2021 için umut var mı?

Yahya Kemal'in deniz türküsü şiirinin sonu; "insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Mısrası ile bitiyor. Son iki senedir, halkın refahını olumsuz etkileyen ekonomik krizin üstüne bu senede pandemi bindirince 2020 yılı kayıp yıl oldu. İstikrar ve huzur içinde bir 2021 umut etmek istiyoruz.

İstikrarın şifreleri, demokrasi, hukuk, ekonomik ve siyasi istikrardır.

Güne bakınca, hayal etmenin bile ne kadar zor olduğunu görebiliyoruz.

Siyasi iktidar Hukuk reformu dedi ve fakat arkasından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uyulmayacağını dile getirdi. Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Bu gidişi tersine çevirmek şimdilik zor görünüyor.

İnsan hakları ve siyasi özgürlükler endeksinde Türkiye 2017 yılından beri özgür olmayan ülke statüsüne geçtik. Başkanlık rejimi değişmeden, yeniden özgürlük statüsüne geçmek mümkün değildir. Ayrıca iktidarda tutunmak için 2021 yılında daha çok muhalifi susturmak isteyecektir. İç işleri bakanının mahkeme kararı olmadan dernek ve vakıflara kayyım atayacağı yasalaşması da özgürlüklerin daha çok tırpanlanacağını gösteriyor.

Çin'de demokrasi yoktur. Mülkiyet haklarında sınırlama vardır. Ama yasalar ve kurumlar istikrarlıdır. Sermaye de emekte ona göre pozisyon alabiliyor. Bizde yasalar ve kurumlar yerinden oynadı.Yasalar çok sık değişiyor. Belirsizlik arttı. Yeni yasayı bir yıl içinde değiştirmesi hiçbir iktidardan bekleyemezsiniz.

Ekonomiye gelince, 2021'e devreden en riskli üç sorun var... Döviz sorunu, dönmeyen kredileri ve işsizlik.

2021'de Merkez Bankası, enflasyonun üstünde Türkiye'nin risk primini karşılayacak bir reel faiz politikası devam ederse, portföy yatırımları olarak yabancı sermaye gelir. Ayrıca Turizm gelirlerinde de bu seneye göre artış olacaktır. Cari açık bu seneye göre daha düşük kalır.

Dış borçlarda, bankaların ve özel sektörün yurt dışında ihtiyaten tuttukları dövizlerinin olması gerekir. Bu nedenle bir temerrüt sorunu olmaz.

Döviz sorununda en büyük handikap, Biden ile AB'nin anlaşarak Türkiye'ye daha büyük yaptırımlar uygulamasıdır. O zaman yeni bir kur şoku yaşayabiliriz. Türkiye'yi kaybetme riski olduğu için bunu yaparlar mı? Bu alanda Türkiye'nin batıdan kopması için elinde fazla seçenek yoktur. Ayrıca CAATSA yaptırımlarını kişiselleştirebilirler.

Ama ne yaparsak yapalım, 2021 yılında İMF'ye gideriz.

Bu BDDK pandemi nedeni ile kredi hacmini genişletmek, kredi versinler diye aktif rasyosunu yüzde 100 yapınca, özel bankalar riskli kredilerden kurtulmak için mevduatı daralttılar. Sonradan BDDK bu kararını kaldırdı. Ancak bankalar zarar gördü. Bu sene dönmeyen krediler oranı yüzde 4,2'dir. 2020'de pandemi nedeni ile birçok firma kapandı, esnaf para kazanamadı. 2021'de işsiz sayısı da artacak. Kur artışları döviz borcu olanların borç yükünü artırdı. Bu nedenlerle 2021'de dönmeyen krediler oranı artacak. Ancak bankaların karlarında bir düşme olur. Kriz olmaz.

İş aramayan ve fakat iş bulursa çalışmaya hazır olan fiili işsizleri de katarsak, 2020 yılı 8,5 milyon işsizle kapanacak. Fiili işsizlik oranı da yüzde 23 oldu. Pandemi nedeniyle işten çıkarma yasağı kalkarsa, birçok işçinin döneceği şirket kalmadı. Bir çoğu da daralmaya gidecektir. 2021 de fiili işsiz sayısı 9,5 milyona çıkacaktır. Fiili işsizlik oranı da yüzde 28'e çıkacaktır.

MB beklenti anketinde 2021 büyüme oranı yüzde 3,8, İMF'nin tahmini yüzde 5'tir. Büyüme bu seviyelerde olur. Ancak talep artışına dayalı bir büyüme yaşıyoruz. Bizde tasarruf oranı düşük olduğu için talep artışı kısmen gelir artışı ve kısmen de servet azalması yoluyla olur. Dahası net dış borç ödüyoruz. Bu da servet azalmasına neden oluyor.

Enflasyona gelince, reel faiz devam etmezse kur artışı enflasyona daha hızlı yansıyor. Reel faizin ise talebi kısıcı etkisi de var. 2021 yılında TÜFE'nin bu seneki gibi devam etmesi, yüzde 14 yüzde 15 seviyesinde olması beklenir.

Son söz; Tren raydan bir dakikada çıkar ve fakat raylara dönüşü uzun sürer. Ekonomi bir defa raydan çıktı. Kısa sürede istikrar yoluna giremez.

Yazarın Diğer Yazıları