Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Açılım sorunu ve dünyayı değiştirme takvimi

Önce “Kürt açılımı” dendi, olmadı.. “12 kötü adamın” uyarısı üzerine, “Demokratik açılım” dendi, bu da olmadı. Slogan yarışı başladı, “Kardeşlik ve huzur açılımı”, “Milli birlik açılımı” gibi sayısı bir hayli artan sloganlar icat edildi. Zehir paketine ambalaj aranıyor.
Herhalde “Akan kanı önlemenin” yolu olarak, “kısa-orta-uzun” vadede bölücü taleplerin karşılanması düşünülüyor. Tavizin tedbir olmadığı tecrübeyle sabit olduğu halde, devam edilecekse, Allah korusun ülke iç çatışmaya sürüklenebilir.
Eğer; “2002’de süreci başlattık”, şimdi de “beklemeye vaktimiz yok, hızlandırıyoruz. Yıl sonuna kadar bu işi bitireceğiz” denirken hedef, 2 dilli-2 kimlikli bir egemenlik ise, herkesi uyarıyoruz. Bu tehlikeli yoldan hemen dönün.
Bu konuda sol gelenekten biri olan Nuray Mert bakın ne diyor? “İlk kez Öcalan muhatap olarak alınmıştır... Bundan geri dönüş olmaz... Resmen ’yol haritası’nı açıklaması beklenen birine artık, ’terör suçundan cezasını çekmekte olan bir adam’ muamelesi yapılamaz... Umarım hükümet giriştiği işin ciddiyetinin farkındadır.. Silahlı mücadele yürüten bir hareketin liderinin sürece dahil olması, ’demokratik siyaset’ dışı bir iştir... Siyasal bir müzakere sürecidir.”
Bebek katili yine açık konuşmuş: Açılım paketiyle, 1920’lerde yapılması gerekenler şimdi yapılacakmış. Kürtlerin ulus olma hakkı kabul edilecekmiş. Her alanda örgütlenmenin önü açılacakmış. Kendi sporu, öz savunması, eğitimi, dini örgütlenmeleri, meclisi, belediyeleri olacakmış..
Toplum en küçük hücresine kadar değişecek, Türkler de Kürtler de kendi dillerini, kültürlerini, tarzlarını ortaya koyacakmış.
Özetle; Devletimizi yıkıp, yerine 2 ayrı devlet kurmaya evet dememiz isteniyor. Bunamış olmalı.
Karayılan da, kim kimi affediyor diye soruyor, sonra da TC özür dileyecek, sonra da taraflar birbirini karşılıklı af edecekler buyurmuş.
Neçirvar Barzani de açılımı kutlamış, desteklediğini bildirmiş.

Buyurun müzakereye
Evet açılımcılar buyurun müzakereye. Tabii kim yapabilecekse, neyi müzakere edecekse.
Yine açılımcılar hep muhalefeti suçluyor. Halbuki MHP ve CHP görüşlerini her vesileyle açıklıyor.
İşte Bahçeli: Sevr’den bu yana batı emperyalizminin oyunlarını ve senaryolarını biliyoruz. Bugün yaşananlar, devam eden senaryoların günümüze uygulanmış versiyonudur. Şark meselesi hâlâ devam etmektedir. Avrupa topraklarından Türkü kovmak ve Türkiye’ye hapsedilmiş Türk milletini parçalamak, daha sonra bu topraklarda imha etmek oyunu.
İmralı canisi, 3 aşamalı bir plandan bahsediyor. Taraflar karşılıklı ateşkes yapmalıdır. Demokratik sivil bir anayasada uzlaşılmalıdır. Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Sanki bu millet 25 yıldır bölücü terörü tanımıyor gibi.
Bölücüler; Üniter yapı içerisinde otonomi elde etmek, güçlendirilmiş bölgesel özerkliğe kaymak, federasyon sistemine geçip, milli devlet ve üniter yapıyı ortadan kaldırmak, bağımsız Kürdistan’ı kurmak peşindeler.
İşte Deniz Baykal: Kırmızı Çizgileri. Egemenliğin kısmen bile olsa devredilmesi anlamına gelecek bir girişime destek vermeyiz. Türkiye’yi ileride etnik nitelikte federatif bir yapıya götürecek adımlara karşı çıkarız.
* Milli eğitim sistemi içine etnisiteyi sokacak düzenlemelere destek olmayız.
* Anayasa’ya ve kamu hukukuna etnisiteyi sokarsanız, bu toplumu bölersiniz.
* Ben ana muhalefet partisi lideriyim. Başbakan’ın anlatacağı ciddi şeyler varsa buyursun. Eğer bakanın anlatacağı bir şeyler varsa, genel başkan yardımcıma anlatsın. Biz bir tiyatronun parçası olmayız.
* Kürt enstitülerinin açılması gerekli. Fakat yapılan Kürt dili araştırması değil, Kürtçe öğretmek. İleride Kürtçe seçmeli ders olunca, oraya öğretmen yetiştirmek. Diyarbakır’da Kürtçe bilen polis alıyorlar. İlginç. Türkiye’yi bölmeye götürüyorlar. Terörle mücadeleden terörle müzakereye geçildi.
* Önce PKK tamamen silah bırakacak. Şimdi yeni adımlar atılacakmış. Terör yine durmayacak? Bu bir mücadele yöntemi olarak kullanılıyor.
Hilary Clinton, Erdoğan’la görüştükten sonra; “PKK ile mücadeleyi görüştük. Türkiye’nin demokrasisinden ve etnik yapısından bahsettik. Başkan Obama, Türkiye’nin yardımı ile dünyayı değiştirecek.” demişti.
Acaba, dünyayı değiştirmenin bir de takvimi mi var? Ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları