Yumuşak karnımız döviz

Dünyanın yaşadığı en büyük kriz, 1929 Dünya Buhranı olarak tarihlere geçti. ABD' de "Kara Perşembe" olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa dibe vurdu. 1929 yılının fiyatlarıyla 4.2 milyar dolar yok oldu.. Bu süreçte 4.000 dolayında banka battı.

Türkiye'nin yaşadığı en büyük krizlerden birisi olan 2001 krizi de bir gecede patladı. TL bir günde yüzde 40 değer kaybetti. 21 Şubat'ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz yüzde 6200'e kadar çıktı. Adına ''Kara Çarşamba'' denildi. Krize kadar zaten bir kriz enerjisi birikmişti. Krizi siyasi kavga tetikledi.

2001 krizinde ekonomi yüzde 6 küçüldü ve fakat ertesi yıl aynı oranda büyüdü.

Bugün yaşamakta olduğumuz istikrar sorununa krizden çok, küçülme ve istikrarsızlık diyebiliriz. Ekonomik dengeler zaman içinde bozulduğu için, yerine gelmesi de zaman içinde olur.

Benim sık tenkit ettiğim dalgalı kur politikası diğer iktisat ve maliye politikaları ile birlikte, bir gecelik krizi önlüyor ve fakat uzun dönemli bir ekonomik istikrar sorunu yaratıyor.

Türk ekonomisi dinamik bir ekonomidir. Toplum müteşebbis bir toplumdur. Durgunluğa direniyor. Ancak önünü açmak siyasi iktidara düşer. Ayrıca siyaseti fazla germemek gerekir. Zira yine dalgalı kur siteminin getirdiği kırılganlık nedeni ile topun ağzında Türkiye'nin öteden beri yumuşak karnı olan döviz sorunu var.

Aşağıdaki grafikte, son bir yılda MB'nın reel kur endeksi yer alıyor. Bu endeks TL'nin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.

Mart ayı itibariyle TL bir dolar ve bir Euro'dan oluşan döviz sepeti karşısında yüzde 25 daha düşük değerde idi.

TL'nin düşük değerde olması, ithalat yoluyla üretimde hem maliyet artışı yaratıyor, hem de finansman zorluğu ve üretimde düşmeye neden oluyor. Kısa dönemde, dış borç riskini artırıyor. Bunun içindir ki Türkiye'nin dış borç risk primini gösteren CDS' dün 408.42 baz puan idi. Aslında kur artışı ile birlikte Türkiye'nin CDS'i de artıyor. Söz gelimi 3 nisanda CDS 389.79 baz puan idi.

TÜİK, Mart ayı finansal yatırım araçları reel getiri oranlarını açıkladı. Aşağıdaki tabloya bakarsak Marttan Marta son bir yıl içinde en fazla reel getiriyi dolar sağlamış. Halkın neden dövize yöneldiği buradan daha net olarak anlaşılıyor.

Nerden bakarsak bakalım, önce TL'de istikrar sağlamak zorundayız. Bu güne kadar hem cari açık verip, hem de bu açıktan daha fazla borçlanarak net dış kaynak sağladık ve büyümemizi bu dış kaynak ve yabancı sermaye girişi ile sürdürdük. Böyle bir sürecin sürdürülmesi elbette imkansızdı ve bu çıkmaz şimdi kurlara yansıyor. Yıllardır hovardaca kullandığımız dış kaynak nedeniyle işin içinden bedel ödemeden çıkmamız imkansız görünüyor.Ekonomide küçülme cari açığı ve döviz ihtiyacını bir miktar düşürdü ve düşürecektir. Ancak sürdürülemez, çünkü bu defa da ekonomi küçülüyor.

Yapmamız gereken;

* Döviz diken üstündedir. Siyasi istikrara dikkat etmeliyiz.

* Kısa vadede taze döviz bulmalıyız. Taze döviz ancak İMF ile sağlanır.

* İnandırıcı istikrar planı yapmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları