Yüzsüzlüğün böylesi (15 Eylül 2015)
Bir günde otuz şehidin geldiği günümüzde, söylenen sözlere baktığımızda insanlığımızdan utanır olduk. Meğer bu ülkede ne çok insan milliyetçi imiş de bizim haberimiz olmamış. Geçmişte yedi neslimize küfredenler, kendini bu milletten saymayanlar bugün birer barış havarisi ve millet sevdalısı kesildi. Görenler de bunları ay çiçeği soyundan zanneder. Aslında ay çiçeğine de haksızlık etmemek lazım, yaradılışı bu olmasına rağmen insanlığa bir fayda sağlamaktadır. Ancak kendilerini bu bitkiye benzetenlerin kendilerinden başkasına faydası olmadığı gibi zarar vermektedirler.
Dün oylar gelirken kerameti kendinde sananlar, "dağa çıkışlar daha nitelikli" ve "ben de olsam dağa çıkardım" derken bugün dağları bombalatıyorlar. "PKK düşman değil, onları düşman olarak görmüyoruz" lafını söyleyenler, ülkenin düştüğü durumun müsebbibi olarak PKK'yı göstererek öldürülmelerini emrediyorlar.
"Türklüğün hiç bir faydasını görmedim ve Türk diye bir ırk yok" sözlerinin sahipleri, kendilerini Türk milletinin koruyup yücelteceği ümidiyle medet umar hale geldiler. "Türkiye de Kürtlerin yaşadığı yer Kürdistan" naraları atanlar, şimdi kalkmışlar kardeşlik ve bütünlükten dem vuruyorlar.
Timsah gözyaşları
Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardıklarını, silahlı militanlar karakolun önünden geçerken polise el sallıyor diye söyleyen bakanlar, Cizre'deki sokağa çıkma yasağını savunuyor ve orada şehit edilen güvenlik güçlerinin cenazesinde timsah gözyaşları dökerek boy gösteriyorlar.
Bana Serok Ahmet diyorlar diye sevinen ve PKK'lının düğününe özel ulakla altın bilezik gönderen Başbakan, PKK'yı susturmak için ne gerekiyorsa o yapılacak diye mesajlar veriyor. Çözüm süreci var diye her şeye göz yumanlar şimdi kalkmış "Devlet çözüm sürecinde operasyon yapmazken, onlar silah yığınağı yapıyormuş" diyerek kendilerini olanların sorumluluğundan sıyırmaya çalışıyorlar.
"Beğenseniz de beğenmesiniz de Öcalan, Kürtlerin lideridir. Öcalan, bölgenin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor. Öcalan, dünyanın geleceğini okuyor. Öcalan'ın mesajları bizim de düşüncelerimizdir" ifadeleriyle bebek katilini yüceltenler ve Öcalan'dan medet uman bakanlar bugün PKK'ya karşı ne denli savaştıklarını anlatıyorlar.
Mevcut ana muhalefet partisi ise iktidardan geri kalmama adına "Onlar bizim çocuklar" sözleriyle nerede bir PKK eylemi olsa oraya koşuyorlardı. Yetmedi emniyet güçlerini suçlayarak bölücülerin rahat etmesi için her yolu mubah sayıyorlardı. Bugün bile şehitler gelmesine rağmen Cizre'den dem vurarak bölücülere nasıl destek çıkarız telaşıyla hareket ediyor ve hazırladıkları Kürt raporlarından dem vuruyorlar.
İktidar bunu yaparken, yandaş medya yazarları iktidardan daha hızlı, kalemşorluk yaparak, Öcalan'ın katil olmadığını ve PKK'nın sevimli çocuklar olduğunu yazarak nemalandıkları iktidara çözülme sürecindeki çalışmalarından dolayı övgüler yağdırıyor ve emniyet güçlerini suçluyorlardı. Şimdi ise bu yandaşlarda iktidarla aynı ağzı kullanarak savaş çığırtkanlığı yapıyorlar.
İktidar yandaşı medyanın dışındaki dünün bazı liboşları, sözde İslamcıları ve komünist anlayışın temsilcisi yazarlar da adeta ülkenin bölünmesi için çırpınıyor, bir iç savaş çıkarmak için çığırtkanlıklarına devam ediyorlar. Aynı medya kuruluşları üstüne üstelik bir de bizi sömürmeye devam ediyorlar.
Ellerini ovuşturuyorlar
Dün memuru hükümete pazarlayarak vekil olan akilsiz "Çözüm sürecini hayvanlar bile anladı bazıları anlamadı" derken kendini nasıl tanımladığını ve ülkenin bölünmesi için yollara düştüğü diğer akılsızlar daha dün bölücüleri koruma adına "silahlar susmalı" derken, bugün ortalıklarda gözükmeyerek desteğine devam ediyor.
Sanatçıyız diyerek yıllardır sırtımızdan kazandıkları ile yalılarda oturup, barlarda içkilerini yudumlayanlar, şehitlerin gelmesinden rahatsız olmadığı gibi olayın şiddetlenip teröristlerin kazanması için tırnaklarını bir birine sürtüyorlar. Ha o malum parti müsveddelerine gelince silahlar sussun barış gelsin derken bize dokunmayın biz biraz daha silahlanalım demek istiyorlar. Bunları cilalayanlar da son kozlarını oynamak için önümüzdeki seçimi bekliyorlar.
Bunlara söylenecek çok söz var ama, en hafifi olan yüzsüzlüğün böylesine de pes demek gerekiyor. Çünkü meşhur ata sözümüzde belirtildiği gibi "Huylu huyundan vazgeçmezmiş" olanlar ve söylenenler sakın ola sizi aldatmasın, yarın yine aynısı olurlar.