6551 sayılı yasa Ahmet Özer ve Bahçeli
Dönemin AKP’li başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 2009'da “Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi ve Demokratik Açılım” projesini ortaya koydu.
Erdoğan, 28 Aralık 2012'de Kürt sorununu çözmek için hükûmetin İmralı'da hapis yatmakta olan Abdullah Öcalan ile görüşmeler yaptığını duyurdu.
21 Mart 2013'te, Öcalan'ın mektubu hem Türkçe hem de Kürtçe olarak Diyarbakır'da Nevruz etkinlikleri sırasında okundu.
Öcalan’ın mektubunda “PKK'nın silahlı güçlerinin Türkiye topraklarından çekileceği ve silahlı mücadeleye son verildiği” yer aldı.
PKK da Öcalan'ın bu emirlerine uyacağını ve Türkiye topraklarından çekileceğini açıkladı.
Erdoğan mektubu olumlu karşılayıp, PKK'nın çekilmesiyle daha somut adımların atılacağını duyurdu.
25 Nisan 2013'te, PKK bütün silahlı güçlerini Türkiye topraklarından Kuzey Irak'a çekeceğini resmî olarak duyurdu.
Erdoğan hükümeti valilere, askere ve emniyete PKK’lıların Türkiye’yi silahları ile birlikte hiçbir müdahale yapılmaksızın serbestçe terk etmeleri için talimat verdi.
4 Nisan 2013’te aralarında Yılmaz Erdoğan, Orhan Gencebay, Abdurrahman Dilipak’ın da olduğu 63 üyeli “Akil İnsanlar Heyeti” oluşturuldu.
Recep Tayyip Erdoğan toplumun her kesimini “demokratik açılım ve çözüm süreci” projesine destek vermeye çağırdı.
AKP iktidarı tarafından hazırlanan "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" Resmî Gazetede yayınlandı.
AKP, MİT, PKK ve Öcalan ile yapılan görüşmelere katılanlar ile projeye destek verenlerin ileride yargılanmamaları için yasal koruma kalkanı sağlandı.
Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Mehmet Uçum o günlerde yayınladığı “Akil insanlar heyetinin takip sorumluluğu / siyasete sivil katkı” başlıklı makalesinde özetle şu görüşü paylaştı:
“Çağrı: Bu yaklaşımı benimseyen heyet üyelerinin birlikte ya da kendi tercihlerine göre oluşturacakları gruplar halinde elbette heyet dışındaki sivil aktörleri de sürece katacak şekilde zaman kaybetmeden girişimlerde bulunmasını gerekli görüyoruz.
Bu çerçevede çözüm süreci esas alınarak “Siyasete Sivil Katkı” girişimlerinin ülkesel ve yerel düzeylerde aktifleştirilmesi çağrısı yapıyoruz.
Siyasetin ihtiyaç duyduğu her türlü sivil katkı yapılabilmelidir.
Amaç ve Hedef: Hangi biçimde ve alanda olursa olsun yapılacak girişimlerin amacı Türkiye’nin demokrasisine aşama kazandırmak, hedefi ise çözüm ve barış sürecini demokratik bütünleşme üzerinden güçlendirerek başarıya ulaştırmak olmalı.”
Uçum’un bu çağrısı çok önemliydi ve karşılık buldu.
Çözüm sürecine destek veren birçok akademisyen terörü sonlandırmak için makaleleri ve kitapları ile görüşlerini yayınladılar.
Bunlardan birisi de görevden alınıp tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer oldu.
Çözüm sürecine kitapları ile fikri destek veren Özer’in "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" çerçevesinde derhal serbest bırakılması ve göreve iadesi gerekir.
Tabi Türkiye’de bağımsız yargı ve siyasi değil hukuki karar verecek yargıçlar varsa.
Eğer Ahmet Özer suçlu ise;
Başta 63 Akil İnsan ile o günlerde çözüm sürecine destek veren gazeteciler, siyasetçiler, akademisyenler ve iktidar mensupları da suçludur.
Ahmet Özer yargılanacaksa Öcalan’ı meclise davet eden ve af öneren Devlet Bahçeli yargılanmamalı mı?