ABD'nin "bitmeyen gazabı"
Orta Doğu'da İsrail kökenli, İngiliz tahrikli ABD gazabı bir türlü bitmediği gibi son günlerde, "şer" ittifaklarla yeni bir "dehşet" çehresine bürünüyor.
Üstelik, sadece Hristiyan ve Yahudi kökenli değil bu sefer açık açık İslam desteği kendisini "sinsice" gösteriyor.
Bir yanda ABD, İsrail, İngiltere gibi ülkelerin yanında Suudi Arabistan, Mısır ve irili ufaklı Körfez ülkeleri yerlerini koruyor.
Karşılarında da, Türkiye, İran, Yemen, Filistin, ve Irak gibi sorunlu devletlerin yanı sıra Rusya sıralanıyor.
Tabii ki, Çin ve diğer bazı güçler şimdilik sayılmıyor.
Sadece coğrafi değil, siyasi olarak da gizemini koruyan, pek çok meçhullerin, karmakarışık ilişkilerin, sorunların, dostlukların, ihanetlerin, çatışmaların hüküm sürdüğü Orta Doğu; her şeye rağmen cazibesini sürdürüyor.
Tarih boyu, silahların susmadığı, kalıcı barışın sağlanamadığı bölgenin "petrol" zenginliği, zaten çekim merkezi oluyor.
Böylesine sosyal, tarihsel, ekonomik, stratejik konuma sahip Orta Doğu aynı zamanda bir "bataklığı" andırıyor.
Sanki, pimi çekilmiş bombalar, Mağrip'ten Maşrik'a kadar "patlama" anını bekliyor.
Öldüren de "Allahuekber" diyor, ölen de "Allahuekber" diye haykırıyor.
Fakat, O'na sığınarak ve yüce adını anarak öldürülmenin veya ölmenin izahı zor gibi görünüyor.
Orta Doğu topraklarını bütün Peygamberlerin şereflendirmesine rağmen, bir türlü huzur ve sükun asırlardır filizlenmiyor.
Kalıcı "barış" bir türlü sağlanamıyor.
Orta Doğu'nun coğrafyası da karmakarışık bir görünüm sergiliyor.
Vahalar seraplara karışıyor...
Sanki kumların örtemediği çirkinlikler "öbek öbek" sırıtıyor.
Sessizce kümeleşiyor.
Gündüz kızgın olan kum, gece serinliyor...
Aynı soydan-soptan gelen, aynı dini paylaşan insanlar, ayrı ayrı ülkelerde birbirlerinden ayrı ve zaman zaman "düşman" olarak yaşıyor.
Her şeyden önce, "radikal Şii" saldırıları korkusu, Körfezi kaplıyor.
Bu arada, daha "özgürlük" zaman zaman gündeme getiriliyor.
Petrol ve doğal gaz zenginliğinin "güvenliği" ilk sırada yerini koruyor.
Biraz "hissi" olacak ama, sanki Osmanlı İmparatorluğu'na "ihanet'in bedeli" Orta Doğu'yu sarıyor sarmalıyor.
İnsanlar yaşarken gelişen acı tatlı olaylar ve sorunlar, dehşet uyandırıyor.
Burada dinler, mezhepler, ırklar, soylar-soplar, sefalet ve refah bir biriyle kıyasıya çarpışıyor.
İnsanlar, olaylar, sorunlar, sınırlar birbirine karışıyor.
Orta Doğu'dan fışkıran "enerji" her şeyi daha da birbirine yüklüyor.
Bütün "bu flu" yani belirsiz görüntüler, Orta Doğu'nun yeni fotoğrafı sayılıyor.
Aslında, bütün gelişmeler, petrol daha doğrusu enerji ve yollarının güven altına alınmasının anlamı çıkıyor.
Dengelerin her an değiştiği bir Orta Doğu'da, ABD'nin yıllar önce hazırladığı, sonra ülkelerin durumuna göre dizayn ettiği politikasının seyri önemli yer alıyor.
Zaten, "GBOP"in temelinde, bir yanda "Ilımlı İslam" icadı, diğer yanda İsrail'in mevcudiyetini korumak ve kollamak bu arada Körfez ülkelerini, İran'ın şerrinden arındırmak ve enerji yollarını güven altına alma gibi bir misyon yatıyor.
Dünyadaki 54 kadar İslam ülkesinin içinde yer alan 22 Arap devletinin ayrı ayrı politikalar gütmesi ve menfaatlerini veya kazanımlarını koruma gayretkeşliğinin yanında İsrail'in daima tetikte olması ve "hassas durumlardan kendine görev çıkarması" zaten Orta Doğu'nun daima kargaşa içinde olmasına yetiyor.
Bu dehşetengiz hengamede, kime dost, kime düşman olacağına bir türlü karar veremeyen çoğu kez ABD'nin "müttefik" saymadığı ülkelerle başı derde sokmak istenen dengesiz bir Türkiye'nin durumu çok tehlikeli çelişkiler doğuruyor.
"Bir gece ansızın...." ile çözümlenebilecek sorunlar bizi beklemiyor.
"Cesur" fakat "dengeli" olmak gerekiyor.