Yılanın Oslo'yu anlattığı o mektup...
Oslo ihanet sürecinde PKK terör örgütünün muhatap alınarak müzakerelerin nasıl yapıldığına bir göz atalım...
BDP Diyarbakır İl teşkilatında 13.01.2012 tarihinde yapılan aramada elde edilen belgelerde, örgüt yazışmalarında sözde çözüm sürecinden beklentiler ve talepler sıralanıyor. Ele geçirilen harddisk içerisinde çok sayıda örgütsel doküman bulundu. Bunlar arasında görüşme ve gözlem notları ile heyetle yapılan görüşmelere yansıyan belgeler olduğu tespit edildi.
Şimdi bunlardan bazılarını tek tek irdeleyelim...
"Dem. Czm. Deklerasyonu.5" isimli belge;
"Demokratik Çözüme Çağrı Deklarasyonu" başlıklı, 30 Kasım 2007 tarihli, KCK Yürütme Konseyi ve Kongra Gel Başkanlık Divanı tarafından yazıldığı(teklifler içeren) anlaşılan belgede şu hususlar yer alıyor;
"Öcalan ve PKK olmaksızın çözümün olmayacağı, kalıcı barışın demokratik özerk Kürdistan'ın kurulması ile sağlanacağı, tasfiye politikalarına boyun eğilmeyeceği, Kürtçe'nin Türkçe ile beraber ana dil olarak kabul edilmesi, Öcalan da dahil olmak üzere tutuklu örgüt mensuplarının serbest bırakılması ..."
"adem.14" isimli daha düzenli ve daha geniş belge;
Oslo görüşmelerine katıldığı bilinen örgütün üst düzey yetkililerinden Adem Uzun'a hitaben KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan tarafından, 17 Aralık 2008 tarihinde gerçekleşen 1. Oslo görüşmelerinden sonra yazılmış 27.01.2009 tarihli cevabi metin. O belgenin özet içeriği;
"Adem Arkadaşa,
Yaptığınız 17 Aralık görüşmesiyle ilgili notlar bize ulaştı. Orada cevaplandırılması gereken hususlara ilişkin şunları söylüyoruz.
a-Bize göre de dostların sübjektif olma durumları yoktur. Daha çok kendilerinin dışında tezgahlanmış bir planlama olma ihtimali daha yüksektir.
b-Bu dostların ABD ve AB'de çalışma yürütme hususları önemlidir. Esasen en önemli konuların başında bu konu gelmektedir. Hem ABD'de, hem AB'de kamuoyu yaratılması, özellikle uluslararası güçlerin ağırlığını koyması, dayatmada bulunması, çözümün gelişmesinde önemli bir faktör olacağı açıktır. Mevcut dostların dayandığı güçler ağırlığını koymazsa Türk devleti çözüm çizgisine girmez.
- Olayı Emre'ye anlatabilirler bizce. Fakat çok detaya girmeden açıklama isteyebilirler. Detaya girilmezse bir sakıncası olmaz. Ama hesap sormak ve baskılamak için söylenmesinin iyi olacağını düşünüyoruz.
- Biz ikinci bir Oslo'yu istiyoruz tabii. Çünkü biz çözüm istiyoruz. Karşı tarafın samimi olması halinde sürecin gelişmesi açısından ikinci bir görüşmenin yararlı olduğunu düşünüyoruz. Bu isteğimizin iletilmesi doğru olacaktır. Görüşme gündemi daha ciddi ve çözümleyici konular olabilir.
Birincisi, diyalogun süreklileştirilmesi, ikincisi karşılıklı ateşkesin sağlanması, üçüncüsü bunlarla bağlantılı olarak çözüm koşullarının tartışılması olabilir. Gündem bu çerçevede belirlenebilir. Bunu biraz daha açımlarsak;
- Karşılıklı ateşkes ilk etapta altı ay olabilir. Altı ayın sonunda durum yeniden gözden geçirilebilir. Ateşkesi destekleyen bağımsız gözlemciler de olabilir.
- Bu süreç içerisinde önderlik bir ev hapsi içerisine alınabilir. Orada gözetim altında tutulabilir. Dışarıyla ilişkilerinin sağlıklı gelişmesinin imkanları olmalıdır.
- Ateşkes sürecinde karşılıklı olarak basında saldırı olmaz ve olumlu hava için kamuoyu hazırlama çalışması yürütülür.
- Diyalog ve ateşkes sürecinde taraflar birbirlerinin aleyhine çalışmamalı, birbirini kışkırtan ilişki ve faaliyetlere girmemelidir.
- Karşılıklı atmosfer yumuşatılmalı, baskı ve şiddet hiçbir biçimde kullanılmamalıdır. Kürt demokratik kurumlarına dönük baskı ve engellemeler kaldırılmalı, halkların kardeşliği ekseninde söylem geliştirilmeli,
- Çözüm koşullarının hemen tartışılacağı ana tartışmaya geçilmesi,
- Gerillanın durumu çözüm sürecine bağlı olarak ele alınmalı, çözüm süreci yönünde adım atılmadıkça, gerillanın pozisyonu tartışmaya getirilmemelidir.
- Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte, önderliğin çözüm sürecine katılmasının sağlanması muhatap alınması ve özgürlüğüne kavuşturulması,
- Kürdistan'da yerel bir parlamentonun kabul edilmesi, eğitim, sağlık, iç güvenlik, kültür, çevre gibi faaliyetlerin bu parlamentonun denetimine bırakılması,
- Koruculuk sisteminin lağvedilmesi, özel tim, özel kuvvetler adı altında örgütlü bulunan ve Kürdistan'da katliamlar örgütlemiş bu tür kontra güçlerin Kürdistan'dan çekilmesi,
- Tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, tüm haklarının tanınması ve yurt dışında yaşamak zorunda bırakılanların serbestçe dönüşlerinin sağlanması,
- Hakikatleri araştırma ve uzlaşı komisyonu kurularak yaşanan savaş içinde her iki tarafta yaşanan suçların ve suçluların tespit edilmesi, karşılıklı özür dilemeyle tahribatların giderilmesi,
- Bütün bu adımların atılmasıyla birlikte gerillanın yasal statüye kavuşturularak yerel parlamentoya bağlı iç güvenlik kuvveti olarak düzenlenmesi,
- Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan ve Emre'nin kafasında bir çözüm var. Büyük ihtimalle ABD de böyle bu çözümü istiyor."
Şimdii!..
Hafızalarınızı yoklayın. Olmazsa yazıda geçen tüm başlıkları Google efendiye tekrar tekrar sorun. Yılanın mektubunda yer alan hususların çoğunu yaşamadık mı?.. Adına "çözüm" konan çözülme sürecinde olup bitenler ve yıllarca tartıştıklarımız nelerdi?..
Daha neler var neler!..