Yoksulluk alarmı

İstanbul’da yapılan, IMF ve Dünya Bankası toplantılarında, özellikle kriz nedeniyle dünyada ağırlaşan ve risk haline gelen yoksulluk üstünde duruldu. Bu demektir ki, dünyada yoksulluk zenginleri de korkutacak kadar tırmandı. Bir tek AKP Hükümeti yoksulluktan çekinmiyor. İşleri “Bir lokma bir hırka” felsefesiyle yürütüyor. Ne var ki, bir lokma da bulamayanların, akşam yatağına aç girenlerin sayısı arttı. Bu haliyle, Türkiye’de yoksulluk, 72 milyonun sorunu haline geldi.
Türkiye’de yoksulluk, krizin üstüne AKP hükümetinin uygulamaları ile çifte tırmandı.
1) İşsizler işsizlik sigortasından ödenek alamıyor. İşsiz kendi parasından yararlanamıyor.
Türkiye’de, 3 milyon 300 bin dolayındaki kayıtlı işsiz içinde işsizlik sigortası fonundan ödenek alanların sayısı yalnızca 310 bin dolayındadır. Yani işsizlik sigortasından toplam işsizlerin yüzde 9.5’i ödenek alıyor. OECD ülkelerinde bu oran ortalama yüzde 50-60 arasındadır.
Tersine Hükümet geçen sene getirdiği yasa tasarısı ile işsizlik sigortasının nema gelirinin dörtte üçünü bütçeye aktardı.
Bu aktarma, işsizin rızası dışında yasa ile cebri bir aktarmadır. Vergi de cebri ödemedir. Bu niteliği ile işsizlik fonunun parasına el koymak, işsizden vergi almak demektir.
İşsize işsizlik sigortasından verilecek ödenek miktarını ve süresini AB ve OECD ortalamasına çıkarmak gerekir.
Hükümet isşizlik sigortası fonunu zaten borç olarak kullanıyor. Ayrıca yasa ile el koymaktan vazgeçmesi gerekir.
2) Memura, 2010 yılı için hem enflasyon altında maaş artışı öngörüldü, hem de 2010’da öngörülen büyümeden refah payı verilmiyor.
Aslında memura 2010 ilk yarısında yapılan yüzde 2.5 oranındaki zammı, yüzde 2.4 olarak gerçekleşen Ekim ayı enflasyonu şimdiden götürdü.
Ayrıca 2010 için memura büyüme hedefi olan yüzde 3.5’ten refah payı da verilmiyor. 2010 yılı için yüzde 3 dolayında olan verimlilik artışından da pay verilmiyor.
Memurun göreceli olarak yoksullaşmasını önlemek için, enflasyon yüzde 5.8, büyüme yüzde 3.5 ve verimlilik artışı yüzde 3 olarak, 2010 için verilmesi gereken zam oranı yüzde 12.3’tür. Bunlar daha yüksek oranda gerçekleşirse, ayrıca farkını da vermek gerekir.
3) 2009 ilk yarısında fert başına gelir 11.7 azaldı. Refah seviyesini gösteren fert başına gelirdir. 2009 ilk yarısında, GSYH yüzde 10.5 küçüldü. Ancak fert başına gelir kaybı bu küçülmeye nüfus artışı kadar daha fazla oldu. Yani fert başına gelir bir yıl öncesine göre yüzde 11.7 oranında düştü.
Kriz refah açısından en fazla Türkiye’yi vurdu. Bunun nedeni, düşük kur ve ithalata dayalı büyüme stratejisidir. Bu politikayı değiştirip, gerçekçi kur politikası uygulamak, yeni yatırıma dayanan yabancı sermaye girişini teşvik etmek, üretime ve istihdama dayalı bir büyüme stratejisi uygulamak gerekir.
4) Aynı süre çalışan ve emekli olanlara verilen maaşlar arasında haksızlık yaratan fark var. Örneğin, Bağ-Kur taban aylığı 350 lira, SSK taban aylığı 632 lira ve Emekli Sandığı taban aylığı 852 liradır.
Emekli taban aylıklarının tamamını Emekli Sandığı seviyesine çıkarmak gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları