ABD'nin IŞİD'le kirli pazarlığı!
Suriye konulu, Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne İdlib'de ne de Suriye'nin başka bölgelerinde yeni insani krizlerin, yeni dramların yaşanmasını istemiyoruz. Suriye'de çözüm umudu hiç bu kadar filizlenmemişti" dedi.
Putin ise "Suriye'de normalleşme sürecine ulaşabilmek için çalışıyoruz. Bugün Suriye krizinin çözümüyle ilgili önemli çalışma alanları belirledik. Astana iş birliğimizi pekiştirmeliyiz. Suriye'de terörle mücadele ve insani durumun iyileştirmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz... Anayasa Komitesi listesi neredeyse tamamlandı. Sadece Suriyeliler kendi geleceğini belirlemeli. Bunun alternatifi yok".
Ruhani de, "Müsaade edelim ki Suriye halkı kendi ülkelerinin geleceğine kendileri karar versin. Suriye tek millete aittir. Suriye'nin toprak bütünlüğüne hepimiz tarafından saygı duyuluyor. Komşu ülkelerin güvenliği de korunmalı... Suriye'de çözüm askerî olarak değil siyasi olarak mümkün. Türkiye'nin güvenliğine önem vermeliyiz" açıklamasını yapmıştı.
Üç bölge ülkesinin Suriye'de devam eden çatışmaları sona erdirme kararlılığı ABD'yi ciddi biçimde rahatsız etmektedir. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey, Washington'u Suriye'de devre dışı bıraktığı için "Artık Astana'nın fişini çekme vakti" demişti.
Jeffrey'nin bu açıklamasından sonra Trump'ın ABD'nin Suriye'den çekileceğine yönelik açıklaması taktik bir oyundu. Türkiye'ye "Çekiliyoruz" mesajı vererek, TSK'nın harekâtı geciktirildi ve böylece PYD'nin mevzilerinin daha da güçlendirilmesi sağlandı. 'Çekildik, çekiliyoruz' söylemleri ardından bölgeye 600 ABD askerinin nakli sağlandı. PYD'ye silah ve mühimmat takviyesi yapıldı.
ABD'nin Suriye'den çekilme kararını alması, TSK'nın operasyon için hazırlıklarını tamamlamasının ardından gelmiştir. Türkiye'nin Fırat'ın doğusu konusundaki kararlılığı Trump'ın "çekilme" kararının acele açıklamasına neden olmuştur. ABD'nin bu çekilme kararından birçok ülke rahatsız olmuştur. Bunların başında İsrail gelmektedir. Suudi Arabistan, Mısır, BAE gibi iş birlikçi ülkeler de ABD'nin Suriye'den çekilmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu ortaya koymuşlardır.
ABD'nin kirli pazarlığı!
Gelinen aşamada ABD bir yandan Türkiye'nin operasyonunu engellemek için Suriye'nin kuzeyinde 'Avrupa gücü' konuşlandırmaya uğraşırken diğer yandan da silahlarını bırakarak teslim olan DEAŞ'lı teröristleri Türkiye'ye karşı kullanmak üzere ABD üslerine götürüyor.
İşin en tuhaf yanı silahlarını bırakarak teslim olan DEAŞ'lı teröristlerin ABD üssüne naklinin bizzat PKK/PYD unsurlarınca gerçekleştirilmiş olmasıdır.
ABD askerleriyle PKK'lılar, örgütün elinde bulunduğu iddia edilen 3,5 ton altının teslim edilmesi karşılığında DEAŞ'a, "Bazılarınızı sahte pasaportlarla istediğiniz ülkeye götürebiliriz" teklifinde bulunduğu gelen haberler arasındadır.
PKK/PYD'lilerle yapılan pazarlıkta altınlar karşılığında "DEAŞ'ın ithal militanlarını (yabancıları) İdlib'e götürelim. Bu konuda rejimle de anlaşıldı, zorluk çıkartmayacaklarına dair güvence veriyorlar. DEAŞ içindeki yabancıların hepsini İdlib'de bir noktaya bırakabiliriz." Güvencesi veriyorlar.
İşte ABD budur. ABD, para ve petrol söz konusu olduğunda terör örgütü gibi davranan bir ülkedir.
Dahası bu PKK ile ABD'nin ilk kirli pazarlığı da değildir. 2017 Kasım'ında DEAŞ'lılar, ABD askerleri ve PKK'lı teröristlerin gözetiminde Rakka'dan 'güvenle' tahliye edilmişti.
Trump'ın, PYD'nin Washington temsilcisi olan PKK militanı İlham Ahmed'le kendi otelinde görüştüğü medyaya servis edilmiştir. Bu görüşmede ABD'nin Suriye'den çekilme kararı sonrasında nelerin olacağının ve İlham Ahmed'in, YPG'lilerin nasıl korunacağını öğrenmek istediği konuşulmuş. Dahası Başkan Trump, PYD yöneticisine kendilerinin Suriye rejimi ile görüşmelerine karşı çıkmayacağını da söylediğini açıklamıştır.
Türkiye'ye karşı başta ABD olmak üzere oyun üstüne oyun oynanıyor. Türkiye bu oyunun farkında olmalı ve oyunu bozmalıdır.
Türkiye, ABD'nin koyduğu kurallarla strateji oyununu oynamayı bir kenara bırakmalıdır. Kendi sert ve yumuşak gücü oranında kuracağı yeni ittifaklarla bölgede kendi aleyhine oluşacak yapılaşmalara izin vermemelidir.