Yürüyerek mi geçmiştin?
‘Okyanus ötesi uçuş yasağı’ gerekçesiyle Türkiye’ye dönemeyen Emrullah Uslu, Amerika’ya nasıl gitti? Devlet memuru olmasına rağmen, 8 yıl nasıl kaldı?
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hakkında başlattığı inceleme kapsamında ‘gemiyle’ Türkiye’ye getirilmesi istenirse ne yapacak?
Emniyet Genel Müdürlüğü, TSK’nın başvurusu üzerine, burslu olarak gittiği ABD’den sekiz yıldır dönmeyen Emniyet Amiri Emrullah Uslu hakkında inceleme başlattı. Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nda görevli olan Uslu, Polis Akademisi Öğretim Üyesi Önder Aytaç ile birlikte Taraf Gazetesi’nde yazdığı TSK karşıtı yazılarıyla tanınıyor. İkili, TESEV’in 2006 yılında yayınladığı ‘Almanak-Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim’ raporunu hazırlayanlar arasında da yer almıştı.
ABD’DE mahsur kalmış
Hürriyet Gazetesi’nde Soner Gürel imzasıyla yayınlanan habere göre 2001 yılında Amerika’ya giden Uslu, burs süresinin dolduğu 2003 yılından bu yana, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne üç ayda bir “Okyanus ötesi uçması sakıncalıdır” raporu göndiyor.
Uslu için bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadığına dikkat çeken Gürel, TSK’nın, ‘ağır eleştiriler yönelten Uslu ile ilgili rahatsızlığını Başbakanlık aracılığı ile emniyete bildirmesinin ardından’ inceleme sürecinin başladığını haber veriyor.
Habere göre EGM’den üst düzeyde bir yetkili, “Bu kadar uzun süreli bir rapor kullanan personel şimdiye kadar teşkilatta bulunmuyor. Raporları, Ankara’da ilgili birimlerce incelenecek. Arada boşluklar var mı yok mu bakılacak. Şüpheli bir durum bulunması halinde gemi ile de olsa Türkiye’ye geri dönmesi için çağrıda bulunulacak. Bu çağrıya rağmen gelmezse meslekten ihraca kadar hakkında cezai işlem yapılabilecek” diyor.
İstihbarat raporu gibi doktora tezi
Emrullah Uslu, A. Ü. İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde hazırladığı doktora tezi, geçtiğimiz günlerde yayınlanan MİT belgesinden sonra gündeme gelen ilişkiler ağıyla kesişiyor. 1999’da tamamlanan tez, 16 Şubat 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi’ne haber oluyor. Uslu tezinde “Mehmet Ağar’a yakın Emniyet kanadı, Mehmet Eymür’e yakın MİT kanadı, Veli Küçük’e yakın askeriye kanadı...”arasındaki ilişkileri analiz ediyor. Tezdeki diğer çarpıcı konu, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını ve Türkiye’de ikamet ettiğini savunması.
Gülden Aydın’ın haberinde Uslu’nun, ‘Saadettin Tantan’ın özel izniyle Toronto’ya giderek 1 yıl kaldığı’ iddiası da var. Dönemin İçişleri Bakanı Tantan ise, ‘eğitim veya kamu görevi dolayısıyla yurt dışına giden personel ile ilgili prosedürün açık olduğunu, bunun için özel izin gerekmediğini’ belirtiyor.
Medyada sık sık Uslu’nun ‘Utah Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde eğitim aldığı dönemde yakın çevresine “MİT bursuyla geldim” dediği yazılıyor.
Türkiye’ye de son yıllarda TSK başta olmak üzere devlet kurumlarının tartışılmasına neden olan bir çok bilgi ve belgenin Utah üzerinden servis edildiği de biliniyor. Uslu hakkındaki “Genelkurmay bilgisayarlarına girerek dışarıya bilgi aktarmak” iddiaları ‘Utah’ tercihi konusunda şüphe yaratıyor. Benzer biçimde Uslu’nun Taraf’taki ortağı Önder Aytaç’ın da, Emniyet Operasyonları hakkında medyaya servis yaptığı ileri sürülüyor. Bu ikilinin, ‘sızma bilgi ve belgelerle TSK’yı yıpratmak amacıyla çıkarılan propaganda bülteni’ olarak tanımlanan Taraf’ta buluşması tesadüf olabilir mi?
