Yıldırım'ın "Dersim" çıkışına rağmen "Evet" demek!
Başbakan Binali Yıldırım'ın, "evet" propagandası için gittiği Tunceli'de yaptığı açıklamalar Kürt ırkçılarını ve bölücülerini fazlasıyla memnun etti.
Yıldırım, HDP'li Şerafettin Elçi'nin ismini havalimanına verdiklerini hatırlatırken, Tunceli'yi "Dersim", 1937-38'de yaşananları "vahşet" olarak yorumladı. "Geçmişte birçok haksızlıklar, birçok yanlışlar oldu, bunu biliyoruz. Bu topraklar en iyi bilendir. Dersim olaylarının, bu topraklarda yaşayan insanlara ne kadar büyük acılar yaşattığını biz bilemeyiz ama bizim dedelerimiz, bizim büyüklerimiz yaşadı. İstiyoruz ki bizden sonrakiler yaşamasınlar. O günün tek parti yönetimi CHP, ne dedi; 'Dersim bir çıban başıdır' dedi ve bütün buradaki vatandaşlarımızı yok ettiler, acımasızca üzerine bombalar yağdırdılar. Yaşlarını büyütüp idam ettiler."
Bu sözlerle Cumhuriyet, Türklük, şehitler ve Atatürk açıkça hedef alınmaktadır.
15 Temmuz'un ertesi gününde parti genel merkezine dev Mustafa Kemal Atatürk posteri astıran, her fırsatta Kurtuluş Savaşı'na atıf yapıp "Bu ikinci istiklal mücadelemizdir" diyenler, tarihimizi, gerçeklerimizi saklamakta, vatandaşlarımızı tarih üzerinden ikiye bölmeye çalışmaktadır!
Tunceli'de ihanet kalkışmasını yapanlar kimlerdir, orada şehit edilen Mehmetçik kimin askeridir, isyan çıkaran vatansız ırkçılar kimler tarafından desteklenmiştir?
Öncelikle bu sorulara cevap verilmesi gerekiyor...
Her köşesini işgal edip, ölüme terk ettikleri Anadolu'dan millî bir devlet çıkaran ve manda düşüncesini tarihin karanlıklarına gömen Türkleri sindiremeyen İngilizler, genç Cumhuriyet'i yaralamak için her yolu denediler.
Şeyh Said isyanı "din" kisvesi altında yapılırken, sonrasında gelen tüm isyanlar Kürtçülük düşüncesinin etrafında şekillendi. Atatürk Havalimanı'nda göndere çekilen ihanet paçavrasının İngiltere'de dizayn edilip, 1929'da çıkarılan Ağrı isyanında kullanıldığını da hatırlatalım.
Bu isyanlarda başarılı olamayan İngilizler el altından geride kalan Kürt aşiretleri kışkırtmaya devam etti. 1937'de Seyid Rıza ve Şeyh Said'in en küçük kardeşi Abdürrahim, Tunceli merkezli bölgede isyana kalkıştı.
Bölgedeki dönemin emniyet görevlisi İhsan Sabri Çağlayangil anlatıyor: "Atatürk Singeç Köprüsü'nü açmaya gidecek. O tarihte Seyit Rıza Dersim'in lideri. Devlet, Fırat üzerine bir köprü yapmış. Köprünün başında da bir karakol. Karakolda 33 askerimiz, başlarında İsmail Hakkı adında bir yedek teğmen var. Köprüye Dersimliler saldırı düzenliyor. Karakol yakılıyor ve 33 askerimiz şehit oluyor. İşte bu olay isyanın başlamasıdır. Atatürk olayla ilgileniyor ve kesin talimat veriyor: 'Bu meseleyi kökünden hallediniz..."
Buna rağmen Ankara, olayların büyümesini istemediği için bölgeye ikna heyetleri gönderip, aşiretlerle görüşüldü. Ancak ihanet içerisinde olanlar geri adım atmak yerine, daha çok Mehmetçiği şehit etmeye başlamıştı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kesin talimatıyla Tunceli'yi temizleme operasyonu başladı. Türk askerinin kararlı ve başarılı operasyonları sonrasında iyice köşeye sıkışan isyancı Seyit Rıza, İngiltere'ye şu mektubu yazıyordu:
"İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na
Sayın Bakan,
Üç aydan beri ülkemde tüyler ürpertici bir savaş sürüyor. Savaş olanaklarının eşitsizliğine, yangın bombalarının, boğucu gazların kullanılmasına rağmen ben ve yurttaşlarım Türkiye ordusunu başarısızlığa uğrattık. Üç milyon Kürt, sesimden ekselanslarına sesleniyor ve hükümetinizin manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı sizden istirham ediyor.
Sayın Bakan en derin saygılarımın kabulünü rica ederim.
Dersim Generali
Seyid Rıza"
Türk ordusu kısa sürede, tüm isyancıları yakaladı, İngiltere'ye sığınacak fırsatı bile bulamadılar, yargılandılar ve idam edildiler.
İşte Yıldırım'ın, "Dersim katliamı" olarak özetlediği ihanet kalkışmasının kısa özeti budur...
Tarihimiz üzerinden vatandaşlarımızı ayrıştırmaya, oradan da tarihi gerçekleri çarpıtmaya hiç kimsenin, hiçbir zümrenin, hiçbir makamın hakkı yoktur.
Bu arada...Yıldırım, Tunceli'de bu sözleri söylerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Saray'da yaptığı konuşmada: "Biz bugün burada ilk defa bir konser veriyoruz ha. Çünkü ardı ardına şehitler geldiler, geldiler, geldiler, biz de burada konser veremedik" diyordu!