46 milyar batık nerden çıktı?
Hep yazıldı konuşuldu.
Enerji ve inşaat şirketlerinde büyük bir batağın olduğu.
Hükümet her fırsatta önemsiz küçük bir rakam olarak gösterdi.
Hatta stres testi yapıldığı ve önemli bir batağın olmadığı bile açıkladı.
Geçen hafta ilginç bir şekilde akşam üstü BDDK açıklaması gündeme bomba gibi düştü.
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu bankalara ihtar gibi bir uyarı yaparak yıl sonuna kadar 46 milyar liralık bir kredinin takibe atılmasını istedi.
Yani artık bu kredileri yüzdürmeyin takibe atın dedi.
Rakam 46 milyar. Oldukça ciddi bir rakam.
Bankalar BDDK talimatı ile bu kredileri artık daha fazla yüzdüremeyecek. Takibe atmak demek artık yasal süreç başlıyor. Bu süreçten geri dönüş ancak borçlunun gelip parayı ödemesi ile mümkün. Zaten borçlu ödeyebilseydi bugüne kadar öderdi.
Bunlara yapılandırma da para etmedi. Zaten etmeyeceği bankacılar tarafından hep dile getiriliyordu. Şirket yüzde 10 faizle aldığı bir krediyi ödeyemiyor ise yüzde 25 faizle yeniden yapılandırma ile nasıl ödesin ki?
BDDK'nın bu uyarısı yerinde ve sağlıklı. Ancak sağlıklı olmayan BDDK'nın neden bu kadar beklediği veya bankaların bu batık olarak adlandırılan kredilerin bankalar tarafından yüzdürülmesine izin verildiğidir.
Bankaların bu kredileri resmen yüzdürdüğü herkes tarafından biliniyordu. Ekonomistler bunu her fırsatta dile getiriyordu.
Hatta yılbaşında bir bankanın genel müdürü bankalarda zombi krediler var demişti.
Gelelim yanıt aranan soruya:
BDDK bu zombi kredilere neden bugüne kadar izin verdi. Neden bankaların yüzdürmesine göz yumdu.
Dahası neden şimdi yılbaşına kadar 46 milyarlık alacağı takibe atın dedi?
Bununla ilgili bankacılık kulislerinde iki farklı iddia var.
Bunlardan biri IMF ile gizli görüşmeler yapıldığı ve bunun IMF tarafından istendiği. Ben şahsen bu olasılığı saçma buluyorum. IMF'nin böyle bir misyonu yok. Bu işi gizli kapaklı yapmaz yapmasına da ihtiyaç duyulmaz.
Geriye kalan senaryo bankalara gözdağı.
Türkiye Bankalar Birliği bu batık kredilerde kamu borcu olmadığını açıkladı. Krediler özel sektöre ait enerji ve inşaat projelerinindi.
Bu batık kredinin hangi bankaların elinde olduğunu herkes biliyor ama isim telaffuz etmiyor.
Ancak bu kredilerin son dönemde Merkez Bankası'nın faiz indirimine rağmen faizleri kamu bankaları seviyesine çekmeyen ve piyasaya kredi vermeyi neredeyse durduran bir iki özel bankalara ait olduğu biliniyor.
Hükümet bu özel bankalara bir nevi gözdağı mı verdi?
Hükümetin ne mesaj verip vermediğini bilemeyiz ama bu bankalar için ciddi bir uyarı ciddi bir operasyon olduğunu söyleyebiliriz.
Zaten bu açıklamadan hemen sonra bazı bankaların hemen konut kredilerini aşağı çekmeye başladığını gördük.
Basın açıklaması yaparak ekonomiye destek için konut kredisi oranlarını düşürdüklerini söylediler. Üstelik bugüne kadar inşaat sektörünün ekonomiye hiçbir katkı sağlamadığını açıklayan ve bu görüşü benimseyen bankalar.
Yine bir başka ilginç gelişme ise daha düne kadar konut kredisine kırk dereden su getirttiren yani vermemek için her türlü bahane uyduran yerli sermayeli bir banka adeta kamu bankaları gibi olmaya çalışıyor. Oranlarını ciddi bir şekilde düşüren banka, yapılandırma da dahil önüne gelen herkese konut kredisi veriyor.
Sanki birilerine mesaj vermek istiyor: Bakın bende konut kredisi veriyorum diye!
Türkiye'de ekonomiyi sadece inşaat sektörü ile düzelteceğini düşünen bir iktidar sonunda bankaları da kendine benzetmeyi başardı.
Tebrik ederim.