Hürriyet Gazetesi’nin haberiyle, Taraf Gazetesi’nde Emre Uslu adıyla yazan Emrullah Uslu’nun, Amerika’dan dönememe gerekçesi olarak ortaya koyduğu ilginç mazereti açıklaması ‘imtiyazlı memur mu’ tartışmalarını alevlendirdi
+++++
TESEV raporunda imzaları var
TESEV’in 1996 yılında yayınladığı ’Almanak - Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim‘ adlı rapor Genelkurmay ile Emniyet Teşkilatı arasında krize neden olmuştu. 22 bölümü, Polis Akademisi’nin 9 öğretim Üyesi tarafından hazırlanan rapordaa Emrullah Uslu ile Taraf’taki köşe ortağı Önder Aytaç’ın da adı vardı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Soros tarafından desteklenen TESEV’in arkasındaki güçlere dikkat çekerek “Bu tür raporlar gelecekte de yayınlanırsa, daha açık ve net belgeleri kamuoyu ile paylaşacağımdan kimsenin şüphesi olmasın” demişti.
+++++
Polisi yetiştiren Aytaç kim?
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Aytaç, TESEV raporunun ardından görevinden alındı. Aksiyon dergisi Aytaç’tan “sıra dışı uygulamalarıyla dikkat çeken bir öğretim üyesi” diye övgüyle bahsediyordu. “Ellerinde büyüdüğü abileri ve hocaları” iktidarda olan Aytaç’ın toparlanması uzun sürmedi. TSK’yı yıpratmakla suçlanıyordu ama Ertuğrul Günay tarafından, Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcılığına atandı. Babası Aysal Aytaç, Milli Eğitim Bakanlığı Dış Okullar Daire Başkanı, kardeşi Özgür Aytaç ise İçişleri Bakanı Aksu’nun danışmanı oldu.
+++++
Özel izinle gidebilir
Odatv.com “Bir kamu görevlisi olan (polis) Emrullah Uslu, son 8 yılını hangi yasaya dayanarak yurtdışında geçirdi? Devlet Memurları Kanunu buna izin veriyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
Buna göre, diğer emniyet müdürleri gibi Emrullah Uslu da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na bağlıydı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 80. maddesine göre, yurt dışında 4 yıldan çok kalabilmek için MİT mensubu olmak ve Başbakanlık tarafından özel izin almak gerekiyordu.
Acaba Taraf Yazarı Emrullah Uslu MİT mensubu muydu? Utah bursunu bu kurumdan mı almıştı?
+++++
MİT: Bizimle bir ilgisi yok
Milli İstahbarat Teşkilatı, Uslu’nun MİT mensubu olduğu yönündeki iddiaları ‘spekülatif haberler’ olarak tanımlandı.
Konuyla ilgili MİT açıklamısında şöyle dendi: “Son dönemde, bir internet sitesinde, MİT Müsteşarlığı’nca bazı şahıslara yurt dışında burs imkânı sağlandığı yönündeki iddialara dayalı spekülatif haberlere yer verildiği görülmektedir. Bu çerçevede, MİT ile bağlantılı olduğu iddia edilenlerin, Teşkilâtımız ile hiçbir ilgi ve irtibatı bulunmadığı gibi, mensup aidiyeti taşımayanlara bu tarz bir uygulamamız da söz konusu değildir.”
+++++
Soru soranlara, tehdit ve hakaret yağdırdılar
Oray Eğin Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde, Önder Aytaç’ın öğrencisi Safa Tarık Oğuz’a ait sucveceza.com sitesinde, anket yoluyla TSK karşıtı yayın yapıldığını yazdı. Eğin herhangi bir sistematik çalışmadan yoksun, manipülasyona açık bu anketlerin “Emniyet’in içinde bir grubun fikri temelini, amaçlarını, ilişkilerini”gösterdiğini ileri sürdü.
Bu yazıdan sonra Uslu ve Aytaç ortaklığına ait Taraf köşesisinden tehdit ve hakaret yağdı.
Odatv.com ima edilerek ‘aşağılık’, Akşam ima edilerek ‘Ergenekon’un gazetesi’ ifadeleri kullanıldı. İki polis Eğin için de “köşeden olmasına az kaldı” diye yazdı.
+++++
Yabancı parmağı
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Ergenekon konusunda kafası karışmış...
Diyormuş ki:
“- Bu iş Türklerin işi olamaz, tek başlarına bu işin altından kalkamazlar, bu ciddi bir organizasyon işi, mutlaka yabancı parmağı var.” (Akşam, 1 Aralık 2008)
* * *
Peki, bu davanın omurgasını oluşturan kişi olduğu yazılıp söylenen kim?..
Tuncay Güney...
Şimdi durum nedir bilmiyorum, vaktiyle usuldendi, bir işe girmek isteyen kişiden 6 adet vesikalık fotoğraf istenirdi...
Fotoğraf önemlidir...
Kimi zaman bir fotoğraf bir kitaplık bilgiyi içerir...
Tuncay Güney’in gazetelerde çeşitli kez yayımlanan fotoğrafına bakın, sözde haham kılığına girmiş, ama, bir amatör tiyatroda rol almış acemi oyuncu gibi...
Ya 2001 yılında alındığı söylenen polis ifadesindeki bir kitap tutarında hezeyana ne diyelim?..
