2013 balyozu!

Türkiye, 2013 yılına, ABD-İngiltere ve İsrail’den oluşan koalisyonun yörüngesine tamamen oturarak girdi. Öyle ki, Türkiye’nin Başbakanı, kısa zaman önce ailecek görüştüğü komşu ülke Suriye’nin devlet başkanına, yanında silahlı muhalefetin lideri de olduğu halde “Defol git” diyebildi.
CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, bu konuda “Silahlı gruplara destek vererek meşru olmadığınızı ortaya koyarsınız. Bugünkü uluslararası hukuku esas kabul edersek destek verenlerin de meşruiyeti tartışılır. ‘PKK temsilcisi de meşrudur’ diyene ne diyeceksiniz” diye sordu.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ise
“Türkiye’nin, İsrail’in NATO faaliyetlerine katılımına ilişkin vetosunun, kısmen kaldırıldığı iddia edilmektedir. Türkiye’nin İsrail’in değirmenine su taşıdığı bu tarz bir durum bizim için şüphesiz sürpriz olmamıştır. Zira hatırlanacağı üzere 2010 yılında İsrail’in yıllardır beklediği OECD üyeliğinin yolunu açan da AKP iktidarı olmuştu” dedi.
Büyükataman “Bu kimliksiz, şahsiyetsiz, karaktersiz dış politika uygulamaları ile ilgili akla ilk gelen örnekler; Peygamber Efendimize yönelik aşağılık karikatürlerin yılmaz savunucusu Rasmussen’in Türkiye’nin oluru ile NATO Genel Sekreteri seçilmesi, ‘NATO’nun Libya’da ne işi var’ açıklamasının hemen bir gün sonrasında Türk topraklarının Libya operasyonu için NATO’nun kullanımına açılması, daha düne kadar ’kardeşim’dediği Esad için bugün kullandığı nefret dilidir” diye konuştu.
Tabii MHP ve CHP milletvekillerine de sormak gerekir; “Madem öyle siz Libya tezkeresine niçin onay verdiniz?”

***


Bir de “one minute” tiyatrosu var! Biz bu olayın, Tayyip Erdoğan’a uluslararası bir başarı kazandırmak girişimi olduğunu ve İsrail ile danışıklı düzenlendiği iddiasındaydık. Sonradan Kissinger, Tayyip Erdoğan’ın kendisine, “İslam dünyasının lideri olmak için İsrail ile kontrollü bir gerginlik politikası takip edeceğim” dediğini açıklamadı mı?
AKP iktidarı, İsrail’in OECD ve NATO üyeliğine yol açarak bu iddiamızı doğrulamadı mı? AKP iktidarının İsrail’e karşı mücadele ettiğini iddia edenler, İsrail’in destekçisi konumuna düşmediler mi?
İşte Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, “Kürecik’teki üssün komutanı Yunan asıllı, ABD’li bir general. Bizim Türk generallerine emir vermektedir. Füze kalkanına komuta edecek olan bu yabancı komutanların parmağı, Kahramanmaraş’a, Gaziantep’e ve Adana’ya yerleştirilecek olan füzelerin tetiğindeyken, bu füzeleri kime karşı kullanacaklar. Yunanistan’a mı, yoksa İsrail’e mi. Hayır, tabii ki Müslümanlara karşı kullanacaklar” diyor..

***


Ve bunlarla birlikte, Türk subayları, sahteliği 26 ayrı raporla ispatlanan dijital verilerle mahkum edildi.. Mahkum edilenlerden Hüseyin Topuz, Hasdal cezaevinden yazdığı mektupta, “Türk askeri pusuya düşürüldü. Bu bir terör saldırısından daha kötüdür, bu millete, bu vatana, bu toprağa, bu bayrağa sadakatle, onurla, şerefle ve gururla hizmet etmiş olan bu milletin çocuklarına adeta düşman askeri muamelesi yapılarak bir hukuk cinayeti, bir hukuk katliamı gerçekleştirildi” diyor.
Sahi Ergenekon ve Balyoz davaları düşman askerlerine, düşman ülkelerin yetiştirdiği aydınlara karşı açılmış olsaydı, 2008 yılında hazırlanmış belgeleri 2003 yılında hazırlanmış gibi göstererek onları mahkum etmek mümkün olur muydu? Dünya bu adaletsizliğe sessiz kalır mıydı?
Hem Türk karakteri, düşmana karşı saygılı davranmayı gerektirmez miydi? Alparslan’ın Romen Diyojen’e, Mustafa Kemal Paşa’nın Yunanlı general Trikopis’e gösterdiği alicenaplık, ders kitaplarında bu ülkenin çocuklarına örnek olarak öğretilmez miydi?
Peki düşmana gösterilmeyen, Abdullah Öcalan’a bile gösterilmeyen adaletsizlik, Türk subaylarına ve aydınlarına karşı nasıl gösterilebildi? Nasıl, Genelkurmay Başkanı sanık, terörist başı tanık olarak kabul edilebildi?
Bunun sebebi, yazıya girerken belirttiğim gibi Türkiye’nin artık koalisyon yörüngesine girmesidir. Koalisyonun beyni İngiltere, yardımcısı İsrail, uygulamacısı ABD’dir. Türkiye’yi yönetenler bu yörüngeden bir santim bile sapamıyor. Siz bakmayın, ABD basınının “Türkiye yanlış istikamete gidiyor” diye yazmasına! Bu haberlerle hem iktidara uyarı yapıyor, hem de Türkiye’deki iktidar destekçilerini uyutmaya çalışıyorlar.. Türk Milleti, 2013’te bu gerçeklerle yüzleşmek ve hakkından gelmek zorundadır.

Yazarın Diğer Yazıları