Acilen iyi yönetim ithal edilmelidir!
Özelleştirme, satma, ithal etme ekonomi demek değildir. Aksine özelleştirilecek, satılacak, ihraç edilecek malı üretme ekonominin temel dinamiğidir. Üretim bir ülkenin millîliğinin, yerliliğinin ve bağımsızlığının da göstergesidir.
Millîlik ve yerlilik propaganda aracı değil davranış biçimidir.
İthal et rahat et!
Tarım, hayvancılık, sanayi, ileri teknoloji vb. konularda karşılaşılan her sorunda çözümü ithalatta gören zihniyet hastalıklıdır.
Bu tür bir anlayış pasif, tembel, güdümlü ve dışa bağımlıdır.
Üretmeden tüketmeye, kazanmadan harcamaya, ihraç etmeden ithal etmeye zorlayan bir siyaseti ancak çok uluslu şirket çocukları uygulayabilir.
Karşılaşılan her sorunda çözümü dışarıda, yabanda ve yabancıda gören bir siyaset ülkeyi felakete sürükler.
Şimdi şu hale bakın!
Hayvanlar beslensin diye saman ithal edildi. İnsanlar beslensin, kurban kesebilsin diye Anguslar ithal edildi. Mercimek, nohut, fasulye patates ithal edildi ve nihayet soğan ithal ediliyor.
Yetkililer kuru soğanda bu yıl istisnai bir durum yaşandığını, depo hastalıklarından dolayı soğanda zayiatın geçen yıllara göre beklenenin üstünde olduğunu bu nedenle 150 ile 200 bin ton soğan ithal edileceğini ifade ediyor.
Sormak gerekir; saman, mercimek, et ithali de istisnai şartlardan mı kaynaklanmıştı? Soğandaki sıkıntı depo hastalıklarından mı yoksa 'yanlış tohum' ve 'yanlış hasat'tan mı kaynaklanıyor? Madem sorun depo hastalıklarıydı, neden depo baskını ayıbını bu ülkeye birileri yaşattı?
Son gelen bilgilere göre kuru soğan ithalatında yüzde 49.5 olan gümrük vergisi şubat sonuna kadar sıfırlandı ve böylece ithalatın önü açılmış oldu.
Ticaret Bakanlığı'nca yürütülen kararın, kuru soğan fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi, iç piyasa fiyatlarının makul seviyelerde tutulması ve spekülatif fiyat hareketlerine meydan verilmemesi amacıyla ekim dönemi de dikkate alınarak uygulanacağı bildirildi.
Tarım ve Hayvancılığa bakanlar ülkenin soğan ya da et ihtiyacını tespit, arz/talep dengesinin kurulması için gerekli tedbirlerin alınmasını teşvik, piyasayı spekülatif fiyat hareketlerine başvurmayacak derecede güçlü tutmaya akıl erdiremiyor.
İhtiyaç zuhurunda derhal ithalata başvuruyorlar. 16 yıldır AK Parti iktidarı ekonomide, 'ithal et rahat et' esaslı bir politika uyguluyor.
Üretim ve üretici düşmanlığı!
Soğan, sarmısak, patates, öküz ithal edilen bir yerde dövizinizin çok bol olması gereklidir. Döviziniz kıt, ithalatınız bol ise paranızın değerinin düşmesi kaçınılmaz olur. Dolardaki artışların nedeni "dış güçler" falan değil işte bu akıl dışı üretim ve üretici düşmanı politikadır.
Adama 'ekonomik yönden sizi mahvederiz' dedirten sebebin ne olduğu sanılıyor! Bir ülkenin üretim gücü o ülkenin millî güvenlik sorunudur. Askerin güçlü olmasıyla üretimin güçlü olması arasında doğrusal bir ilişki vardır.
Dünya üzerinde gıda sorunu yaşamayacak üç/beş ülke varsa bunlardan birisi de Türkiye'dir. Bir ülke düşünün ki ova ve yayladan ibaret olsun. Bir ülke ki üç tarafı denizle sarılı olsun, dört iklim ve güneşin anavatanı olsun! Buna karşın bu ülkede ithal edilmeyen gıda, meyve ve hayvan çeşidi kalmasın!
Hayvancılık ülkesi hayvan ithal ediyorsa, meyvecilik ülkesi meyve ithal ediyorsa, yayla ve otlak alanlardan geçilmeyen bir ülkede saman ithal ediliyorsa o ülkede ithal edilmesi gereken tek şey vardır; o da iyi yönetimdir.
Bilerek ya da bilmeyerek birileri bu ülkede üretim, verim ve üretici düşmanı politikalar uyguluyor.
Üretme tüket, ihraç etme ithal et, tarlayı ekme prim al, SEKA'yı kapa kağıt ithal et politikasının sonucu işte budur. Bu sonuç ülkeyi ticaret ve tüketim toplumuna çevirmiştir.
Kurtuluş gıdada, tarımda, hayvancılıkta millîyi ve yerliyi desteklemekten geçiyor.