Zeytine sınırlama kimin dayatması?
Türkiye'de iyi giden ne varsa, siyasi iktidarlar müdahale ediyor ve durumu tersine çeviriyor!
Meselâ, Türk sinemasında bir gelişme mi oldu? Siyasi iktidar, Amerikan filmlerine getirilen kısıtlamayı kaldırıyor ve bir bakıyorsunuz ki, bütün sinemalar Amerikan filmi gösteriyor!
Türk sinemasının en değerli isimlerinden Cüneyt Arkın'ın meseleyi takip etmesi sayesinde işin aslı ortaya çıkıyor!
Meğer Baba Bush, ilk görüşmelerinde Turgut Özal'dan Amerikan filmlerine her türlü sınırlamayı kaldırmasını istemiş, o da bu ricanın gereğini yerine getirmiş!
***
Türkiye, buğday, pancar gibi ürünlerde kendi kendine yetecek durumda mıydı? Evet, hatta ihracat potansiyeli de vardı.
IMF, kredi musluklarının azılması için Türkiye'ye "15 gün içinde 15 yasa çıkarın" diye baskı yaptı. Milletvekilleri göz yaşartacak derecede fedakârlık göstererek "geceli gündüzlü" çalıştı ve yasaları çıkardı. Buğday ve pancar tarımı sınırlandırıldı. Ekim yapmayan çiftçiye AB fonlarından gönderilen para dağıtıldı. Çiftçi, çalışmadan kazanmaya alıştırıldı!
Endüstri Bölgeleri Yasası'nı, hatırlıyor musunuz? Bu yasa, 2001 yılında Cargill tarafından hazırlanmış, Yabancı Sermaye Derneği tarafından Türkçeleştirilip Başbakan Ecevit'in önüne konulmuştu. Haberi manşetten yayınlamıştım!
Sonradan Güler Kömürcü'nün yazdığına göre "19 Ocak 2001 tarihinde Bülent Ecevit, ABD Başkanı George Bush ile görüşürken, görüşmede bulunan ABD Ticaret Bakanı Donald Evans, Cargill'in sıkıntılarının kaldırılmasını istemişti! AKP hükümeti ise ABD Başkanı George W. Bush'un Başbakan Tayyip Erdoğan'dan aynı talepte bulunması ile Cargill Fabrikası'nın bulunduğu alanı 'özel endüstri bölgesi' ilan etti.
Bush, geziden önce Erdoğan'a mektup göndererek Şeker Kanunu'nda yüzde 10 olan glikoz kotasının artırılmasını da istemişti. Erdoğan da kotayı yükselten bir tasarı hazırlatarak ABD gezisi öncesinde Bakanlar Kurulu'nun imzasına açtı."
***
Bunları neden hatırlattım. Şimdi de Türkiye'nin en stratejik ürünlerinden biri olan zeytinle ilgili koruma yasası değiştirilmek isteniyor. Binali Yıldırım, savunma yaparken, "Sanayi bölgesindeki zeytin alanlarının üç kilometre yakınına kadar asla hiçbir tesis yapılmayacak. Ancak üç kilometreden daha fazla mesafede yapılabilecek. Zeytin mi daha önemli, yapılacak tesis mi daha önemli Türkiye'nin geleceği açısından? Bir kaşık suda fırtına koparmamak lâzım. Vatandaş istemiyorsa, istemediğini zorla yapacak halimiz yok" diyor!
Siyasi iktidarlar, olmayacak bir işin arkasında inatla durduğu zaman sonunda anlaşılıyor ki Amerikalılara söz vermişler!
İşte Kemal Kılıçdaroğlu söyledi; "2002'den bu yana 6 kez zeytin ağacının katliamıyla ilgili yasa tasarısı getirdiler. Şimdi 7 oldu. 6 kez reddedildi, şimdi getiriyorlar. Neden? Maden arayacaklar, madencilerin isteği üzerine. Ya maden yerin üstünde, bırak yerin altındakini!"
Sebep, madenciler de değil!
Peki zeytin alanlarını sınırlandırmak istemelerinin sebebi ne?
Yusuf Yavuz, "Toprak Biterken" kitabının yazarı Erhan Ünal'ın zeytin ve zeytinyağı üretimine yönelik ilk darbenin 1950'li yıllarda margarin dayatmasıyla başladığını belirterek, "Türkiye'ye giren palmiye yağı miktarının 1.7 milyon ton olduğu tahmin ediliyor ve miktar sürekli artmakta. Yurda giren gerçek palmiye yağı miktarlarını bilebilen var mı?" diye sorduğunu yazdı.
***
Evet zorla değil yasayla yapmaya çalışıyorlar! Zoru sonra kullanacaklar! Kısacası artık Amerikalılar, Türkiye'nin ne üreteceğine ne yiyeceğine, yemeklerde hangi yağı, tatlılarda hangi şekeri kullanacağına, hangi filmleri seyredeceğine de karar veriyor. Kararlarını, Türkiye'de siyasi iktidar kimse, onlara tebliğ ediyorlar. Siyasi iktidarlar da Amerikan başkanlarının ricalarını emir telakki ediyor!