2015’te olası iç ve dış siyasi gelişmeler
Yeni yılın ilk yazısında sizlere kolaylık olsun diye falcılık yapmaya, yeni yılda olabilecekleri yazmaya, karar verdim. Özetle Türk basınının bir bölümünde, işkembeyi kübradan atılan palavralara inat, bu yıl içinde sizlere dış politikada olabilecekleri yazmak istiyorum. İç politikada her şey çok açık. Benim yazmama gerek yok, her gelişmede de siz hayret edeceksiniz. İsterseniz ABD’den başlayalım.
ABD Başkanı Obama, işaretini verdiği gibi komünist Küba ile ilişki kurup, bu ülkeye ziyaretlerin yolunu açacak. Bu girişim Florida eyaletine yerleşik, Küba’dan kaçan Castro aleyhtarlarını rahatsız edeceği gibi, çok sayıda İspanyol asıllıyı memnun edecek. Bu arada ikinci önemli olay, İran ile ilişkilerin normalleştirilmesi. Bu hem Obama aleyhtarı İsrail’e, hem de Amerika’daki İran asıllılara yarar sağlayacak. Suriye konusunda ise IŞİD tehdidi karşısında, şimdilik Amerikalı ve Suriyeli askeri yetkililer, iş birliği yapmaya başladılar bile. Tabii bu durum, nerede sona erecek göreceğiz.
ABD’nin aleyhine gelişme ise Rusya ile Çin’in, yeni bir ittifak içine girmesi. Rusya, kendisine yönelik baskılara karşılık, Çin ile ekonomik ve siyasi ittifak yarattı. Bu da dünyada uzun süredir var olan, tek süper güç olayının, sona ermesi demektir. Bu grubun ilk saldırısının, Amerikan dolarına karşı olması bekleniyor. Bir de, ekonomik transferlerde, yeni bir sistemi devreye sokmaya çalışıyorlar. 2015 içinde ne kadar başarılı olacaklar göreceğiz.
Uzun süredir dondurulmuş durumda olan Türk-ABD ilişkilerine gelince; bu fasılda bizi ilgilendiren en güncel konu, cemaat lideri Gülen’i talep eden Ankara’nın isteği. Bana göre Washington, bu talepte kıvıracak veya yerine getirmeyecek. Bunu AKP’liler de gayet iyi biliyor ama gündemi etkilemek amacıyla ısrar ediyor ve canlı tutuyorlar. İkinci önemli nokta, AKP’lilerin desteklediği radikal Müslüman örgütler olayı. Zaten Hamas konusunda Erdoğan’ın kardeşleri Washington’un tüylerini, diken diken ediyor. Hamas liderinin Tahran’a gönderilmesinde bizimkilerin oynadığı rol de Amerikalıları rahatsız etmiş durumda. Geçen hafta Hamas liderinin nasıl Tahran’a yerleştirildiğini anlatmıştım. Bu duruma ABD Dışişleri Bakanlığı resmen tepki gösterdi.
2015 içinde beklediğimiz önemli başka gelişme, Kıbrıs konusunda olacak. Kuzey Kıbrıs’ın Rum yönetimi ile birleşme görüşmelerinde daha önce ayak dirediği konuları bir kenara bırakması bekleniyor. Bunda doğal olarak Washington’un baskısını da unutmamak gerek. Son Akdeniz’in güneyinde gaz çıkarılması ve bunun Avrupa’ya sevki konularında da tek engel Türkiye olduğuna göre, bu engel bir şekilde ortadan kaldırılacak.
İç politikaya yansımalara gelince. Bence 2015 yılında Kürt bölgelerine özerklik ve Abdullah Öcalan’ın dışarı çıkması sonucu, saraylarda oturanların ipi de çekilecek gibi. ABD, yaklaşık 20 yıldır PKK’nın özerkliği üzerinde çalışıyor. AKP’ye de terör örgütünün isteklerini kabul ettirtmişe benziyor. Gördüğünüz gibi ülkenin o bölgesinde devlet varlığına rastlanmıyor. Terör örgütü karakol kurup asayişi sağlıyor. Onlardan iktidar, asayişi sağlamasını da isteyebiliyor.
2015 seçimlerinde PKK partisi seçime bağımsız adaylarla girmek yerine parti bayrağı altında seçime girip, yüzde 10 barajını aşamazsa doğal olarak oyları birinci parti olarak seçimden çıkması muhtemel AKP’ye yarar sağlayacak. Yani onlara akacak. Belki de bu durum Erdoğan’ın uzun süredir sabırsızlandığı anayasa değişikliğine de olanak sağlayacak. Bunlar siyaseten gözle görünen veya beklenen gelişmeler. Aslında Türkiye’ye en az siyaset kadar zarar verecek bir başka konu da ekonomi.
Önümüzdeki aylarda seçim öncesi olmasına karşılık, yeni vergiler, gizli enflasyon, dış borç ödemeleri ücret artışlarındaki komik rakamlar, ekonominin itici güçlerinden biri olan inşaat sektöründe beklenen enflasyonlar, dolardaki yükseliş falan, herkesin kesesine zarar verecek. Tüm toz bulutu ardından bakalım yolumuzu bulabilecek miyiz?