Yüzüncü yıl hedefimiz ne olmalıdır?

Nereden bakarsak bakalım... Toplumda gerilim ve kamplaşma yaşanıyor. Demokratik haklar ve özgürlükler tartışılıyor. Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken kimse böyle bir ortam beklemiyordu. Yüzüncü yılda milli gelirimiz ile ilgili hedef koyan siyaset dünyası toplum barışı ve insan refahı ile ilgili de samimi hedefler koymalıdır. Söz gelimi iktidar veya muhalefet popülizm ve oy avcılığından kurtularak, aşağıdaki hedefleri benimseyebilir mi?
I) Demokrasi
* Modern Türkiye, ancak ve ancak bireyin hukuki, ekonomik ve sosyal haklarını en üst düzeyde tuttuğu, devlet olanaklarının toplumun kalkınması ve ülkenin sosyal gelişmesi için kullanıldığı, siyasi tercihlere dolaylı veya dolaysız etki ve müdahalenin olmadığı, Çoğunluğun azınlığa tahakküm edemediği, milli değerlerin ve ulusal çıkarların ön planda tutulduğu bir demokrasi anlayışı içinde daha güçlü olacaktır.
* Laiklik anlayışı demokrasi içinde düşünülmelidir. Zira laikliğin dine değil, dini tahakküme ve istibdada ve insan istismarına karşı bir duruş olarak algılanması gerekir. Laikliğin olmadığı bir Türkiye’de demokrasinin de olmayacağı çok açıktır. İslam dini bünyesinde, ibadet yanında sosyal ilişkileri yöneten yasaları da barındırır. Laiklik, hem dinin siyasi amaçla istismarını önler, hem de dinin devlet işlerinden ve yönetimden uzak tutularak daha saygın kalmasını sağlar.
II) Hukuk ve adalet
* Hukukun evrensel fonksiyonu, toplumsal yaşamı düzenleyip insanların barış ve güvenlik içinde bir arada yaşamalarını sağlamaktır. Hukukun idesi ve ideali adalettir. Adalet, “bir eşitlik düşüncesi”dir.
* Adaleti özelleştirmek ve geçmişin bir rövanşı olarak dizayn edilmesine bu toplum fırsat vermemelidir. Barış ve güvenliğin toplumsal ayrışmayı artırması önlenmelidir. Türkiye’de hukuk, yargı adalet, insanları mutlu eden, rahatlatan toplumu ferahlatan bir alan olmalıdır. Yürütmenin yargı üzerinde hiçbir vesayeti olmamalıdır.
III) Özgürlük
* Geçmişte ve bugün insan özgürlüğü, siyasi anlayışların bir aracı olarak kullanılmış ve özgürlük üstünde çevre baskısı yaratılmıştır. İnsanımızın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncelerine göre belirlemesinin önü açılmalıdır.
* Türkiye insan özgürlüğü, siyasi iktidarların ve devletin keyfi müdahalelerinden masun bırakılmalıdır. Bireyler, başkalarına bir insan hakkı ihlali yoluyla zarar vermedikçe, istedikleri kararları alabilmeli, istedikleri gibi yaşayabilmelidir.
* Düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü çağdaş medeniyetler seviyesinde yeniden tarif edilmelidir.
IV) Cumhuriyet değerleri
* Cumhuriyet değerleri modern Türkiye’nin temel taşı olarak görülmeli, kuruluş yıllarında başkaldırı ve bölücü faaliyetlerde bulunanların ve cumhuriyeti engelleyenlerin misyonu olarak devam eden yanlış düşünce ve girişimleri, kamplaşma ve
kutuplaşma eğilimleri ile bölücü lobiler önlenmelidir.
* Atatürk’ün bağımsızlık ve ülke bütünlüğü anlayışına sahip çıkmalıyız. Bu değerlerimizi geliştirerek Türkiye’mizi çağdaş medeniyetler düzeyine taşımalıyız.
V) Ekonomik ve siyasi kimlik
* Ekonomide cari açık, dış borç ve yabancıya varlık satışı, ülkenin potansiyel ekonomik gücünü zayıflatmıştır. Ülke çıkarlarını ön planda tutan ulusal politikalarla bu kısır döngüyü kırmamız gerekiyor.
* Siyaseti günlük ağız dalaşından çıkarıp, Türkiye’ye yakışır hedefler için proje yarışı haline sokmalıyız. Cumhuriyetin temel hedefi olan ülkenin bölünmez bütünlüğüne zarar verebilecek yanlışları toplumsal denetimden geçirmeliyiz.
* ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ hedefini koruyarak tam bağımsız ve kişilikli bir dış politika uygulamalıyız.
Bu dileklerimle bayramınızı tebrik ederim.

Yazarın Diğer Yazıları