Ben okudum...
Okunacak şey değil; ama, Ergenekon tezgâhının omurgasını Tuncay Güney’in ifadesi oluşturuyorsa vah o davanın haline...
* * *
Süleyman Bey, Ergenekon’da yabancı parmağı görüyorsa, olaya doğru yaklaşıyor demektir...
Bir kez Ergenekon kapsamında adı medyada en çok geçen kişilere bakalım:
Üçü de dışarda yaşıyor; ikisi Amerika’da, biri Kanada’da...
Ayrıca Ergenekon, Amerika’nın BOP kapsamındaki ’Ilımlı İslam Devleti Modeli’ tasarımının bir ayağıdır...
Operasyon, devlet kurumlarını teker teker İslamcıların eline düşürmek için planlanan büyük eylemin bir parçası...
Yabancı güçle iç iktidar, devleti tam anlamında ele geçirmek için, birlikte yürüyorlar...
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet
+++++
Yalçın Küçük atv haberi mahkemeye verdi
Bir zamanların en değerli televizyon markalarından biri giderek yara alıyor. Bunda da en büyük sorumluluk atv Haber’in etik dışı yayınları.
Bir zamanlar haber dendiğinde marka olan atv yanlış ellerin kontrolünde ne izleniyor ne de bir ağırlığı var. İnsanları etiketleyen, onlara damga vuran, yargısız infaz yapan bir haber bültenine saygı duymamız mümkün mü?
Düşünün, Yalçın Küçük bile hayatında ilk kez bir yayın organına dava açıyor. Prof. Küçük kendisine PKK’dan para aldığı iftirasını atan atv Haber’i mahkemeye verdi. Bu haber merkezinin benzeri başka yalanlarından dolayı hukuk servisi epey mesai yapacak doğrusu.
atv Haber’e kondurulanlar yöneticilik bir yana, bir de dönemsel gazeteci. Kendilerinin bile hayal etmediği koltuklara oturtuldular, şimdi de o koltukları korumak için patrondan çok patroncu davranıyorlar. Zannediyorlar ki böyle militanca yayınlar yaparak bir süre daha o koltuklarda kalırlar.
Çünkü dün yönetici değillerdi, kullanım süreleri dolunca da yönetici olmayacaklar.
* Oray Eğin / Akşam
+++++
Millet paketini merak ediyor
Başbakan’ın aynı zamanda büyük bir ekonomist olduğunu elbette bilirsiniz. Ki bu nedenle “Bizi etkilemez” diyerek, krizin neremizden geçeceğini de açıklamıştı: “Teğet geçecek...”
Daha da beteri; Başbakan “krizi fırsata çevirme” gibi bir teori de ortaya atmıştı ki, dış ticaretten sorumlu Kürşad Tüzmen’in uykudan bir gözü küçük olarak uyanması o günlere denk gelir.
Her gün on bin aileye ateş düşüyor. Çünkü her gün ortalama on bin kişi işsiz kalıyor. Gazetelerin üçüncü sayfalarındaki intihar, cinnet, aile faciası haberlerinin içinde artık hep şu cümle yer almakta: “İşten çıkarılmıştı...”
Orta gelirliler çocuklarını paralı okullardan almaya başladılar. Çalışanlar işsiz kalırken, iş aramakta olan üniversite mezunu gençler bundan vazgeçtiler.
Değil dükkánlar, çarşılar kapanıyor... Eskilerin satıldığı bitpazarlarına, yeni evlilerin mobilyaları, yatak odaları gelmeye başladı.
İşte Başbakan’ın paketi burada söz konusu. “Krizi fırsata çevirme” adına; yurtdışındaki ya da evdeki gizli dolaplarında sakladıkları kara paralarını “aklama yasası” çıkartarak fırsatı değerlendirmek dışında hiçbir şey yapmadılar.
Devlet adamlarının; çapı, donanımı, yeteneği, zekásı böyle zamanlarda belli olur. Böyle zamanlarda millet paketlerini görmek ister. Şimdi göreceğiz... Paketleri nasıl?..
* Bekir Coşkun / Hürriyet
+++++
MİNİ YORUM
Psikolojik savaşın sonucu
Milliyet’te Melih Aşık ile bir öğretmen dostunun diyaloğu:
“- Az daha Ergenekon davasından içeri girecektik...
- Hayrola ne oldu?
- Cumhuriyet üzerine bir etkinlik hazırlamıştık... Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri de katılacaktı. İptal ettik...” Yoruma gerek var mı? Durum bu işte. Aşık’ın dediği gibi, ‘psikolojik savaşın ne kadar başarılı sonuç verdiği’ ortada. Artık ‘cumhuriyet, asker, subay, ulusalcılık, milliyetçilik kavramlar’ asrın davasıyla eşanlamlı...
* Selcan TAŞÇI