Zimmetli mahkûmiyet
Gazetecilik meslek hayatımın 50. yılında ilk kez "köşe yazım" nedeniyle hâkim karşısına çıktım. Türk hukuk tarihinde görülmemiş şekilde açılan bu davamın öyküsünü anlatacağım.
26 Temmuz 2018 tarihinde Yeniçağ Gazetesinde ve web sayfasında yayınlanan yazımın başlığı şöyleydi:
"40 milyon erkek 400 bin erkekcik"
Yazımı okuyan Oğuzhan Doğrul isimli 26 yaşındaki okur bana hakaretler içeren bir dilekçe yazarak aynı gün Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi CİMER'e "Gerekli soruşturmanın başlatılmasını arz eder, saygılar sunarım vesselam…" talebi ile gönderiyor.
Gazeteci yazar olarak,
- CİMER yetkililerine 30 Temmuz 2018 Saat: 00:34:40'da zimmetleniyorum.
- 30 Temmuz 2018 tarihinde saat 17:05:13'de Adalet Bakanlığına sevk ediliyorum…
- 31 Temmuz 2018 tarihinde saat 08:44:08'de Adalet Bakanlığına zimmetleniyorum…
- 31 Temmuz 2018 tarihinde saat 09:45:46'da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına sevk ediliyorum…
- 01 Ağustos 2018 tarihinde saat 13:51:33'de Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına zimmetleniyorum…
İşte, CİMER tarafından zimmetlendiğimi gösteren ve gizli tutulan resmi belge...
Değerli okurlarım,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı basın suçları soruşturma bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Bülent Demirbilek tarafından 2018 tarih ve 89858 dosya numarası ile soruşturma açıldığını tebliğ aldım.
Ankara Çankaya Emniyet Müdürlüğüne giderek ifade verdim
Cumhuriyet Savcısı Demirbilek, "zimmetli" Orhan Uğuroğlu'nun yazısı hakkında Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açtı.
Savcının mahkemeden istemi şöyle:
"5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 216/2 maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, suç sebep ve saikleri, fiilin neticeleri, sanığın amacı göz önüne alınarak cezalandırılmasına…"
Suç şöyle:
"Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama…"
13 Mart 2019 tarihindeki ilk duruşmam için Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesinde hâkim hanım Bilge Işık'ın karşısındaydım.
Ve 50 yıllık gazetecilik hayatımdaki ilk basın yargılaması nedeniyle bayağı da heyecanlıydım.
Yeniçağ Gazetesi Hukuk Müşaviri Temel Köz de avukatım olarak duruşmaya katıldı.
Yaklaşık 4 dakika savunma yaptım ve yazılı savunmamın ekine de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve dönemin başbakanı Binali Yıldırım'ın da benim gibi "bedelli askerliğe karşı" olduklarını vurgulayıp buna dair söylemlerini ve bazı sivil toplum kuruluşlarının açıklamalarını yaklaşık 20 sayfa delil olarak koydum.
Savunmamın sonunda şikâyetçi Oğuzhan Doğrul'un duruşmaya gelmediğini vurgulayarak duruşmaya davet edilmesini talep ettim ve beraatımı istedim.
Hakim Bilge Hanım, "Karar vereceğim dışarıya çıkın" deyince baktım ki Avukat Temel Bey çıkıyor ben de onu takip ettim.
Mübaşir kapıyı kapattı.
Temel Bey, daha ilk duruşma…dedim ancak bu kadar hızlı karar nasıl verilir diye cümlemi tamamlayamadım.
Kapı açıldı mübaşir yaklaşık 30 saniye sonra tekrar duruşmaya davet etti.
Hâkim Bilge Hanım kararı şöyle açıkladı:
"HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere:
Sanık hakkında sübut bulan Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama suçundan eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 216/2 maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, suç sebep ve saikleri, fiilin neticeleri, sanığın amacı göz önüne alınarak 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığın duruşmada gözlemlenen olumlu tutum ve davranışları lehine takdiri indirim sebebi olarak kabul edildiğinden verilen cezanın TCK.nun 62. Maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak 5 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığın sabıkasız oluşu ve bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemeye kanaat geldiğinden 5271 sayılı CMK'nın 2312/5 maddesi uyarınca sanık hakkında verilen HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA
CMK 231/8 maddesi uyarınca sanığın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına,
Sanığın denetim süresini herhangi bir yükümlülük getirmede geçirilmesine…"
Değerli okurlarım,
Yer darlığından kararı özetledim.
"Zimmetli mahkûmiyet" yıldırım hızıyla sadece 4 dakikada bu karar ile sonuçlanınca, "İlk duruşma müşteki yok, itiraz ediyorum" dedim.
Hâkime Hanım, "Üst mahkemeye itiraz edeceksiniz" dedi ve kâtip Duygu Avcu 30 saniyede yazılan 3 sayfa gerekçeli kararı avukatıma verdi.
"Zimmetli sanık" olarak beni yargılayan hâkim 5 sayfalık yazılı savunmamı, 20 sayfalık delillerimi 30 saniyede okudu ve 3 sayfalık kararı yazdırdı.
Dünyanın en hızlı yargılaması olarak sanırım Guinness rekorlar kitabına girmeyi hak kazandım.
Yarın Ağır Ceza Mahkemesine yaptığımız itirazın neticesini yazacağım.
Bu arada şunu da duyurayım.
Yeniçağ Ankara büromuza sivil polis memuru geldi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/68864 dosyası için yarın (12 Aralık 2019) tarihinde saat 10'da beni alıp "mevcutlu" olarak Ankara adliyesine götürecek. Saat 11.00'de SEBGİS ile canlı bağlantı ile savcıya ifade vereceğim. Bana tebligat yapılmadan böyle bir uygulama ne anlama gelir bilmiyorum.