28 Mayıs'ı kim kazanabilir?..

28 Mayıs'taki cumhurbaşkanlığı seçimini "kim kazanacak" sorusuna doğru yanıt verebilmek için, 14 Mayıs seçimlerinde "kim kazandı, kim kaybetti" sorusuna da karşılık bulmak gerekiyor...

Deyim yerindeyse, amansız bir mücadele yaşandı 14 Mayıs'ta... Çünkü "14 Mayıs'ı kim kazanacak" tartışmalarının perde gerisinde, "kim hangi beklentiye odaklandı, içte-dışta kim neyi amaçladı, kim nereden nemalanmayı planladı ve kimler kazançlı çıkacak" soruları da kafa karıştırıyordu...

Milletvekili seçimleri açısından bakılırsa kazanan ortada...

21 yıllık iktidarındaki tüm yıpranmışlığa, erozyona ve metal yorgunluğuna rağmen, (hem de deprem bölgesi gibi hiç beklenmedik yerlerdeki oy patlaması) nedeniyle bir kez daha AKP kazandı... Yalnız o değil, tüm partiler oy kaybederken anketlerde dip yaptığı öne sürülen MHP yüzde 10'nun üzerine çıkınca, HÜDA PAR, Refah ve DSP ile birlikte Cumhur İttifakı da kazanmış oldu...

Parlamentoda elde edilen Cumhur İttifakı çoğunluğu, "seçimin kaybedenleri kim" sorusuna da yeterince yanıt veriyor...

Karşı cephede sadece Millet İttifakı yok... Geçmiş seçime göre oy oranı yüzde 12'lerden 8'lere düşen HDP'nin dışında, 14 Mayıs seçimlerini kurtuluş ve "özgürleşme" dönemi olarak planlayan PKK da kaybetti...

"Cumhuriyeti dönüştüreceğiz" diyen HDP'nin kışkırtıcı borazanları, yurt dışına kaçmış terör unsurları, bunların Amerikan ve Alman vakıflarınca beslenen tetikçi internet siteleri ve tabii ki, kaset zırvalarıyla itibar cellatlığı yapan ahlaksızlara destek veren FETÖ'cüler de seçimleri kaybetti...

Hasan Cemal'in "yetmez ama evet"çiliğe, oradan da HDP'den vekil adaylığına giden süreçte kaybetmesi gibi, cumhuriyetle, Atatürk'le, Aydınlanma Devrimi ile kavga eden liboşlar, dönekler, kinci cumhuriyetçiler ve Truva kısrakları da seçimi kaybetti...

İTTİFAK, REHAVET, HANDİKAP...

Hiç kuşkusuz tüm tahminleri uydurma çıkan anket firmaları, algı operasyonuna hizmet eden yandaş, candaş medyanın tetikçileri, troll orduları ve kafa bulandıran sinsi cepheler de seçimin kaybedenleri...

Kazanabilecekler için ise seçim-seçmen ilişkisindeki erozyonu tetikleyen sorunların da ortadan kaldırılması gerekiyor;

14 Mayıs seçimlerine katılım yüksek görünse de, 9.5 milyon yurttaşın neden sandığa gitmediği anlaşılamıyorsa, gidişatı değiştirecek bu kitlenin kaygılarının ortadan kaldırılması artık daha çok önem taşıyor...

Bu kadar büyük bir kitle niçin yoktu acaba sandık başında;

Siyasetin yalanlarından mı, ülkenin kötü yönetilmesinden mi, gidişattaki umutsuzluktan mı, seçenek yaratılamamasından mı, Atatürk'e-cumhuriyete yönelik her cephedeki saldırılardan mı, AKP ya da muhalefete tepkiden mi, yoksa bölücü-gerici tehdidin zaman zaman yükselmesinden mi?..

Hiç kuşkusuz sadece 9.5 milyonluk kitlenin ikna edilmesi açısından değil, bir milyondan fazla oyu geçersiz kılan gerekçelerin de ortadan kaldırılması için de, eğitici uyarıların acilen yapılması gerekiyor...

Son 30 yıldır neredeyse her seçimde gündeme gelen oy çalındığı iddialarının ortadan kaldırılmasının tek çaresi de, tabii ki sandığa sahip çıkılması...

