 8 vatandaş ölüyor, 5 vatandaş yaralanıyor. Yani “adalet” yok ve “ülke kan gölü”. “Adalet” olsa vatandaş hakkını adliyede aramaz mı? İfadeleri hâkimler bilgisayar tuşlarına şıkır şıkır basarak almazlar mı? Öyle olur. Gelin görün ki Türkiye’de hâkimlerin yerini mağdur ve suçlular, bilgisayar tuşlarının şıkırtısını makineli tüfeklerin takırtıları alıyor.
Daha acı olanı ise, bu tablo karşısında “Adalet”i tesis etmesi gereken “Adalet” ve Kalkınma Partisi yetkililerinin, mesela milletvekili Emin Dinar’ın, “Artık aileler çocuklarını teröre kurban vermek istemiyor” diyerek âciziyeti meziyet olarak pazarlaması ve bunun da fabrika ayarları ile oynanan zihniyetler tarafından kabul görmesi...
Normal akıl böyle bir olay karşısında bu tür tepki veren bir yetkiliye, “Bu işler bu safhaya gelene kadar sen neredeydin? Senin yönettiğin devlet neredeydi?” diye soran bir akıl değil midir? “Âdâlet” i tesis için geldiğini iddia eden ve adını “âdâletten” alan iktidarın en övündüğü şeylerden biri de yaptırdığı devasa “Adalet Sarayları” .
Bu “Adalet Sarayları” ilk bakışta bendenizde AVM imiş gibi bir his uyandırıyor. Niye acaba?
Cine5’te “Tarih ve Medeniyet” Programının Tarih Hocası Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil mealen, “Ben bu adalet saraylarını gördüğümde, adalet dibe vurmuş diyorum!” dedi daha geçtiğimiz Pazar akşamı. “Adalet dibe vurmuş” çünkü “mahkeme dosyaları dağ gibi yığılmış, sarayları dolduracak hale gelmiş.”
Ve dedi ki...
Osmanlıda, Selçuklularda ve diğerlerinde “Han” var “Hamam” var “Cami” var “imarethane” var “Kervansaray” var, “Medrese” var, “Tekke” var. Var oğlu var... Amma “Adalet Sarayı” diye bir şey yok.
Niye?
Niye olacak, çünkü âdâlet ânında tesis ediliyordu da ondan...
Şimdi diyebilirler ki “Daha önce farklı mıydı?” Elbette farklı değildi. Amma o dönemde insanımız olup bitenin farkında idi. Yani zihinlerin fabrika ayarları ile oynayanlar bugünkü kadar muvaffak olamamışlardı.


***


Bugünler de geçecek.
İsterseniz bu acı durumu tatlıya bağlamaya çalışalım...
Sahip çıkılırsa ileride belki “Atasözü” olur diye adaletin adının çok, kendinin hak getire olduğu mevcut durumu tespit için, dedik ki:
“Adaletsizlikten daha kötü olan, adaletsizliğin hâkim olduğu ülke vatandaşlarının adaletle yönetiliyorum zannetmesidir...”
Sakın ha, “Böyle atasözü mü olur” demeyin. Bu yetki sizde değil, gelecek nesillerdedir. Kendi lafına hayranlıkla da suçlamayın. Derdimiz nefsimiz olsaydı “atasözü” değil “vecize” olmasını arzulardık...

Yazarın Diğer Yazıları