Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, bakır bir çaydanlıkta
demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki
dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden;
Gün ağarıyordu saçlarıma,
Tel tel,
Raylarımdan çıkıyordum,
Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına,
Savruluyordum,
Bir cinayete kurban gidiyordum,
Kaza süsü verilmiş,
Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında,
Bir tabuta çivileniyordum.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Değerli sanatçımız Tuncel Kurtiz dün 77 yaşında vefat etti.
Yukarıdaki şiir onun sesiyle kalplerde yer etmişti.
Bu şiirle birlikte kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.
*
TEŞEKKÜRLER
Sevgili okuyucularım,
Son not da kendimle ilgili.
Yaklaşık 7,5 yıldır Yeniçağ Gazetesi’nde sizlerle birlikte olduk. (İki yıllık bir ara olmuştu.)
Bu süre içinde Sayın Ahmet Çelik, Sayın Ahmet Yabuloğlu ve Sevgili Dostum Hayri Köklü başta olmak üzere tüm Yeniçağ ekibinden büyük yakınlık, sevgi ve dostluk gördüm.
Hepsine çok teşekkür ediyorum.
Ay başından itibaren başka bir gazetede yine köşe yazılarımla karşınızda olacağım.
Sizleri özleyeceğim.
Şimdilik hoşça kalın.