Bunun Twitter siyasetiyle yapılamayacağı ortadaysa ve Cumhur İttifakı'ndaki 6 parti dışında seçime giren 30 partinin sandığa yeterince hâkim olamadığı da anlaşıldıysa, "seçimi kim kazanacak" sorusunun bir yanıtı da işte bu çıkmazın giderilmesine bağlı...

50 artı 1 gibi baraj sisteminin de olmadığı ikinci turda, tek oy fark atan bile seçimi kazanacağına göre, sandık hâkimiyeti her parti açısından yaşamsal önem kazanıyor...

Muhalefetin bu alanda ezeli rehaveti ve beceriksizliği de ortada olduğuna göre, "seçimi kim kazanacak" sorusunda her partiyi zorlayan gerekçeler de diken üstünde...

KILIÇDAROĞLU'NUN ZOR MÜCADELESİ...

Evet; neredeyse her seçimde yaşanan yukarıdaki sıkıntıların giderilmesi "28 Mayıs'ta ipi kim göğüsleyecek" sorusunun karşılığını da ısrarla sorgulatıyor...

"Kim başaracak" sorusunun yanıtı ortadadır aslında;

AKP hiç kuşkusuz hem iktidarı halen elinde bulundurması, hem medya ile sahadaki etkinliği, hem de sandıktaki hâkimiyeti açısından bir kez daha avantajlı görünüyor...

Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu'na 5 puan fark atması da bu avantajı ileri noktaya taşıyor...

Bu arada, 14 Mayıs seçiminde Meclis çoğunluğunu AKP'nin alması da, "acaba cumhurbaşkanlığı başka, iktidar başka partide olursa, istikrar sorunu ortaya çıkar mı" gibi bir soru üzerinden AKP'deki avantajı güçlendiriyor...

AKP'nin handikaplarına gelince, HÜDA PAR'ın Meclis'e girmesi AKP için sıkıntı olmaya devam edecek...

Ve tabii ki sandıklarda yaşanan şaibeler de iktidar partisini her koşulda şüpheli konuma getirdiği için, muhalif seçmenin ve parti örgütlerinin dikkati daha da yoğunlaşacak...

Muhalefete gelince; onlar MHP'nin yüzde 10'un üzerine çıkmasının, ATA İttifakı, Zafer Partisi, Büyük Birlik ve benzer oluşumların milliyetçi oyları nerdeyse yüzde 30'a ulaştırmasının enerjisiyle de mücadele edecekler...

Millet İttifakı'nın diğer unsurları bilinmez ama, yüzde 10'a ulaşan İYİ Parti, Kılıçdaroğlu'nun milliyetçi vurgularla başlattığı propagandanın en büyük destekçisi olacak...

Bu propagandanın etkili olması için sadece sandığa gitmeyen Atatürkçü-milliyetçi, kararsız ya da protestocu kitlenin ikna edilmesi yetmeyecek...

CHP liderinin; partilileri de küstüren kendi davranış ve söylemlerini değiştirmesiyle birlikte, (parti içinde hem kendisine, hem de partinin ideolojisine, örgütlerine çelme takarak tabanı öfkelendiren) Truvaları temizlemesi, vekilliklerin DEVA ve Gelecek gibi partilere kaptırılması nedeniyle kızgın olan örgütleri de ayaklandırması gerekecek...

Evet; meclis çoğunluğu, iktidar gücü ve 5 puanlık farkın dezavantajıyla sandığa giden Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanması için ittifak unsurları, kızgın parti örgütleri ve protestocu milyonlarca seçmeni de ikna etmesi zorunlu...

HDP ve benzer partiler Kılıçdaroğlu'na desteği yinelerken ve PKK'nın provokatif açıklamaları pervasızca sürerken; gecikmiş "vatan, beka" vurgularının etkili olması hem yukarıdaki "olmazsa olmazlar"ın sonuçlarına, hem de tüm muhalefetin olağanüstü biçimde seferber olmasına bağlı...

Yani, Bandırma Vapuru'ndaki azim ve kararlılık da lazım 28 Mayıs'ta...

Bu kapsamda; Kuvvacıların cesaretini Anadolu'ya taşıyarak işgale, esarete son veren Gazi'yi bir kez daha saygıyla anarken, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramınız" kutlu olsun...

Yazarın Diğer Yazıları