6 milyon Türk’ün katilleri!
1821-1922 yılları arasında Balkanlar başta olmak üzere 6 milyon Türk’ün katili olanlar isyan çıkarıp Türk kanı dökmeye başladıkları için, kendi ülkesi içerisinde tehcire tabi tutulan Ermeniler için Türk milletini soykırımla suçlamaktalar.
İşin acı tarafı Türk dendi mi tüyleri diken diken olan içimizdeki bedbahtlar da bu katiller sürüsü ile işbirliğine girerek milletimizi “Soykırımı tanıma” ila başlayan, “Tazminat” talebi ile devam edecek ve “Toprak talebi ile” biteceği Ermeni diasporası, Ermenistan ve topyekûn Batı tarafından defalarca dile getirilmiş meşum değirmen çarkını çevirmek için su taşımaktalar.
Osmanlı yedi cephede yedi düvelle can derdine düşmüşken niye “Tehcir” gibi bir yükün altına girsin, akıl bunun neresinde?
Avrupa, Asya ve Afrika’da 22 milyon kilometrekarelik bir alanda yüzyıllarca tek hüküm sahibi olmayı başarmış bir akıl böyle bir akılsızlık yapabilir mi?
Yapamaz.
Yapamaz amma yapmış, demek ki mecbur kalmış!
Zaten vesikalar Rus’undan Fransız’ına, İtalyan’ından İngiliz ve Amerikalısına kadar cümle Haçlıların içimizdeki Ermenileri kışkırttığı ve onların da doğu ve güneydoğu başta olmak üzere kendilerine güvendikleri Türkiye’nin her bölgesinde Müslüman kanı dökmeye başladıkları için bu tehcirin yapıldığını ortaya koymakta.
Yalnızca Müslüman kanı döktükleri için değil, Balkanlar’dan Afrika’ya kadar cümle cephedeki Osmanlı askerinin dağılmasına sebep olmak üzere oldukları için de yapıldı bu tehcir. Kentinde köyünde çoluk çocuğunun, anne babasının Ermeniler tarafından katledildiği haberlerini alan vatan evlatları, köyünde nelerin olup bittiğini merak ettiği için askerden kaçmaya başladılar. Siz devlet olsanız tehcir yolunu seçmez de ne yaparsınız? Avrupalılar, böyle bir şey bizim başımıza gelseydi, tehcir değil toptan imha ederdik diyor amma geliyor Türk’ten mecbur kalınan tehcirin faturasını ödemesini istiyor.
Böyle tehcir olur mu?
Aynı tarihte Osmanlı Bankası’nın başında bir Ermeni vatandaşımız vardı. İstanbul Ermenilerle dolu idi. İsyan etmeyene dokunulmamaya çalışıldı. Tehcir sırasında elbette istenmeyen olaylar oldu. Amma bu hiçbir zaman “Nerede Ermeni varsa öldürün” şeklinde özetlenebilecek bir emirle gerçekleşmedi. Yine bu, ABD’nin teslim olacağını bile bile, teslim olmak için görüşme talebinde bulunan Japonlara keyfî olarak iki atom bombası atması gibi bir iğrençlik asla değildi. Bugün onlar mâsum, Türk milleti soykırımcı, öyle mi?
Şu soykırımcı Türk’e bakın ki 1915’te Ermeni soykırımı yapılıyor, 1919-20’lerde Urfa’sından Antep’ine, Maraş’ından Adana’sına Türkiye’nin her yerinde yine Ermeniler var ve yine isyandalar, yine Türk kanı dökmedeler. Soykırım oldu da, bu Ermeniler nereden çıktı o zaman? Ölüler mi hortladı, yoksa katledildi denilenler sağ bırakılmışlar da geri mi gelmişlerdi?
Batı için Türk milleti “peşin suçlu”dur. Çünkü o Müslüman olarak Haçlılara, millet olarak da kendini “üstün ırk” gören Avrupa’ya haddini bildirmiş bir millettir. Öyle olduğu için meselâ insan haklarının zirve yaptığı yer olarak pazarlanan AB üyesi Fransa, 29 Ocak 2001 tarihinde Ulusal Meclis’inde, “Ermeni soykırımını inkâr suçtur” diye özetlenebilecek bir kanun çıkartmış, yani Türk’e kendini savunma hakkı bile tanınmamıştır. Bu mealde kanunlar pek çok Batı ülkesinde mevcuttur. Hem suçlar hem savunma yaptırmazlar. Dürüst bir Batılı tarihçi çıkıp, “Türklere de söz hakkı tanıyalım” dediğinde kariyeri ve işi tehlikeye girer, anasından emdiği süt burnundan getirilir.
Türk milletini Ermeni soykırımı yaptığına ikna etmek için kolları sıvayan adı soyadı bizden içimizdeki Ermeni diasporasını tarih de, Allah da affetmeyecektir. Haçlıların katlettiği 6 milyon Müslüman Türk evladı da Mahşer günü Allah’ın huzurunda herhalde kendilerinden ayrıca dâvâcı olacaktır.